İçeriğe atla

İçerleme

İçerlemenin yüz ifadesi

İçerleme veya dargınlık (küskünlük) gerçek ya da kurgusal bir haksızlık sonucu tekrar tekrar tecrübe edilen acı ya da öfke hissidir.

Profesör Robert C. Solomon içerlemeyi hor görme ve öfke ile birlikte ele alır. Solomon’a göre bu üç hissiyat arasındaki fark şudur: İçerleme, kendinden daha yüksek bir konumdaki bireye; öfke, eşit konumdaki bireye; hor görme, daha düşük konumdaki bireye yönelir.

Nedenleri

İçerleme, genellikle adaletsizlik veya aşağılama ifadeleriyle ateşlenen, bir kişinin yanlış yaptığı algısını içeren çeşitli durumlardan kaynaklanabilir. Herhangi bir itirazda bulunmadan olumsuz muameleyi kabul etmek gibi alenen aşağılayıcı olaylar; sürekli ayrımcılık veya önyargı nesnesi gibi hissetmek; kıskançlık/kıskançlık; başkaları tarafından kullanılmış veya elindeki haksız yere alınmış hissetmek; ve diğerleri çok çalışmadan başarılı olurken, başarıların tanınmaması gibi sebepler içerleme sebepleri olabilir. Kırgınlık, başka bir kişi tarafından duygusal olarak reddedilme veya inkâr, başka bir kişi tarafından kasıtlı olarak utandırma veya küçümseme veya başka bir kişi tarafından cehalet, aşağılama veya küçümseme gibi ikili etkileşimler tarafından da ortaya çıkabilir.[1]

Sürekli geçmiş şikayetlere ve incitici deneyimlerin rahatsız edici anılarına odaklanarak,[2] veya haksız duyguyu haklı çıkarmaya çalışıldığında küskünlük veya içerleme devam eder.[3][4] Böylece, kırgınlık yas sürecinin[5] bir sonucu olarak ortaya çıkabilir ve ruminasyon ile sürdürülebilir.[6]

İçerlemenin yansımaları

İçerleme, zihinde bir kez daha hissedilen veya yeniden canlandırılan, duygusal açıdan rahatsız edici bir tecrübe olabilir. İçerleyen kişi hislerinin hedef tahtasına kendini oturtursa, bu his kendini pişmanlık olarak dışa vurur. İçerleme kendini genel olarak şu biçimlerde gösterir:

  • Kendisine kötü davrandığını düşündüğü bir kişiye ya da gruba karşı düşmanlık beslemek.
  • Geçmişte yaşanmış olumsuz bir olay sonrası çözülmemiş öfke hissi.
  • Belirli bir kişi ya da olay tartışılırken tecrübe edilen dolup taşma, acı hissi, duygusal karmaşa.
  • Bağışlayamama, her şeyi arkada bırakıp unutamama.
  • Geçmişte acı vermiş olaylar ya da kişilerle ilişkide güvensizlik ve şüphe.
  • Bir kaybı kabullenmek zor geldiğinde tecrübe edilen çözülmemiş keder hissi.
  • Kendisini bir şeye ulaşmaktan alıkoyduğunu düşündüğü kişiye ya da gruba karşı duyulan kıskançlık hissi.

Alkolizm ve bağnazlık

Adsız Alkolikler (AA), içerlemeyi bir numaralı suçlu ve bir alkolik için en büyük tehditlerden biri olarak belirtir.[7] AA'nın On İki Adım'ı, kişinin içerlemedeki kendi rolünü kabul etmesi ve kırgınlığın ortadan kalkması için dua etmesi de dahil olmak üzere, iyileşmeye giden yolun bir parçası olarak kırgınlığı tanımlamayı ve bunlarla başa çıkmayı kapsar. AA'nın kırgınlıkları işlemek için önerdiği envanter, önce kişinin hangi kişiye, kuruma veya ilkeye kızdığını belirleyerek, ardından neden kızdığını, hangi benlik içgüdülerinin kırgınlıktan etkilendiğini belirleyerek kırgınlığın envanterini çıkarmaktır. Son olarak, olaya karışan diğer kişiyi tamamen göz ardı ederek, alkolik kendi hatalarını, nerede suçlanacaklarını ve nerede hatalı olduklarını arar: alkolik nerede bencil, bencil, sahtekâr veya korkmuştur?[7] Bir envanter yazıp paylaştıktan sonra bencil olmayan, yapıcı bir eylemde bulunulur.

Kızgınlık, ırksal ve etnik çatışmalarda da rol oynayabilir. Kızgınlığın toplumsal değer yapısına bulaştığı ve bu nedenle eşitsizliğin ateşlediği çatışmalarda düzenli bir katalizör olduğu belirtilir.[8] Sınıf çatışması sırasında, özellikle ezilen sosyal sınıf tarafından deneyimlenen duygulardan biri de olabilir.

Kaynakça

  1. ^ "Handling Resentment". Livestrong.com. 23 Ocak 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ağustos 2013. 
  2. ^ Stosny, Steven (1 Eylül 2013). Living & Loving After Betrayal. New Harbinger Publications. ISBN 978-1608827527. 
  3. ^ "Should You Feel or Flee Your Emotions?". Psychology Today (İngilizce). Erişim tarihi: 8 Ocak 2020. 
  4. ^ "Don't Justify What You Want to Change". Psychology Today (İngilizce). Erişim tarihi: 6 Şubat 2020. 
  5. ^ Rosenberg, Joan. "Grief: A Pathway to Forgiveness". Youtube. TEDx Talks. 21 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Aralık 2019. 
  6. ^ "Chains of Resentment". Psychology Today (İngilizce). Erişim tarihi: 8 Ocak 2020. 
  7. ^ a b AA Services. Alcoholics Anonymous: The Big Book. Alcoholics Anonymous World Services, Inc., 4th edition; 2002. pages 64-67
  8. ^ McCarthy, Cameron; Rodriguez, Alicia P.; Buendia, Ed; Meacham, Shuaib; David, Stephen; Godina, Heriberto; Supriya, K. E.; Wilson-Brown, Carrie (1997). "Danger in the safety zone: Notes on race, resentment, and the discourse of crime, violence and suburban security". Cultural Studies. 11 (2): 274-95. doi:10.1080/09502389700490151. OCLC 222710414. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İktidar</span>

Sosyal bilim ve siyasette, İktidar, etkilerin sosyal üretimidir ve bu etkiler aktörlerin kapasitelerini, eylemlerini, inançlarını veya davranışlarını belirler. İktidar, sadece bir aktörün diğerine karşı zorlama yoluyla (zorlama) tehdit veya kullanımını ifade etmez, aynı zamanda kurumlar gibi yaygın araçlar aracılığıyla da kullanılabilir. İktidar, aynı zamanda aktörleri birbirine bağlı olarak düzenleyen yapısal biçimler olabilir ve söylemsel biçimler alabilir, çünkü mevkiler bazı davranış ve gruplara diğerlerine göre meşruluk sağlayabilir.

Transfobi, transgender veya transseksüel kişilere ya da direkt olarak transseksüelliğe karşı duyulan hoşnutsuzluğu ve olumsuz tutumu kapsamaktadır. Transfobi, toplumun cinsiyet normlarına uymayan insanlara karşı duyulan korkuyu, tiksintiyi, nefreti veya rahatsızlığı ve bunlara bağlı olarak şiddeti kapsayabilir. Genellikle homofobik görüşlerle birlikte ifade edilir ve bu nedenle sıklıkla homofobinin bir türü olarak kabul edilir. Transfobinin mağdurlarından olan çocuklar tacize, okulda zorbalığa ve/veya okul içinde şiddete, koruyucu aileleri tarafından şiddete maruz kalmaktadırlar. Yetişkin mağdurlarsa kamuoyunda alaya, tacize, sataşılmaya, şiddet ile tehdide, soyguna uğramaya ve yanlış tutuklamaya maruz kalmaktadır ve bu yüzden birçoğu toplumda güvensiz hissetmektedir. Bazıları; trans olduğu için kovulacağından veya muhafazakâr politikaların, onları korumak için yasalara karşı çıkan dindar grupların etraflarını kuşatmasının baskısından dolayı sağlık hizmetini reddediyor veya işyeri ayrımcılığıyla mücadele ediyor. Kurbanların yüksek bir oranının cinsel şiddete maruz kaldığı rapor edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Eşcinsellik</span> Aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantiklik, cinsel çekim ya da cinsel davranış

Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.

Din psikolojisi, insana özgü olan dinsel yaşamın psikolojik açıdan çeşitli yönlerini inceleyen bilim dalı. Diğer bir ifade ile din psikolojisi, dinin insan ruhundaki temel karakteristiklerini, davranışlara yansıyan etki durumlarını ele alır. Psikoloji duygu, düşünce ve davranışların bilimsel olarak araştırılmasını konu edinirken; din psikolojisi dinî duygu, düşünce ve davranışların araştırılmasını konu edinmiştir.

Meditasyon ya da dalınç, Latince meditatio kelimesinden türetilmiş, sözcük anlamıyla birçok Batı dilinde "derin düşünme" anlamına gelmekte olan bir terim olup, sözlüklerde, "kişinin iç huzuru, sükûnet, değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini denetleme teknikleri ve deneyimlerine verilen ad" olarak tanımlanır. Meditasyon tekniklerine, ait oldukları, Budizm (Hindistan), Taoizm (Çin), Bön (Tibet), Zen (Japonya) ve İslamiyet'te (tefekkür) gibi inanç sistemlerine göre ve izledikleri yöntemlere göre değişik adlar verilmiştir. Ayrıca günümüzde mevcut farklı inanç sistemleri, mezhepler ve ekoller meditasyonu farklı olarak yorumlamakta ve farklı şekillerde uygulamaktadırlar. Bu bakımdan standart ya da tek biçimli bir meditasyondan söz etmek olanaksızdır.

<span class="mw-page-title-main">Bipolar bozukluk</span> Depresyon dönemlerine ve anormal derecede yüksek ruh haline neden olan zihinsel bozukluk

Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).

<span class="mw-page-title-main">Zorbalık</span> kişinin kendinden zayıf ya da küçük gördüğü birini kasıtlı olarak korkutması durumu

Zorbalık; psikolojide ve hukukta, daha üstün konumda ya da güçlü olanın karşısındakini -genellikle istediklerini yaptırmak amacıyla- etkilemesi, ezmesi ve gözünü korkutması. Bu durum, doğrudan sözlü veya fiziksel tacizi içerebileceği gibi isteksiz birini zorla ikna etmek, tehdit ederek ya da manipüle ederek istediklerini yaptırmak gibi daha üstü örtülü yöntemleri de kapsar. Zorbalığın en yaygın örneklerine okulda öğrenciler arasında veya aile içerisinde genellikle ebeveynlerden birisi olmak üzere bir bireyin diğer aile üyelerine yaptığı zorbalık şeklinde rastlanır. Eğer zorbalık eden taraf bir grup ise, eylem mobbing olarak adlandırılır.

<span class="mw-page-title-main">Aşk</span> aşırı sevgi ve bağlılık duygusu

Aşk, kişilerarası ilişki veya bir başka varlığa duyulan derin sevgidir. Bunun daha derini ise TDK sözlüğüne göre "güçlü sevgi, güçlü aşk" veya aşırı ve güçlü tutku, istek anlamına gelen hem ruhen hem de bedenen aşık olmayı kapsadığı düşünülen "sevda"dır. Bunun umutsuz, güçlü ve insanı hasta edecek derecede saplantılı haline ise "kara sevda" adı verilmektedir. Çeşitli kültürlerde aşk, en yüce erdem veya iyi alışkanlıktan, en derin kişiler arası sevgiden en basit zevke kadar bir dizi güçlü, olumlu duygusal ve zihinsel durumları kapsar. Cinsel veya romantik bir ilişki olursa, partnerlere aşıklar/sevgililer de denir. Bununla birlikte aşk ile ilgili tam bir evrensel tanıma kültürel farklılıklar nedeniyle ulaşılamakta zorlanılmaktadır. En yaygın olarak aşk, güçlü bir çekim ve duygusal bağlanma hissi anlamına gelir.

Şizoid kişilik bozukluğu, insan ilişkilerinde ilgi eksikliği, yalıtılmış bir yaşam tarzı, yalnız yapılan eylemler ve etkinlikleri tercih, içe dönüklük, duygusal soğukluk, davranış ile ilişkilerin mekanik ve tekdüze olması ile karakterize kişilik bozukluğudur. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler, insanlarla yakın duygusal bağlar kurmadıkları gibi bilinç düzeyinde böyle bir bağ kurma ihtiyacı da hissetmezler. Bu sebeple utangaç insanlardan farklıdırlar. Başkalarının duygusal beklentilerine karşılık veremezler. Olumlu veya olumsuz eleştirilere genellikle tepkisiz kalırlar ve duygusal durumları genellikle değişmez. Çevrelerindeki insanlar tarafından soğuk olarak yorumlanmalarının nedenleri bunlardır. Tüm bu özellikler, kişilik yapılarının birer parçasını oluşturduğu için yaşamın sadece belli bir bölümünde değil, genelinde etkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel taciz</span>

Cinsel taciz, cinsel iyilik karşılığında istenmeyen ve uygunsuz ödül vaatleri dahil olmak üzere, açık veya örtülü cinsel imaların kullanılmasını içeren bir taciz türüdür. Cinsel taciz, sözlü ihlallerden cinsel istismara veya saldırıya kadar bir dizi eylemi içerir. Taciz işyeri, ev, okul veya dini kurumlar gibi birçok farklı sosyal ortamda meydana gelebilir. Tacizciler veya kurbanlar herhangi bir cinsiyetten olabilir.

Kendini tanıma psikolojide kullanılan bir terimdir ve bireyin “Ben neye benziyorum?” sorusuna cevap verirken kullandığı bilgiyi tanımlar. Bu sorunun cevabına yönelik kendini tanıma süreci, öz farkındalık ve öz bilinç gerektirir.
Kendini tanıma benliğin, daha doğrusu benlik kavramının, bir bileşenidir. Kişinin kendisinin veya özelliklerinin bir bilgisidir ve benlik kavramının gelişimine rehberlik eden bilgiyi aramak için bir arzudur. Kendini tanıma, benzersiz şekilde bizi kendimizle eşleştiren nitelikleri ve bu niteliklerin dinamik olup olmadığı üzerine teorileri içeren şekilde, zihinsel temsillerimiz hakkında bizi bilgilendirir.
Benlik kavramının üç ana yönü olduğu düşünülmektedir:

<span class="mw-page-title-main">Karen Horney</span> Alman kökenli Amerikalı psikanalist (1885-1952)

Karen Horney, Alman kökenli Amerikalı psikanalist. Neo-Freudyen bir ekol olan “ego psikolojisinin” temsilcisi olmuştur. Freud'dan farklı olarak kişiliğin ve nevrozun oluşumunda biyolojinin ve dürtüsel güçlerin etkilerinden çok kültürel etmenler üzerinde durur.

Akılcı (Rasyonel) Duygusal Davranışçı Terapi, Albert Ellis tarafından geliştirilmiş br psikoterapi yöntemidir.

Okul saldırısı, ilkokul, ortaokul, lise veya üniversite gibi bir eğitim kurumuna yönelik ateşli silahlar kullanılarak düzenlenen bir saldırıdır. Birçok okul saldırısı, görece yüksek zayiat oranı nedeniyle katliam olarak da sınıflandırılır. Bu olay en çok, okullarla ilgili en yüksek sayıda silahlı saldırıya sahip olan Amerika Birleşik Devletleri'nde yaygındır, ancak Dünya'nın diğer pek çok ülkesinde de okul saldırıları meydana gelebilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Prososyal davranış</span>

Prososyal davranışlar, olumlu sosyal davranışlar ya da başkalarına yarar sağlama niyeti; yardım etmek, paylaşmak, bağış yapmak, işbirliği yapmak ve gönüllülük gibi, diğer insanlara ya da bir bütün olarak topluma fayda sağlayan sosyal davranışlar bütünüdür. Bunlara ek olarak kurallara uymak ya da sosyal olarak kabul edilen davranışlarla uyum içinde olmak da prososyal davranışlar arasında sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Nefret</span> Derin ve duygusal aşırı beğenisizlik

Nefret, bir duygudur. Bazı insanlara veya fikirlere karşı kullanılabilecek kızgın veya küskün bir duygusal tepkiye neden olabilir.

Ahlaki Duygular Teorisi, Adam Smith tarafından yazılan 1759 tarihli bir kitaptır.

<span class="mw-page-title-main">Duyusal aşırı yüklenme</span>

Duyusal aşırı yüklenme, çevresel etkenler nedeniyle bir veya daha fazla duyunun aşırı uyarılması sonucunda ortaya çıkar.

<span class="mw-page-title-main">Affetme</span>

Psikolojik anlamda "affetme" diğer adıyla "bağışlama" veya bir kişi tarafından affedilme/ bağışlanma; başlangıçta mağdur edildiğini veya haksızlığa uğradığını düşünen bir kişinin, belirli bir suçluya ilişkin duygu ve tutumlarında bir değişikliğe gittiği ve kızgınlık ve intikam arzusu gibi olumsuz duygular da dahil olmak üzere suçun etkisinin üstesinden geldiği kasıtlı ve gönüllü bir süreçtir. Teorisyenlerin inançları affetmenin aynı zamanda olumsuz duyguların olumlu tutumlarla değiştirilmesini sağladığı veya suçluyla uzlaşmayı gerektirdiği yönünde farklılık göstermektedir. Bazı yasal bağlamlarda, affetme, birisini borç, kredi, yükümlülük veya diğer taleplerden kurtarmak için kullanılan eşanlamlısı "ibra" olan bir terimdir. Ancak buradaki "affetme" ve "bağışlama" kavramları basitçe bir cezanın silinmesi anlamına gelen af ile veyahut bir malın bir hakkın bir kişiye/kişilere karşılıksız veya şartlı ama bedelsiz şekilde devrini içeren bir hukuki sözleşme olan bağışlama sözleşmesi ile karıştırılmamalıdır.

Ressentiment, 19. yüzyıl felsefesinde yer bulmuş bir kavramdır. Fransızca anlamıyla içerleme ve düşmanlığın bir türü olan Ressentiment, Friedrich Nietzsche'nin felsefesinde önemli bir yere sahip bir kavram olup Nietzsche'den önce de bazı filozoflar tarafından kullanılmıştır. Nietzsche, kavramı modernitenin ve nihilizmin eleştirisi açısından kullanmıştır. Ressentiment psikolojisi, bireylerin kendi eksikliklerini ve başarısızlıklarını dış dünyadaki diğer kişilere yansıtma eğilimidir. Nietzsche'ye göre bu duygu, özellikle Hristiyan ahlakı ve dünya görüşünde hayati bir rol oynar çünkü Hristiyanlık, güçsüzlerin güçlüleri ahlaki açıdan yargılayıp mahkûm etmesine olanak tanır.