Heinrich Luitpold Himmler, Alman politikacı ve askerdi. Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisinin (NSDAP) liderlerindendi ve 1929-1945 yılları arasında Schutzstaffel'in (SS) başkomutanlığını yapmıştı. Nazi Almanyası'ndaki en güçlü devlet adamlarından ve Holokost'un baş mimarlarından biriydi.
Holokost, Yahudi Soykırımı veya HaŞoah, Nazi Almanyası döneminde 1941 ve 1945 yılları arasında, Adolf Hitler ve Heinrich Himmler'in liderliğindeki SS güçleri tarafından işgal edilen sınırlar içerisinde yaklaşık 6 milyon Yahudi'nin sistemli bir şekilde öldürüldükleri soykırımdır.
Sachsenhausen, Almanya'nın başkenti Berlin'e yaklaşık 35 km uzaklıktaki Oranienburg bölgesinde 1936-1945 yılları arasında faaliyet göstermiş bir Nazi toplama kampıdır.
Majdanek toplama kampı, II. Dünya Savaşı'nda Polonya'nın Alman işgali sırasında Schutzstaffel tarafından Lublin şehrinin eteklerinde inşa edilen ve işletilen bir Nazi toplama ve imha kampıydı. Yedi gaz odası, iki ahşap darağacı ve toplam 227 yapısıyla Nazi toplama kamplarının en büyükleri arasında yer alıyordu. Başlangıçta imhadan ziyade zorla çalıştırma amaçlı olsa da, Almanların işgal altındaki kendi anavatanlarındaki tüm Polonya Yahudilerini öldürme planı olan Reinhardt Operasyonu sırasında insanları endüstriyel ölçekte öldürmek için kullanıldı. 1 Ekim 1941'den 22 Temmuz 1944'e kadar faaliyette olan kamp neredeyse hiç bozulmadan ele geçirildi. Bagration Harekâtı sırasında Sovyet Kızıl Ordusu'nun hızlı ilerleyişi SS'lerin altyapısının çoğunu yok etmesini engelledi.
Treblinka imha kampı, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından işgal altındaki Polonya'da inşa edilen ve işletilen en ölümcül ikinci imha kampıydı. Varşova'nın kuzey doğusunda, günümüzde Mazovya voyvodalığı olan Treblinka köyünün 4 km güneyindeki bir ormanda bulunuyordu. Kamp, Nihai Çözüm'ün en ölümcül aşaması olan Reinhardt Operasyonu'nun bir parçası olarak 23 Temmuz 1942 ile 19 Ekim 1943 tarihleri arasında faaliyet göstermiştir. Bu süre zarfında gaz odalarında 700.000 ila 900.000 Yahudi'nin ve 2.000 Roman'ın öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Treblinka'da Auschwitz-Birkenau dışındaki diğer Nazi imha kamplarından daha fazla Yahudi öldürülmüştür.
II. Dünya Savaşı'ndan önce Slovakya'da 135.000 Yahudi yaşıyordu. Bazıları savaştan önce göç ettilerse de çoğu sürgün sırasında öldürüldü. Mart 1939'da Slovakya Cumhuriyeti Nazi Almanyası kontrolünde bağımsızlığını ilan ettikten sonra Yahudilere karşı kanunlar koymaya başladı; Yahudiler ilk olarak askeri ve hükûmet görevlerinden alındı. Hlinka Slovak Halk Partisi muhafızları Yahudilere saldırmaya başlayıp Eylül 1941'de "Yahudi Kod'u"nu yürürlüğe soktu. Nürnberg Yasalarını andıran bu kod'da Yahudilere sarı kol bandı takma zorunluluğu getirilip, birçok işten ve karışık evliliklerden mahrum edildiler.
Dachau toplama kampı, Nazi Almanyası tarafından 22 Mart 1933'te inşa edilen ve en uzun süredir devam eden toplama kampıdır. Kamp başlangıçta Hitler'in komünistler, sosyal demokratlar ve diğer muhaliflerden oluşan siyasi muhaliflerini tutuklamayı amaçlıyordu. Almanya'nın güneyinde, Bavyera eyaletindeki Münih'in kuzeybatısına, yaklaşık 16 km uzaklıkta olan Orta Çağ kenti Dachau'nun kuzeydoğusunda, terk edilmiş bir mühimmat fabrikasının arazisinde bulunuyor. Heinrich Himmler tarafından açıldıktan sonra amacı, önce zorla çalıştırma ve daha sonra Yahudilerin, Romanların, Alman ve Avusturyalı suçluların ve son olarak Almanya'nın işgal ettiği veya istila ettiği ülkelerden gelen yabancı uyrukluların hapsedilmesini kapsayacak şekilde genişletildi. Dachau kamp sistemi, çoğu çalışma kampı olan yaklaşık 100 alt kampı içerecek şekilde büyüdü. Güney Almanya ve Avusturya'nın her yerinde bulunuyorlardı. Ana kamp 29 Nisan 1945'te ABD güçleri tarafından kurtarıldı.
Ravensbrück toplama kampı, 1939'dan 1945'e kadar Kuzey Almanya'da, Berlin'in kuzeyine 90 km uzaklukta Ravensbrück köyünün yakınındaki bir bölgede yalnızca kadınlara yönelik bir Nazi toplama kampıydı. Kamp anıtının, savaş sırasında kampta bulunan 132.000 kadına ilişkin tahmini rakamı arasında, yaklaşık 48.500'ü Polonya'dan, 28.000'i Sovyetler Birliği'nden, neredeyse 24.000'i Almanya ve Avusturya'dan, yaklaşık 8.000'i Fransa'dan ve binlercesi diğer ülkelerden yer aldı. Toplamda 20.000'den fazla mahkûm Yahudiydi. Yüzde seksen beşi diğer ırklardan ve kültürlerdendi. Yüzde 80'den fazlası siyasi mahkûmlardı. Pek çok mahkûm Siemens & Halske tarafından köle işçi olarak çalıştırıldı. 1942'den 1945'e kadar Naziler, sülfonamidlerin etkinliğini test etmek için Ravensbrück mahkûmları üzerinde tıbbi deneyler yaptı. 1941 baharında SS, 1944'te kampın gaz odalarını inşa eden ve yöneten erkek mahkûmlar için bitişikte küçük bir kamp kurdu. Ravensbrück kampından geçen kadın mahkûmlardan yaklaşık 50.000'i öldü, gaz odalarında yaklaşık 2.200 kişi öldürüldü.
Flossenbürg Toplama Kampı, Çekoslovakya sınırına yakın olan Almanya, Bavyera'da Oberpfalz bölgesinde, Flossenbürg'de, Schutzstaffel (SS) İktisadi-İdari Merkez Ofisi tarafından Mayıs 1938 yılında inşa edilmiş bir Nazi toplama kampıydı. Nisan 1945'te müttefikler tarafından kurtarılışına kadar 96.000 tutuklu kampa getirildi ve o zamana 30.000 insan öldürülmüştür. Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar kapsamında 1941 sonuna kadar binden fazla Sovyet savaş esiri burada idam edildi.
Porajmos, Roman Kırımı veya Çingene Soykırımı, II. Dünya Savaşı'nda Nazi yönetimince gerçekleştirilen Çingenelere yönelik soykırımdır. Kelime anlamı olarak yok etme ve yıkım anlamına gelen Porajmos veya Pharrajimos ve yine toplu katliam anlamındaki Samudaripen kelimeleri bu soykırımı ifade etmede kullanılmaktadır.
İmha kampları, II. Dünya Savaşı dönemindeki Holokost sırasında Nazi Almanyası tarafından milyonlarca Yahudiyi sistematik bir şekilde öldürmek için inşa ettirilmiştir. Polonyalılar, savaştaki Sovyet esirleri ve Çingeneler gibi diğer etnik gruplar da imha kamplarında öldürülmüştür. İmha kamplarındaki kurbanlar en çok gaz odalarında öldürülmüştür. Öldürülmeler ya bu özel amaç için yapılmış kalıcı tesislerde ya da gaz kamyonetlerinde gerçekleşmiştir. Auschwitz-Birkenau ve Majdanek gibi bazı Nazi toplama kampları, 1945 yılında savaşın bitiminden önceki dönemde ikili bir amaca hizmet etmiştir: zehirli gazla imha ve açıktan ölmek üzere olan insanları çok yoğun bir şekilde çalıştırma.
Bergen-Belsen toplama kampı, Aşağı Saksonya'da, Celle yakınlarındaki Bergen kasabasının güneybatısında bulunan Nazi toplama kampı. 1943'te bir savaş esiri kampı olarak kuruldu, ardından bir kısmı toplama kampı hâline getirildi. Başlangıçta Yahudi esirlerin yurt dışında tutulan Nazi savaş esirleriyle değiş tokuş etmek amacıyla tutulduğu bir "takas kampı" idi. Kamp daha sonra diğer toplama kamplarındaki Yahudileri barındıracak şekilde genişletildi. Stalag XI-C 1943 yılında bu kampa dahil edildi.
Westerbork Kampı II. Dünya Savaşı sırasında Hollanda'nın kuzeydoğusundaki Drenthe ilinde kurulan transit kamp. 1939 yazında Hollanda hükûmeti tarafından Hollanda'ya yasadışı yollardan giren Yahudiler için bir mülteci kampı olarak inşa edilmişti.
Płaszów ya da Krakau-Plaszow, SS tarafından Kraków'un güney banliyösü Płaszów'de inşa edilen bir Nazi çalışma ve toplama kampı, Almanya'nın Polonya'yı işgaliyle Genel Hükûmet'in güney-orta Polonya bölgesinde kurulmuştur.
Belçika'da Holokost, II. Dünya Savaşı sırasında Alman işgali altındaki Belçika'da Yahudilerin ve Çingeneler'in sistematik olarak mülksüzleştirilmesi, sınır dışı edilmesi ve öldürülmesidir. 1940 yılında ülkedeki yaklaşık 75.000 Yahudi'den yaklaşık 24.000'i holokost sırasında öldürüldü.
Türkiye, Holokost döneminde Nazi Almanyası ile güçlü diplomatik ilişkilerini sürdürmesine rağmen, 2. Dünya Savaşı sırasında tarafsız kaldı. Savaş sırasında Türkiye, yurt dışında yaşayan 3.000 ila 5.000 Yahudiyi vatandaşlıktan çıkardı; 2.200 ve 2.500 Türk Yahudi, Auschwitz ve Sobibor gibi imha kamplarına sürüldü ve birkaç yüz Nazi toplama kamplarında hapsedildi. Nazi Almanyası tarafsız ülkeleri Yahudi vatandaşlarını geri göndermeye teşvik ettiğinde Türk diplomatlar, Türk vatandaşlıklarını kanıtlasalar bile Yahudileri ülkelerine geri göndermekten kaçınmaları için talimatlar aldı. Türkiye aynı zamanda savaş sırasında Yahudi karşıtı yasaları uygulayan tek tarafsız ülkeydi. Ancak Alman yetkililer, Türkiye'nin açıkça Yahudi karşıtı yasalar uygulamadığını ve Yahudi karşıtı nefret kampanyaları için uygun olmadığını savaş boyunca birçok kez kaydettiler. 1940 ile 1944 yılları arasında, Türkiye üzerinden Filistin Mandası'na yaklaşık 13.000 Yahudi geçti. Rıfat Bali'nin bir araştırmasına göre, savaş sırasında ayrımcı politikalar sonucunda Türkiye tarafından kurtarılandan daha fazla Türk Yahudi zarar gördü. Bunun yanında, İzzet Bahar'a göre dönemin Türk otoritelerinin Yahudilere olan tavrı diğer ülkelerin hükûmetlerinden farklı değildi ve bu yüzden bu sıradışı zamanlarda meydana gelen olumsuz olayların çoğu için Türkiye suçlanmamalıydı.
Yunanistan'da Holokost, II. Dünya Savaşı boyunca çoğu Auschwitz toplama kampına tehcir edilmek üzere Yunanistan Yahudilerinin toplu katliâmını kapsar. 1945 yılına gelindiğinde, Yunanistan Yahudilerinin %83 ilâ %87'si öldürülmüştü. Bu, Avrupa'da Holokost kapsamında katledilmiş Yahudi toplulukların en büyük ölüm oranlarından biridir.
Holokost'un Macaristan'daki tezahürleri, başta Mart 1944'te Macaristan'ın Nazi Alman işgâline girmesinin ardından yer almak üzere Macaristan Yahudilerinin yarısından fazlasının mülksüzleştirilmesi, tehcir edilmesi ve katledilmesini içerir.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Slovakya, Nazi Almanyası'nın bağımlı bir devleti ve Mihver devletlerinin bir üyesiydi. Sovyetler Birliği'ne karşı savaşa katıldı ve Yahudi nüfusunun çoğunu sınır dışı etti.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya'nın işgaliyle başlayan Nazi rejimi, Yahudileri ve bazen de Romanları, sömürülerini daha da artırmak için kasaba ve şehirlerin küçük bölümlerine ayırmak ve hapsetmek amacıyla Alman işgali altındaki Doğu Avrupa'da gettolar kurdu. Alman belgelerinde ve getto girişlerindeki tabelalarda, Naziler onlardan genellikle Jüdischer Wohnbezirk veya Wohngebiet der Juden olarak bahsediyordu ve her ikisi de Yahudi Mahallesi olarak tercüme ediliyordu. Holokost tarihçilerinin tanımladığı şekliyle açık gettolar, kapalı gettolar, çalışma, geçiş ve yıkım gettoları dahil olmak üzere birçok farklı tür vardı. Bazı durumlarda, topluca getto ayaklanmaları olarak bilinen, Alman işgaline karşı Yahudi yeraltı direnişinin mekanıydılar.