İçeriğe atla

Özsu

Özsu bitkinin odun, soymuk ve kalburlu borularında (damar elemanları) taşınan sıvı. Bu hücreler, bitki boyunca su ve besin taşırlar.

Özsu lateks, reçine ve koful ile karıştırılmamalıdır; bu ayrı bir maddedir, ayrı ayrı üretilirler, farklı maddeler içerirler ve farklı fonksiyonlara sahiptirler.[1]

Özsu tipleri

Sansevieria trifasciata bitkisinde özsu damlacıkları.

Özsu geniş anlamda odun borusu (ksilem) özsuyu ve soymuk borusu (floem) özsuyu olarak ikiye ayrılır.

Odun borusu özsuyu

Odun borusu (/ˈzləm/) özsuyu temel olarak hormonların, mineral maddelerin ve diğer besinlerin bir sulu çözeltisinden oluşur. Köklerden yapraklara doğru hareketle taşıma şeklinde karakterizedir.[2]

Son yüzyıl içinde, Odun borusu özsuyu taşıma mekanizması ile ilgili bazı tartışmalar olmuştur; bu gün birçok bilim insanı kohezyon-basınç teorisinin bu süreci en iyi şekilde açıkladığını kabul etmektedir, ancak farklı alternatif mekanizmalardan bahseden teoriler de mevcuttur, uzunlamasına hücreler ve odun borusu ozmotik basınç geçişleri; damarlarda eksiyel potansiyel geçişler; jel ve gaz baloncukları destekli arayüzey geçişleri bunlardan bazılarıdır.[3][4]

Odun boruları kavitasyon (buhar nedeniyle sıvının ani faz değişimi) nedeniyle hava dolmaları sonucu bozulabilirler[5] Ağaç yüksekliğinin temel fiziksel bir sınır olmasının yanı sıra iki çevresel etki de kavitasyon nedeniyle odun boruları iletiminde bozulmalara yol açabilir, bunlar: "su sorunu ile ilişkili giderek kötüleşen basınçları ve ılıman iklimlerde donma-çözülme döngüleri.[5]

Soymuk borusu özsuyu

Soymuk borusu (/ˈflɛm/) özsuyu temel olarak su içinde çözülmüş şekerler, hormonlar ve mineral maddelerden oluşur. Karbonhidratları üretildikleri ya da depolandıkları yerlerden kullanıldıkları yerlere doğru taşırlar.[1]

Soymuk borusu özsuyu iletimi için basınç akış hipotezi öne sürülmüştür.[6] Soymuk borusu özsuyunun damarlı bitkiler boyunca bilgilendirme sinyalleri iletiminde bir rol oynadığı düşünülmektedir.[6]

Yaprak zararlılarının karıncaların da katılımıyla bitki öz suyu ile beslenmeleri.

Hemiptera takımındaki böceklerin geniş bir bölümü soymuk borusu öz suyuyla beslenirler ve bu onların beslenmelerindeki birincil besin maddesidir. Bitkilerin diğer sıvılarıyla karşılaştırıldığında soymuk borusu özsuyu oldukça besleyicidir ve diğer sıvılarda beslenme caydırıcı toksinler bulunabilmektedir.[7]

Kullanım

Akçaağaç şurubu akçaağaç özsuyundan yapılan bir şuruptur. Bu özsu genellikle şeker akçaağacından (Acer saccharum) elde edilir.[8]

Bazı ülkelerde (Litvanya, Letonya, Estonya, Finlandiya, Belarus, Rusya) erken bahar döneminde huş ağacının özsuyu hasat edilir ("huş suyu" denir) insan tüketimi için yaygın bir uygulamadır; bu özsu taze ya da fermente edilerek kullanılabilir xylitol içerebilir.[9]

Aloe vera özsuyundan yapılan ürünlerin geniş bir kullanım alanı vardır, yatıştırıcı, nemlendiri ve iyileştirici olarak kullanılmaktadır.[10][11][12] Aloe vera jeli, aynı zamanda ticari olarak temin edilebilir, losyonlar, yoğurt, içecek ve bazı tatlılar için bir terkip maddesi olarak kullanılır.[13] Bunun yanında bazı "aloe", "aloe jel" denen ürünler aslında aloe vera öz suyundan yapılmamıştır.[14]

Belirli palmiye ağaçları palmiye şurubu üretmek için kullanılır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Aslam Khan (1 Ocak 2001). Plant Anatomy And Physiology. Gyan Publishing House. ISBN 978-81-7835-049-3. 22 Haziran 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Nisan 2013. 
  2. ^ Marschner, H (1983). "General introduction to the mineral nutrition of plants". Inorganic Plant Nutrition. ss. 5-60. doi:10.1007/978-3-642-68885-0_2. 14 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2016. 
  3. ^ Zimmerman, Ulrich (2002). "What are the driving forces for water lifting in the xylem conduit?". Physiologia. 114 (3). ss. 327-335. doi:10.1034/j.1399-3054.2002.1140301.x. PMID 12060254. 
  4. ^ Tyree, Melvin T. (1997). "The cohesion-tension theory of sap ascent: current controversies". Journal of Experimental Botany. 48 (10). ss. 1753-1765. doi:10.1093/jxb/48.10.1753. []
  5. ^ a b Sperry, John S.; Nichols, Kirk L.; Sullivan, June E; Eastlack, Sondra E. (1994). "Xylem Embolism in ring-porous, diffuse-porous, and coniferous trees of Northern Utah and Interior Alaska". Ecology. 75 (6). ss. 1736-1752. doi:10.2307/1939633. 
  6. ^ a b Turgeon, Robert; Wolf, Shmuel (2009). "Phloem Transport: Cellular Pathways and Molecular Trafficking". Annual Review of Plant Biology. 60 (1). ss. 207-21. doi:10.1146/annurev.arplant.043008.092045. PMID 19025382. 
  7. ^ Douglas, A.E. (2006). "Phloem-sap feeding by animals: problems and solutions". Journal of Experimental Botany. 57 (4). ss. 747-754. doi:10.1093/jxb/erj067. 14 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Temmuz 2016. 
  8. ^ Morselli, Mariafranca; Whalen, M Lynn (1996). "Appendix 2: Maple Chemistry and Quality". Koelling, Melvin R; Heiligmann, Randall B (Ed.). North American Maple Syrup Producers Manual. Bulletin. 856. Ohio State University. 29 Nisan 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Eylül 2010. 
  9. ^ Suzanne Wetzel; Luc Clement Duchesne; Michael F. Laporte (2006). Bioproducts from Canada's Forests: New Partnerships in the Bioeconomy. Springer. ss. 113-. ISBN 978-1-4020-4992-7. 23 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Nisan 2013. 
  10. ^ Rajendran, A. (2007). "Evaluation of Therapeutic Efficacy of Aloe vera Sap in Diabetes and Treating Wounds and Inflammation in Animals" (PDF). Journal of Applied Sciences Research. 3 (11). ss. 1434-1436. 5 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 12 Temmuz 2016. 
  11. ^ Boudreau MD, Beland FA (2006). "An Evaluation of the Biological and Toxicological Properties of Aloe Barbadensis (Miller), Aloe Vera". Journal of Environmental Science and Health, Part C. 24 (1). ss. 103-154. doi:10.1080/10590500600614303. PMID 16690538. 
  12. ^ Kunkel.
  13. ^ Reynolds, T. (2004) Aloes: The Genus Aloe.
  14. ^ Marloth, Rudolf.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ağaç</span> meyve verebilen, gövdesi odun veya kereste olmaya elverişli bulunan ve uzun yıllar yaşayabilen bitki

Ağaç, botanikte çoğu türünde dalları ve yaprakları destekleyen uzun bir sürgüne ya da gövdeye sahip çok yıllık bir bitkidir. Ağaç tanımı, bazı kullanımlarda sadece ikincil büyüme gösteren odunsu bitkileri, kereste olarak kullanılabilen bitkileri ya da belirli bir yüksekliğin üzerindeki bitkileri kapsayacak şekilde daha dar olabilir. Daha geniş tanımlarda ise uzun palmiyeler, eğrelti ağaçları, muz ağaçları ve bambular da birer ağaç olarak kabul edilir. Ağaçlar taksonomik bir grup değildir ancak güneş ışığı için rekabet etmek adına diğer bitkilerden daha fazla yükseğe çıkmanın bir yolu olarak birbirinden bağımsız şekilde evrimleşip gövde ve dalları olan çeşitli bitki türlerini içermektedir. Ağaçlar uzun ömürlü olma eğilimindedir ve bazıları birkaç bin yıl yaşar. Ağaçlar 370 milyon yıldır dünya üzerindeki varlığını sürdürmektedir. Dünyada yaklaşık üç trilyon olgunluğa erişmiş ağacın olduğu tahmin edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Reflü</span>

Reflü, halk arasında mide reflüsü olarak bilinen gastro özofageal reflü hastalığı, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasıdır. Kronik faranjit ve tipik boğaz rahatsızlığına neden olabilir. Reflü, asitli mide içeriğinin yemek borusuna gelmesi ve uzun süre temas etmesiyle yemek borusunun asitten kendini koruma özelliğinin yok olmasından kaynaklanır. Erişkinlerin yaklaşık %20'sinde reflü görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Akçaağaç</span> bitki cinsi

Akçaağaç ya da Acer, genellikle akçaağaç olarak bilinen ağaçların ve çalı'ların bir cinsidir. Cins, Sapindaceae familyasına yerleştirilir. Çoğu Asya'ya özgü olan yaklaşık 132 tür vardır, ayrıca Avrupa, kuzey Afrika ve Kuzey Amerika'da bir miktar vardır. Yalnızca bir tür, Acer laurinum, Güney Yarımküre'ye kadar uzanır. Türkiye'de Ova akçaağacı, Çınar yapraklı akçaağaç, Dağ akçaağacı, Beşparmak akçaağaç, Toros akçaağacı, Doğu akçaağacı, Tatar akçaağacı, Kayın gövdeli akçaağaç, Gürgen yapraklı akçaağaç gibi türler doğal olarak yetişir. Kırmızı akçaağaç, Japon akçaağacı, Şeker Akçaağacı ve Dişbudak yapraklı akçaağaç gibi türler park ve bahçelerde peyzaj amaçlı kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Mide</span> sindirim organı

Mide; kaslardan oluşan, genişleyebilen bir sindirim sistemi organıdır. Mide sözcüğü Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Mide anlamında Türkçede aşkazan sözcüğü de mevcuttur. Yemek borusu ile ince bağırsak arasında bulunur. Omurgalılar, derisidikenliler, haşaratlar ve yumuşakçalarda bulunur. Sindirimin ikinci fazında görev yapar. Yiyeceklerin geçici olarak büyük miktarda depolandığı organdır. Rahatlıkla 1.5 litre sıvıyı içinde tutabildiği gibi, maksimum 4 litre sıvı tutma kapasitesi vardır.

<span class="mw-page-title-main">Çinko</span> Element

Çinko, sembolü Zn, atom numarası 30 olan kimyasal bir elementtir. Oda sıcaklığında hafif kırılgan bir metaldir ve oksidasyon giderildiğinde parlak gri bir görünüme kavuşur. Periyodik tablonun 12. (IIB) grubunun ilk elementidir. Bazı açılardan çinko kimyasal olarak magnezyuma benzer: her iki element de yalnızca bir normal oksidasyon durumu (+2) gösterir ve Zn2+ ve Mg2+ iyonları benzer boyuttadır. Çinko, Dünya kabuğundaki en bol bulunan 24. element olup beş kararlı izotopu vardır. En yaygın çinko cevheri, bir çinko sülfür minerali olan sfalerittir.

<i>Aloe vera</i>

Aloe vera, Aloe cinsine bağlı bir bitki türüdür. Dağılım alanı geniştir ve birçok bölgede istilacı tür olarak tanımlanır.

<span class="mw-page-title-main">Floem</span>

Floem veya soymuk borusu, fotosentez sırasında yapılan ve fotosentez olarak bilinen çözünür organik bileşikleri, özellikle şeker sakarozu (sükroz) bitkinin bölümlerine taşıyan vasküler bitkilerdeki canlı dokudur. Bu taşıma işlemine translokasyon denir. Ağaçlarda floem, kabuğun en iç tabakasıdır, dolayısıyla adı Eski Yunanca Grekçe: φλοιός kelimesinden türetilmiştir. (phloiós), "kabuk" anlamına gelir. Terim 1858'de Carl Nägeli tarafından tanıtıldı.

<span class="mw-page-title-main">Hücre duvarı</span> Sadece bitki hücrelerinde hücre zarının dışında bulunan ve hücreyi dış etkenlerden koruyan cansız yapı

Hücre duvarı veya Hücre çeperi hücre zarının hemen dışındaki bazı hücre tiplerini çevreleyen yapısal bir tabakadır. Esnek ve sert olabilir. Hücreye hem yapısal destek hem de koruma sağlar ve aynı zamanda bir filtreleme mekanizması görevi görür. Hücre duvarları hayvanlarda yoktur, ancak algler, mantarlar ve bitkiler de dahil olmak üzere diğer ökaryotların çoğunda ve çoğu prokaryotta bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Boşaltım</span>

Boşaltım veya atılım, metabolik atıkların organizmadan atıldığı bir süreçtir. Omurgalılarda bu işlem öncelikle akciğerler, böbrekler ve deri tarafından gerçekleştirilir. Boşaltım, maddenin hücreyi terk ettikten sonra belirli görevleri olabileceği salgılamanın tersidir. Boşaltım, tüm yaşam formlarında önemli bir süreçtir. Örneğin memelilerde idrar, boşaltım sisteminin bir parçası olan üretra yoluyla dışarı atılır. Tek hücreli organizmalarda, atık ürünler doğrudan hücre yüzeyinden boşaltılır.

<span class="mw-page-title-main">İdrar</span>

İdrar, sidik veya çiş, insanda ve diğer pek çok hayvanda böbreklerde kanın filtrelenmesiyle oluşan sıvıdır. Böbreklerden üreter yoluyla idrar kesesine taşınan sıvı daha sonra üretra vasıtasıyla boşaltılır. İdrar oluşumu, vücutta mineral ve diğer maddelerin dengesinin sağlanmasında etkilidir. Vücutta olması gerekenden fazla olan veya vücuda zararlı olan maddeler idrar yolu ile dışarı atılır. İdrar, içinde erimiş ya da süspansiyon durumunda bulunan birçok maddeyi uzaklaştırır.

<span class="mw-page-title-main">Magma</span> yeraltında bulunan, erimiş haldeki kayaçlar

Magma, yeraltında bulunan, ergimiş haldeki kayaçlar. Kayaçların basınç düşmesi, sıcaklık yükselmesi, H2O ilavesi gibi etkenler altında erimesi sonucu oluşan silikat hamuru durumundaki eriyiklerdir. Yeryüzüne ulaşarak yanardağlardan püsküren magmaya lav denir. Magma, dünya yüzeyinin altında bulunur ve diğer karasal gezegenlerde ve bazı doğal uydularda da magmatizmanın kanıtı keşfedilmiştir. Erimiş kayanın yanı sıra, magma ayrıca kristaller ve volkanik gazlar içerebilir.

<span class="mw-page-title-main">Alkaloid</span>

Alkaloidler, yapılarında en az bir azot atomu içeren, doğal olarak meydana gelen ve bazik özellikteki bir organik kimyasal bileşikler sınıfıdır. Ancak bu sınıf içerisinde nötr ve hatta zayıf asidik özellikler gösteren bileşikler de yer almaktadır. Benzer yapıdaki bazı sentetik bileşikler de alkaloid olarak adlandırılabilir. Karbon, hidrojen ve azota ek olarak alkaloidler oksijen ve kükürt de ihtiva edebilirler. Daha nadir olmakla birlikte yapısında fosfor, klor ve brom taşıyanlarına da rastlanabilir.

<span class="mw-page-title-main">Uçucu yağ</span>

Uçucu yağ ya da organik hidrosol, çiçek veya bitki özsuları, distile özsuları veya bitki suları olup damıtma işleminin su içeren bir yan ürünüdür.

<span class="mw-page-title-main">Gövde (botanik)</span> damarlı bir bitkinin yapısal ekseni

Gövde, bir vasküler bitkinin iki ana yapısal ekseninden biridir, diğeri ise kök'tür. Yaprakları, çiçekleri ve meyveleri destekler, ksilem ve floemde kökler ve sürgünler arasında su ve çözünmüş maddeleri taşır, besin maddelerini depolar ve yeni canlı doku üretir. Gövde normalde düğümlere ve ara düğümlere ayrılır:

<span class="mw-page-title-main">Yemek borusu kanseri</span>

Yemek borusu kanseri, boğaz ile mide arasında uzanan ve özafagus olarak da bilinen yemek borusundan kaynaklanan bir kanser türüdür. Sık görülen belirtiler arasında yutma güçlüğü ve kilo verme sayılabilir. Diğer belirtilere örnek olarak yutma sırasında ağrı, ses kısıklığı, köprücük kemiği etrafındaki lenf bezlerinin şişerek büyümesi, kuru öksürük ve muhtemelen kanlı öksürük ya da kan kusma (hematemez) verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Barrett özofagusu</span>

Barrett özofagusu, yemek borusunun alt bölümünü kaplayan mukozal hücrelerde meydana gelen anormal metaplazik değişim ile karakterize edilen bir durumdur. Hastalıkta, normal, çok katlı yassı epitel hücreleri, aralarda goblet hücreleri de yer alacak şekilde normalde sadece ince ve kalın bağırsakta bulunan tek katlı prizmatik epitel hücrelere dönüşür. Bu değişimin kanser öncesi bir durum olduğu düşünülür, çünkü durum genellikle ölümcül bir yemek borusu kanseri türü olan özofagal adenokarsinoma geçiş ile ilişkilidir. Barrett özofagusunun temel sebebinin yemek borusunun reflü sonucu kronik aside maruz kalmaya karşı bir adaptasyonu olduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kalsiyum nitrat</span>

Kalsiyum nitrat, (Norveç güherçilesi) olarak da adlandırılır. Ca(NO3)2 formülüne sahip bir inorganik bileşiktir. Bu renksiz tuz havadan nem çeker ve genellikle bir tetrahidrat olarak bulunur. Esas olarak gübrelerde bileşen olarak kullanılırsa da başka uygulamalarda da kullanılır. Nitrokalsit, çiftlik gübresinin ahır veya mağaralarda olduğu gibi kuru bir ortamda beton veya kireç taşı ile temas ettiği yerlerde bir çiçeklenme olarak oluşan hidratlı bir kalsiyum nitrat olan bir mineralin adıdır. Kalsiyum amonyum nitrat dekahidrat ve kalsiyum potasyum nitrat dekahidrat dahil çeşitli ilgili tuzları bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Tracheophyta</span> bitki kladı

Damarlı bitkiler aynı zamanda tracheophytes olarak bilinen, yaklaşık 300.000 bitki türünü içeren geniş bir bitki grubudur. Damarlı bitkiler arasında Lycopodiopsida, atkuyruğu, eğrelti, açık tohumlular ve çiçekli bitkiler bulunmaktadır. Bu grup için önerilen isimler arasında Tracheophyta, Tracheobionta ve Equisetopsida sensu lato bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Fruktan</span>

Fruktan, fruktoz moleküllerinin bir polimeridir. Kısa zincir uzunluğuna sahip fruktanlar, frukto-oligosakkaritler olarak bilinir. Fruktanlar agave, enginar, kuşkonmaz, pırasa, sarımsak, soğan, yacon, jícama, arpa ve buğday gibi hem monokot hem de dikot besinler başta olmak üzere anjiyospermlerin %12'sinden fazlasında bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Eoarkeen</span> Arkeenin ilk zamanı

Eoarkeen, yerkürenin katı bir kabuğa sahip olduğuna dair jeolojik kayıtların var olduğu ilk Arkeen zamanıdır. 4 milyar yıl önce Hadeen üst zamanının sonlanmasından Paleoarkeen'in 3600 milyon yıl öncesindeki başlangıcına kadar yaklaşık 400 milyon yıl sürdü. Dünya'daki yaşamın başlangıcı, bu jeolojik zamana tarihlenmektedir. Siyanobakterilerin varlığının kanıtları bu zamanın hemen dışında olup 3500 milyon yıl öncesine dayanmaktadır. O zaman zarfında atmosfer oksijensizdi ve atmosferin basınç değerleri 10 ila 100 bar arasında değişiyordu.