İçeriğe atla

Öz şefkat

Öz-şefkat, Budist psikolojisinden hareketle psikolog Kristin Neff tarafından kişinin kendisiyle olan pozitif ilişkisi ve kendisine karşı sağlıklı tutumu olarak tanımlanmış bir kavramdır.[1][2][3]

"Öz-nezaket", "ortak insanlık hissiyatı" ve "bilinçli farkındalık" olmak üzere 3 temel bileşeni mevcuttur. Öz nezaket, kişinin kendisine eleştirel, yargılayıcı davranmasından ziyade anlayışlı ve kibar davranmasını, olumsuz durumlarda gerekli desteği ve şefkati göstermesini ifade eder. Ortak insanlık hissiyatı, hiçbir insanın mükemmel olmadığını aksine herkesin hatalar yapabileceğini kabul etmek anlamına gelir. Bilinçli farkındalık ise rahatsızlık veren duygu ve düşüncelerin dengeli bir biçimde farkında olunmasıyla ilişkilidir.[4]

Öz saygıya karşı öz şefkat

Öz saygı ve öz şefkat birbirleriyle yakından ilişkilidir, araştırmalarda ikisi arasında .56 ile .68 arasında değişiklik gösteren korelasyon bulunmuştur.[5][6] Aralarında pek çok benzerlik olsa da öz şefkatin olumsuz yönleri öz saygıya kıyasla daha azdır. Öz saygının yüksek olması bireylerin kendilerini olduklarından daha fazla olumlu olarak görmeleriyle,[7] kendileriyle abartılı şekilde övünüp başkalarını küçümsemeleriyle[3] ve narsistik davranışlarla[4][8] ilişkilidir. Öz şefkat ise narsistik eğilimler ile ilişkili değildir.[6] Ayrıca öz saygı, benliği başkalarıyla rekabet halinde konumlandırarak farklılık ve ayrılık duygularını güçlendirirken; öz şefkat kişiler arası bağlılık hissini güçlendirir.[9]

Öz şefkatin ölçümü

Neff tarafından geliştirilen Öz şefkat ölçeği kişilerin zor durumlarda kendilerine karşı nasıl davrandıklarını değerlendirmek amacıyla kullanılmaktadır.[2] Öz nezaket, ortak insanlık hissiyatı ve bilinçli farkındalık olmak üzere üç faktörü ölçmeye yönelik 26 maddeden oluşmaktadır. Ölçek Türkçeye çevrilip Türk katılımcılara uygulandığında birkaç maddenin madde toplam korelasyon katsayısı düşük çıktığı için, ölçeğin Türkçe formundan bu maddeler çıkarılmıştır.[10] Cronbach alfa katsayısı .89 olarak hesaplanmıştır. Öz şefkat ölçeğindeki maddelere örnek olarak şu maddeler verilebilir: "Kişiliğimin sevmediğim yanlarına karşı hoşgörüsüz ve sabırsızım" ve "Çok sıkıntılıysam, kendime ihtiyacım olan ilgi ve şefkati gösteririm". İlk madde, ters kodlanan maddelerden biridir; İkinci madde ise normal maddelerden biridir. Katılımcılar bu maddeleri 5'li Likert derecelendirme ölçeği (1=neredeyse hiç, 5=neredeyse her zaman) üzerinden cevaplamaktadır.

Öz şefkatin psikolojik/sosyal bağıntıları ve işlevleri

1) Pozitif ilişkili kavramlar

Öz şefkat duygusal zeka ile pozitif ilişki göstermektedir; öz şefkat düzeyi yüksek olan bireyler daha belirgin duygulara sahip, olumsuz duygu durumlarıyla baça çıkma konusunda daha başarılı kişilerdir.[2] Hayat tatmini, sosyal bağlılık, özerklik, yeterlilik ve olumlu duygu durumları da öz şefkat ile pozitif ilişki göstermektedir.[2][11] Ayrıca öz şefkat düzeyi yüksek olan bireyler hayatlarında gerekli olan değişiklikleri yapmak için adım atmaya eğilimli,[11] sağlıklı beden için gerekli olan egzersizleri yapma konusunda içsel olarak motive olmuş ve bedenlerinden memnun kişilerdir.[12] Kişiler arası ilişkiler bağlamında ise öz şefkat düzeyi ilişki tatminiyle ve partnerler arasındaki bağlanma stilinin güvenli olmasıyla pozitif ilişkilidir[13]

2) Negatif ilişkili kavramlar

Öz şefkat öz eleştiriyle, düşünceleri bastırmayla ve mükemmeliyetçilik ile negatif ilişki göstermektedir.[2] Öz şefkatin depresyon ve kaygı ile olan ilişkisine dair ise literatürde tutarlı çalışma bulguları yer almaktadır. İlişkilerin gücü çalışmalar arasında farklılık gösterse de, öz şefkat hem depresyonla hem de kaygıyla negatif ilişki göstermektedir.[14][15] Ayrıca öz şefkat sosyal karşılaştırmalarla, öfkeyle, kendi kendine düşünmeyle ve bilişsel kapalılık ihtiyacıyla da negatif ilişkilidir.[6]

3) Öz şefkatin koruyucu işlevleri

Öz şefkat bireylerin olumsuz hayat deneyimleriyle başa çıkmalarına yardımcı olur ve olumsuz olayların sonuçlarını hafifleterek koruyucu bir rol oynar. Hem kaygıya hem de depresyona karşı koruyucu bir işlevi vardır.[11][16] Ayrıca öz şefkatin Instagramdaki fotoğrafların beden memnuniyetsizliği üzerindeki olumsuz sonuçlarını azaltan, koruyucu bir işlevi de bulunmaktadır.[17] Benzer şekilde, beden karşılaştırmaları ve bedeni beğenme arasındaki negatif ilişkide de öz şefkat düzenleyici rol oynamaktadır, şöyle ki bireylerin öz şefkat düzeyleri düşük olduğunda beden karşılaştırmaları ve bedeni beğenme arsındaki negatif ilişki daha güçlü olmaktadır.[18] Sosyal karşılaştırmaların duygular üzerindeki olumsuz etkileri de bireylerin öz şefkat düzeyleri yüksek olduğunda azalmaktadır.[19] Öz şefkat sosyal ağların olumsuz etkilerini (beden memnuniyetsizliği ve olumsuz duygu durumu gibi) de azaltmaktadır.[17] Buna ek olarak, öz şefkat sosyal ağlarda yapılan yukarı yönde fiziksel görünüm karşılaştırmalarının bedeni beğenme üzerindeki olumsuz etkilerini de azaltmaktadır.[20]

Kaynakça

  1. ^ Neff, Kristin D. (2003). "Self-compassion: An alternative conceptualization of a healthy attitude toward oneself". Self and Identity. 2 (2). s. 85-101. 
  2. ^ a b c d e Neff, Kristin (2003). "The development and validation of a scale to measure self compassion". Self and Identity. 2 (3). s. 223-250. 
  3. ^ a b Neff, Kristin (2011). "Sel-compassion, self-esteem, and well-being". Social and Personality Psychology Compass. 5 (1). s. 1-12. 
  4. ^ a b Neff, Kristin (2009). "The role of self-compassion in development: A healthier way to relate to oneself". Human Development. 52 (4). s. 211-214. 
  5. ^ "APA PsycNet". doi.apa.org. doi:10.1037/0022-3514.92.5.887. 31 Aralık 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 
  6. ^ a b c Neff, Kristin D.; Vonk, Roos (2009). "Self-Compassion Versus Global Self-Esteem: Two Different Ways of Relating to Oneself". Journal of Personality (İngilizce). 77 (1): 23-50. doi:10.1111/j.1467-6494.2008.00537.x. ISSN 1467-6494. 
  7. ^ Sedikides, Constantine; Gregg, Aiden P. (1 Mart 2008). "Self-Enhancement: Food for Thought:". Perspectives on Psychological Science (İngilizce). doi:10.1111/j.1745-6916.2008.00068.x. ISSN 1745-6916. 26 Mayıs 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 
  8. ^ Morf, Carolyn C.; Rhodewalt, Frederick (1 Ekim 2001). "Unraveling the Paradoxes of Narcissism: A Dynamic Self-Regulatory Processing Model". Psychological Inquiry. 12 (4): 177-196. doi:10.1207/S15327965PLI1204_1. ISSN 1047-840X. 16 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Aralık 2020. 
  9. ^ Gilbert, Paul (5 Temmuz 2005). Compassion: Conceptualisations, Research and Use in Psychotherapy (İngilizce). Routledge. ISBN 978-1-135-44375-7. 
  10. ^ Deniz, M. Engin; Kesici, Şahin; Sümer, A. Serkan (1 Ocak 2008). "THE VALIDITY AND RELIABILITY OF THE TURKISH VERSION OF THE SELF-COMPASSION SCALE". Social Behavior and Personality: an international journal. 36 (9): 1151-1160. doi:10.2224/sbp.2008.36.9.1151. 
  11. ^ a b c Neff, Kristin D.; Kirkpatrick, Kristin L.; Rude, Stephanie S. (1 Şubat 2007). "Self-compassion and adaptive psychological functioning". Journal of Research in Personality (İngilizce). 41 (1): 139-154. doi:10.1016/j.jrp.2006.03.004. ISSN 0092-6566. 23 Haziran 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2020. 
  12. ^ Magnus, Cathy Marlene Rose (Eylül 2007). "Does self-compassion matter beyond self-esteem for women's self-determined motives to exercise and exercise outcomes?" (İngilizce). 10 Kasım 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2020. 
  13. ^ "114th Annual Convention American Psychological Association, August 17-20, 2006, New Orleans, LA". PsycEXTRA Dataset. 2006. Erişim tarihi: 15 Aralık 2020. 
  14. ^ Neff, Kristin D; Hsieh, Ya-Ping; Dejitterat, Kullaya (Temmuz 2005). "Self-compassion, Achievement Goals, and Coping with Academic Failure". Self and Identity. 4 (3): 263-287. doi:10.1080/13576500444000317. ISSN 1529-8868. 
  15. ^ Neff, Kristin D.; Pisitsungkagarn, Kullaya; Hsieh, Ya-Ping (7 Şubat 2008). "Self-Compassion and Self-Construal in the United States, Thailand, and Taiwan". Journal of Cross-Cultural Psychology. 39 (3): 267-285. doi:10.1177/0022022108314544. ISSN 0022-0221. 
  16. ^ Shapira, Leah B.; Mongrain, Myriam (1 Eylül 2010). "The benefits of self-compassion and optimism exercises for individuals vulnerable to depression". The Journal of Positive Psychology. 5 (5): 377-389. doi:10.1080/17439760.2010.516763. ISSN 1743-9760. 
  17. ^ a b Slater, Amy; Varsani, Neesha; Diedrichs, Phillippa C. (1 Eylül 2017). "#fitspo or #loveyourself? The impact of fitspiration and self-compassion Instagram images on women's body image, self-compassion, and mood". Body Image (İngilizce). 22: 87-96. doi:10.1016/j.bodyim.2017.06.004. ISSN 1740-1445. 
  18. ^ Homan, Kristin J.; Tylka, Tracy L. (1 Eylül 2015). "Self-compassion moderates body comparison and appearance self-worth's inverse relationships with body appreciation". Body Image (İngilizce). 15: 1-7. doi:10.1016/j.bodyim.2015.04.007. ISSN 1740-1445. 
  19. ^ Choi, Young Min; Lee, Dong-gwi; Lee, Hee-Kyung (Şubat 2014). "The Effect of Self-compassion on Emotions when Experiencing a Sense of Inferiority Across Comparison Situations". Procedia - Social and Behavioral Sciences. 114: 949-953. doi:10.1016/j.sbspro.2013.12.813. ISSN 1877-0428. 
  20. ^ Tosun, Leman Pinar; Çoban, Ayşegül (29 Aralık 2020). "Sosyal Ağ Sitelerinde Fiziksel Görünüm Karşılaştırmaları, Bedeni Beğenme ve Depresyon". Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. 12: 1-1. ISSN 1309-0658. []

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Mutluluk</span> Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu

Mutluluk, TDK sözlüğünde “Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik” olarak tanımlanmakta olup, şimdiye dek sayısız değişik tanımları yapılmış görece ve göreli bir kavramdır.

<span class="mw-page-title-main">Ebeveyn</span> biyolojik ya da manevi çocuğa sahip anne/baba

Ebeveyn kavramı, temel anlamda çocuğa bakım vermekle sorumlu olan biyolojik ya da evlat edinen anne ve/veya babayı kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Beş büyük kişilik özelliği</span>

Ruh biliminde "Büyük Beş" kişilik özelliği, deneysel araştırma ile keşfedilmiş, 5 göze çarpan etmen veya kişilik boyutudur. Bu model hakkında ilk genel ima, 1933 yılında Amerikan Psikoloji Birliği için yapılan başkanlık söylevinde, L. L. Thurstone tarafından yapılmıştır. Thurstone'un yorumları, bir sonraki yıl Psychological Review dergisinde basılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Öz farkındalık</span> bireyin kendi karakterini, duygularını, güdülerini ve arzularını bilinçli olarak bilme ve anlama kapasitesi

Öz farkındalık iç gözlem yapabilme yeteneği ve kendini çevre ile diğer bireylerden ayırıp bir birey olarak görebilme kabiliyetidir.

<span class="mw-page-title-main">Borderline kişilik bozukluğu</span> Duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu

Borderline kişilik bozukluğu (BPD) ya da duygusal dengesizlik kişilik bozukluğu (EUPD), uzun süreli dengesiz ikili ilişkiler, bozuk bir öz farkındalık ve şiddetli duygusal tepkiler tarafından karakterize olunan bir çeşit kişilik bozukluğudur. Bu hastalıktan etkilenen bireyler, duygusal durumlarını sağlıklı veya normal seviyede tutmakta zorlanmalarından ötürü genelde kendine zarar vermek gibi tehlikeli fiillerde bulunurlar. Aynı zamanda boşluk hissi, terk edilme korkusu ve derealizasyondan muzdarip olabilirler.

Benlik kaynaklarının tükenmesi, öz-kontrol ya da özgür irade gücünün kullanılabilecek sınırlı kaynaklara dayandığı düşüncesini ifade etmektedir. Zihinsel aktivite için enerji düşük olduğunda, öz kontrol zayıflar ve bu durum benlik kaynaklarının tükenmesi olarak adlandırılır. Özellikle, benlik kaynaklarının tükenmesi durumunun deneyimlenmesi, kişinin daha sonraki aktivitelerde kendini kontrol etme becerisini zayıflatır. Öz-kontrol gerektiren benlik kaynaklarını tüketici bir görev, sonrasında gelen öz-kontrol görevi için, her ne kadar görevler birbiriyle ilişkisiz görünse de, engelleyici bir etki yaratır. Öz-kontrol benliğin hem birey hem de bireylerarası düzeyindeki işlevinde önemli bir role sahiptir. Bu nedenle, benlik kaynaklarının tükenmesi, deneysel psikolojide ve spesifik olarak sosyal psikolojide önemli bir konudur, çünkü mekanizması, insanın öz-kontrol süreçlerinin anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır.

Öz sunum (kendini sunma ya da benlik sunumu) bireylerin, etkileşim içinde bulundukları kişilerdeki izlenimlerini kontrol etme çabası olarak tanımlanır. İzlenim yönetimi bazı kaynaklarda öz sunum ile aynı anlamda kullanılmasına rağmen tanım olarak öz sunumu içinde barındıran, daha kapsayıcı bir kavramdır. Kısaca, izlenim yönetimi bireyin bir eşya, grup, olay veya kendisi hakkında başkalarının izlenimini şekillendirme çabası olarak tanımlanmaktadır.

Kendini tanıma psikolojide kullanılan bir terimdir ve bireyin “Ben neye benziyorum?” sorusuna cevap verirken kullandığı bilgiyi tanımlar. Bu sorunun cevabına yönelik kendini tanıma süreci, öz farkındalık ve öz bilinç gerektirir.
Kendini tanıma benliğin, daha doğrusu benlik kavramının, bir bileşenidir. Kişinin kendisinin veya özelliklerinin bir bilgisidir ve benlik kavramının gelişimine rehberlik eden bilgiyi aramak için bir arzudur. Kendini tanıma, benzersiz şekilde bizi kendimizle eşleştiren nitelikleri ve bu niteliklerin dinamik olup olmadığı üzerine teorileri içeren şekilde, zihinsel temsillerimiz hakkında bizi bilgilendirir.
Benlik kavramının üç ana yönü olduğu düşünülmektedir:

Pozitif psikoloji, 1990'lı yılların sonlarında başlayan bir akımdır ve günümüze geldikçe önem kazanan bir araştırma alanı haline gelmiştir. Pozitif psikoloji hakkındaki araştırmalar ve kuram geliştirme çabaları sayıları gittikçe artan bir psikolog grubunun dikkatini çekmektedir ve hümanistik psikoloji hareketinin en uzun soluklu mirasını temsil edebilir. Ancak bazı psikologlar, hakkını teslim etseler de, pozitif psikolojiyi hümanistik psikolojinin ‘’ yeniden paketlenmesi’’ olarak görüyorlar. Pozitif psikoloji, “bireylerin, grupların ve kurumların uygun bir şekilde işlev görmesine yardımcı olan ve onların gelişmelerine katkı sağlayan durumlar ve koşulların bir çalışması” olarak tanımlanmıştır.

Sosyal baskınlık yönelimi (SBY) sosyal ve politik tutumları yordayan bir kişilik faktörü ve yaygın olarak kullanılan bir Sosyal Psikolojik ölçektir. SBY, grup temelli ayrımcılık düzeylerinde bireysel farklılıkların ölçümü olarak kavramsallaşmıştır. Bir başka deyişle, bireyin herhangi bir sosyal sistem içinde hiyerarşi ve düşük statülü gruplar üzerinde otorite kurma tercihinin bir ölçümüdür. Bu, grup içi ve gruplar arası eşitlikçilik karşıtı bir eğilimdir. SBY, sosyal baskınlık kuramının ölçülebilir bir bireysel farklılık bileşenidir.

Sosyal karşılaştırma teorisi, 1954 yılında sosyal psikolog Leon Festinger tarafından geliştirilmiş bir sosyal psikoloji kuramı.

Proteus etkisi, çevrimiçi sanal oyun içindeki bireyin davranışlarının, kendi avatarının görsel özellikleri ile ilişkili olarak değişmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu değişim, o sanal ortama dahil diğer kullanıcıların bu karakterlerle tipik bir biçimde eşleştirdiği davranışlar hakkındaki bilgiden kaynaklanmaktadır. Değişken (protean) sıfatına benzer olarak, kavramın ismi Yunan tanrısı Proteus'un şekil değiştirme yeteneğine yapılan bir imadır. Proteus etkisi ilk kez 2007 Haziranında Stanford Üniversitesi'nde Nick Yee ve Jeremy Bailenson tarafından kullanılmıştır.

Psikolojideki biyolojik modeller açısından en yaygın kabul gören kuramlardan birisi, 1970 yılında Jeffrey Alan Grey tarafından geliştirilen Biyopsikolojik Kişilik Kuramı'dır. Gray bu bağlamda davranışsal aktiviteyi kontrol eden, Davranışsal inhibisyon sistemini (BİS) ve Davranışsal aktivasyon sistemi (BAS) olarak adlandırdığı iki sistem öne sürmüştür. BİS'in cezaya karşı duyarlılık ve kaçınma motivasyonu ile ilişkili olduğu, BAS'ın ise ödüle duyarlılığa ve yönelme motivasyonuna bağlı olduğu düşünülmektedir.

Öz belirleme teorisi, kişilik gelişiminin ve davranışların örgütlenmesinin arkasında yatan içsel süreçlere odaklanan bir motivasyon ve kişilik kuramı olarak Edward Deci ve Richard Ryan tarafından geliştirilmiştir. Öz belirleme teorisi davranış düzenlemesi ile ilgili motivasyonları ve kaynakları açıklayan kapsayıcı bir kuramdır. Bu kurama göre, bireyin sosyal etkileşim sürecinde karşılaştığı tutum ve davranışları değerlendirip benimsemesi, güdülenme mekanizmaları aracılığıyla gerçekleşmektedir.

Psikofizyoloji psikolojinin psikolojik süreçlerin fizyolojik temelleri ile ilgilenen dalıdır. Psikofizyoloji 1960'larda ve 1970'lerde genel bir araştırma alanı iken, şimdi oldukça özelleşmiş ve sosyal psikofizyoloji, kardiyovasküler psikofizyoloji, bilişsel psikofizyoloji ve bilişsel sinirbilim gibi alt uzmanlıklara dallanmıştır.

Otoriter kişilik; muhafazakarlık, toplumsal normların ve geleneksel değerlerin sürdürülmesine karşı duyulan kuvvetli bir ihtiyaç ve bu değerlere aykırı davranışlarda bulunanların cezalandırılması için sert yasa ve kuralların gerekliliğine inanma eğilimlerin kümelendiği kişilik özelliğidir.

Üzgün palyaço paradoksu, komedi ile depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozukluklar arasında gösterilen çelişkili bağlantıya atıfta bulunur. Bazı komedyenler ve oyuncular; erken yaşamlarında, komedinin, gerilme hissinin ve bastırılmış fiziksel öfkenin sözlü bir çıkış yoluyla serbest bırakılması olarak geliştiği, yoksunluk ve tecrit duygularıyla karakterize edilir.

Erotofobi, 1970'lerin sonlarında ve 1980'lerin başlarında bir dizi araştırmacı tarafından cinsellikle ilgili tutum ve inançların sürekliliği üzerindeki bir kutbu tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Sürekliliğin modeli, bir uçta erofobi ve diğer uçta da erotofili ile temelde kutuplaşmış bir hattır.

Öz-referans etkisi, insanların kendilerinin olayın içinde yer alıp almadıklarına bağlı olarak bilgiyi farklı şekilde kodlama eğilimidir. İnsanlardan kendileriyle ilgili olan bilgileri hatırlamaları istendiğinde, hatırlama ihtimalleri daha yüksektir.

Kişilerarası duygu düzenleme, Bireyin kendi veya başka bir bireyin duygusal deneyimini sosyal etkileşim yoluyla değiştirme sürecidir. Kişinin sosyal durumlar ile kendi içsel duygularını düzenlemesi yani içsel duygu düzenlemesini ve kişinin isteyerek diğer insanların duygularının gidişatını değiştirmeye çalıştığı dışsal duygu düzenlemesini içerir.