İçeriğe atla

Örtü epiteli

Örtü epitelinde, epitel hücreleri sıkıca yan yana gelerek düzgün ve devamlı bir tabaka oluştururlar. Hücreler arası aralık oldukça dardır. Üst yüzeyleri ile vücudun bir iç boşluğuna ya da dış yüzeyine bakarlar. Alt yüzü ile bazal lamina adı verilen bir yapı aracılığı ile bağdokusu üzerine otururlar. Örtü epiteli damarsız bir doku olup, üzerine oturduğu bağdokusu içindeki damarlardan bazal lamina aracılığıyla, difüzyon yoluyla beslenir. Böylece bir dışa bakan yüzü bir de bazal laminaya oturan karşı yüzü ile bu dokunun hücrelerinde bir kutuplaşma söz konusudur. Epitel hücrelerinin fonksiyonlarını gerçekleştirdikleri serbest üst yüzeylerine apikal yüz ya da apikal kutup adı verilir. Beslenmesinin sağlandığı bağ dokusu üzerine oturduğu yüzeylerine ise bazal yüz ya da bazal kutup adı verilir. Bütün örtü epiteli türleri, hatta dış salgı bezi hücreleri bir bazal lamina üzerine oturur. Bazal lamina kesitlerinde özel tekniklerle ince bir çizgi şeklinde beliren tabakadır. İki katman olarak görülür. Bknz: Bazal lamina

Epitel hücrelerinin apikal yüzleri bazı hücrelerde oldukça düz iken bazı hücrelerde fonksi yonla ilgili olmak üzere bazı çıkıntılı yapılar içerir. Bu yapılar, mikrovillus, kinosilya ve stereosilyadır.

Örtü epiteli hücrelerinde, birbirine bakan yan yüzeylerinde bazı yapı özellikleri gelişmiştir. Bir örtü ve koruma görevi sağlayan bu hücrelerin kolayca dağılmalarını önleyen bu yapılar hücrelerin birbirleri ile sıkıca bağlantılarını sağlayan özellikler taşır. Örtü epitel hücrelerinin birbiriyle yaptığı bağlantılarda üç tür yapı özelliği olduğu elektron mikroskop bulguları ile ortaya konmuştur. Zonula occludens, zonula adherens ve makula adherens (desmozomlar) adlarını alırlar. Zonula okludens ya da terminal bar olarak da adlandırılan bağlantı türünde komşu iki hücrenin membranlarının dış yaprakları birbirine kaynamıştır. Aradaki intersellüler aralık kaybolmuştur. Buradan madde geçişi söz konusu değildir. Zonula adherens türü bağlantılarda iki hücre membranı arasında 200 angströmlük bir aralık kalır. Makula adherens dediğimiz yapılarda ise intersellüler aralık biraz daha geniş olup 250 Ao kadardır. Her iki yapı da hücre duvarında kalınlaşmış iki plaka şeklinde yapılardır. Birleştirici kompleks denilen bu yapılar örtü epiteli hücrelerini kohezyonla bir arada tutar, epitel yapısal bütünlüğünü korur. Epitel dokusunda hücrelerin alt yüzü ile bazal lamina arasında hemidesmozom adı verilen bağlayıcı yapılar bulunur.
Organizmanın değişik bölgelerinde bulunan örtü epiteli gerek yapı ve şekil gerekse fonksiyonel özellikleri ile çeşitlilik gösterir.
Bu doku tipini sınıflandırırken hücrelerin kat sayılarına göre:

  • tek katlı epitel
  • çok katlı epitel

Hücrelerin şekillerine göre:

  • yassı epitel
  • kübik epitel
  • prizmatik (silindirik) epitel olarak gruplanır.

Her iki gruba göre epiteller şöyle sınıflandırılırlar:


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kornea</span> Gözün saydam ön tabakası

Kornea, gözün en ön kısmında yer alan, ışığı odaklamak ve gözü dış etkenlerden korumak için özelleşmiş saydam ve eğimli doku.

<span class="mw-page-title-main">Hücre zarı</span> Bir hücrenin içini dış ortamından ayıran biyolojik zar

Hücre zarı ya da hücre membranı, hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan seçici geçirgen katmandır. Hücre zarı dinamik ve esnek bir yapıya sahiptir.

Doku, bitki, hayvan ve insan organlarını meydana getiren, şekil ve yapı bakımından benzer olup, aynı vazifeyi gören, birbirleriyle sıkı alâkaları olan aynı kökten gelen hücrelerin topluluğu. İlkel canlılar bütün hayatları boyunca bir tek hücre olarak kaldıkları halde yüksek organizmalar çok sayıda hücrelerin bir araya gelmesi ile meydana gelmiştir. Bitkisel organizmaları meydana getiren çok sayıdaki hücrelerin protoplastları birbirinden cansız hücre çeperleriyle ayrılmış olmakla beraber aralarında sıkı bir ilişki göstermektedir. Böyle hücre çeperi içinde bulunan, birbiriyle sıkı ilişki gösteren, aynı kökenden gelmiş protoplast topluluklarına doku, dokuların özelliklerini konu eden morfoloji biliminin dalına da histoloji denir.

<span class="mw-page-title-main">Osteoblast</span>

Osteoblast, kemik hücresinin öncülü olan olgunlaşmamış hücre çeşididir. Çoğalarak, olgunlaşmamış kemik hücresine dönüşür. Böylece kemiklerin oluşumunda ve yenilenmesinde rol oynar. Küp biçimindedir. Kemik yüzeyinde yan yana dizili bu hücrelerin, kemik içine doğru uzanan çıkıntıları vardır. Osteoblastların kemik yapımı, kişiden kişiye değişiklik gösterir ve ortalama 120 gün sürer. Kemik yüzeyinde bulunan toplam kemik hücrelerinin %4-6'sını oluşturur

Goblet hücresi, bazı organlarda epitel hücreleri arasında yer alan, biçiminden dolayı kadeh hücresi olarak da adlandırılan hücre. Görevleri bir glikoprotein olan musini salgılamaktır. Musinin dehidrasyonu ile oluşan kaygan sıvıya mukus denir. Mukus, dokuların kimyasal ya da fiziksel bakımdan zarar görmesini engeller. Bir goblet hücresinin apikal kısmı musin tanecikleri ile doludur. Hücrenin nukleusu bazal kısımda, yassı şekildedir. Bu halinden dolayı bu hücreye kalsiform hücre ya da Kadeh hücresi denir. Bu hücrelerin yanlarındaki hücrelerin üst kısımlarında bulunan tüysü yapılar yüzey alanını artırarak salgıların yayılmasını kolaylaştırır. İnce bağırsaktaki goblet hücrelerinin ömrü 3-4 gün kadardır. Soluk borusunda da bulunur görevi ise mukus üretip toz ve mikropları dışarı atmaktır.

<span class="mw-page-title-main">Mikrovillus</span>

Mikrovillus hücrenin serbest yüzey farklılaşmalarından, özellikle emme görevi fazla olan hücrelerde, hücre dış yüzeyini artırmak için, hücre zarının bir miktar sitoplazma ile meydana getirdiği parmak şeklindeki çıkıntılardır. Boyları yaklaşık, 0,6-0,8 mikron uzunluğunda, 0,08-0,1 mikron kalınlığındadır. Özellikle bağırsak epitelinde bulunan mikrovilluslar yapılarında, makromolekülleri parçalayacak ve hücre içine taşıyacak enzimleri bulundururlar.

<span class="mw-page-title-main">Glikokaliks</span> Bir hücrenin en dış çevresinde bulunan viskoz, karbonhidrat bakımından zengin tabaka

Glikokaliks, Hücre zarının yüzeyinde, özellikle şekerlerce zengin özel bir yapıdır.

<span class="mw-page-title-main">Bazal membran</span>

Bazal zar ya da bazal membran; epitel hücrelerinin bazal kısımlarını döşeyerek epiteli altındaki bağ dokudan ayıran, düz kas, iskelet kası, kalp kası, sinir hücreleri ve yağ hücrelerinin etrafını kaplayan, çeşitli fibrillerden ve hücrelerarası maddeden oluşan ince tabaka. Bazal lamina ve retiküler lamina olmak üzere iki katmanı vardır.

Tek katlı yassı epitel, organizmadaki en dayanıksız epiteldir. Travmalara, basınca ve mekanik olaylara duyarlıdır. Hücreler birbirine çok sıkı bağlıdır. Bu nedenle organizmada bariyerlerin olduğu yerlerde bulunurlar. Akciğer, beyin ve retina gibi bölgelerde özel yapılarla bariyer oluşumu vardır. Burada tek katlı yassı epitel birbirine sıkı bağlarla bağlıdır ve kandan dokulara zararlı maddelerin geçişini engeller. Atardamar, toplardamar ve lenf gibi tüm damarları döşeyen epiteldir. Damarları döşeyen tek katlı yassı epitele endotel denir. Böbrekte bowman kapsülünün paryetal yaprağını oluşturur. Akciğerde alveol keseleri ve akciğer kapillerleri bu epitel ile döşelidir. Plevra, periton ve perikart boşluklarını çevreler. Burada mezotel adını alır. Böbreğin henle ansı denilen bölgesi ve sertoli hücreleri de tek katlı yassı epitel ile döşelidir.

Tek katlı kübik epitele, üstten bakıldığında hücreler mozaik şeklinde görünür. Genellikle altıgen veya çokgen şeklinde olan hücreler, dikine kesitlerinde kare şeklinde görülürler. Bu epiteli oluşturan hücrelerin boyutları birbirine yakın olduğu için izoprizmatik epitel olarak da adlandırılır. Kesitlerde tek sıralı, santral konumlu, yuvarlak çekirdekleri ile tanınırlar. Salgılama ve emme işlevinin gerçekleştiği birçok dokuda yer alır. Böbrek proksimal tubulusları, tükrük bezlerinin intralobüler kanallarında bu doku örtü görevinin yanı sıra iyon transportu yapan hücrelerin yapı özelliğini de gösterir. Bunun dışında, tiroitte, ovaryumun serbest yüzeyinde, koroit pleksusda, göz merceği kapsülünde, pankreas ve karaciğer salgı kanallarında ve retinanın pigmentli epitelinde bulunur.

Tek katlı prizmatik epitel ya da tek katlı silindirik epitel, tipinin yüzeyine paralel geçen kesitlerde tek katlı kübik epitelde olduğu gibi mozaik görünüm vardır, ancak hücrelerin çokgen olan sınırları daha küçüktür. Dik kesitlerde ise hücrelerin boyları kübik epitellerden daha uzun görülür. Epitel hücrelerin çekirdekleri hücrenin bazal tarafında yakın yerleşim gösterir ve genellikle fusiform çekirdekleri ile kolay tanınan bir epitel türüdür. Çekirdeklerin uzun ekseni bazala dik, hücrenin uzun eksenine paralel olarak yerleşmiştir. Çekirdekler hücrelerin ortasında değil, bazal sitoplazma tarafına çekilmiş olarak bulunurlar. Tek katlı prizmatik epitel hücreleri, midenin kardia bölgesinden itibaren anüse kadar tüm sindirim kanalını döşer. Burlarda sindirim salgılarının salınımından ve sindirim sonucunda oluşan besin maddelerinin emiliminden sorumludur. Bununla beraber, birçok bezin salgı kanallarında da bulunur. Safra kesesinin iç yüzü de tek katlı prizmatik epitel ile döşelidir. Aynı zamanda mukus salgılıyor olmalarına rağmen mide mukozasının iç yüzü örtü epiteli olarak tek katlı basit prizmatik epitel görünüşündedir. Böbreklerin toplayıcı kanallarının son kısımları gene basit prizmatik epitelle döşelidir.

<span class="mw-page-title-main">Yalancı çok katlı epitel</span>

Yalancı çok katlı epitel ya da Psödostratifiye epitel dokusu, çekirdeklerin hücre içinde farklı yüksekliklerde yerleşmiş olmaları nedeniyle, ilk bakışta çok katlıymış gibi görüntü veren epitel doku. Ancak dikkatli incelendiğinde bütün hücrelerin aynı bazal laminaya oturması nedeniyle tek katlı epitel sınıfındadır. Çok katlı görünüm, bazal laminaya oturan hücrelerin hepsinin serbest yüzeyle ilişki kuramaması, dolayısıyla çekirdeklerinin de farklı seviyede yer alması yüzünden ortaya çıkmaktadır. Hücreler de şekilleri yönünden farklılık gösterir. Bazıları bazal laminaya otururken serbest yüzeye ulaşır, bazılarının ise apikal kutupları yüzeye ulaşamaz. Yalancı çok katlı epitelin "silsiz" tipi, parotiroit ile salgı bezlerinin büyük boşaltım kanallarında ve erkek üretrasında bulunur. "Silli" tipi ise, trake ve bronşların büyük bir kısmını, östaki kanalını, timpanik boşluğun bir kısmını ve gözyaşı bezini döşer. Solunum sistemindeki salgı bezlerinden salgılanan mukus, yapışkan bir örtü oluşturup havadan giren toz ve mikroorganizmaların yakalanmasını sağlar. Hücrelerin apikal yüzeylerindeki siller, içine giren toz ve mikroorganizma bulunan mukusu vücudun dışına doğru iter.

<span class="mw-page-title-main">Çok katlı yassı epitel</span> Doku tipi

Çok katlı yassı epitel, bir bazal membran üzerinde katmanlar halinde sıralanmış skuamöz (yassılaşmış) epitel hücrelerinden oluşur. Bazal membran ile sadece bir katman temas halindedir; diğer katmanlar ise yapısal bütünlüğü korumak için birbirine yapışıktır. Her ne kadar bu epitel yassı olarak adlandırılsa da, birçok hücre yassı olmayabilir; ki bu adlandırma epitellerin yüzeydeki hücre tipine göre adlandırılması geleneğinden kaynaklanmaktadır. Daha derin katmanlarda hücreler kolumnar veya kübik olabilir. Hücreler arası boşluk içermez. Bu epitel türü vücudun sürekli olarak aşınmaya maruz kalan bölgeleri için idealdir, çünkü bazal membran açığa çıkmadan dıştaki katmanlar sırayla dökülüp yenilenebilir. Derinin en dış tabakasını ve ağız, yemek borusu ve vajinanın iç yüzeyini oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Çok katlı kübik epitel</span>

Çok katlı kübik epitel. Çok yaygın görülen bir epitel türü değildir. Kat sayısı genellikle ikiyi geçmeyen birkaç sıra kübik hücre tabakasından oluşur. Bazı ter ve tükürük bezlerinin boşaltım kanallarında ve meme bezlerinin geniş kanallarında görülür.

<span class="mw-page-title-main">Çok katlı prizmatik epitel</span>

Çok katlı prizmatik epitel ya da çok katlı silindirik epitel, yaygın bir epitel türü değildir. Bazal laminaya oturan derin yerleşimli hücreler düzensiz şekilli ve çok yüzlü yapıdadır. Sadece yüzeydeki hücreler silindiriktir. Prostatta, tükrük bezlerinin kanallarının bir bölümünde ya da üretranın bir bölümünde görülür. Çok katlı prizmatik silli epitel ise, yumuşak damağın burun tarafında, larinkste ve fetus özefagusunda geçici olarak embriyonik dönemde bulunur.

Çok katlı değişici epitel, yüzeyde bulunan hücrelerin değişerek, organın işlevine yanıt verebilecek tarzda şekillerini değiştirebilen epitel türüdür. Yassı ve kübik epitellere benzer geçici bir şekil değişikliği oluştururlar. Mesane gibi yapıların iç yüzeyinde görülen bu epitel doku, organın dolu ya da boş olmasına göre kat sayısını değiştirdiği için bu adı almıştır. Bütün çok katlı epitel dokularında olduğu gibi, ilk hücre sırasını prizmatik hücreler oluşturur. Bu sıranın üzerinde kat sayısını değiştiren 2-8 sıra armut biçiminde hücreler bulunur. Bu epitel, intersellüler aralığın en geniş olduğu epitel türüdür. Bu da hücrelerin birbiri üzerinden kayarak kat sayılarını değiştirmelerini sağlar. Bu yüzey hücreleri bazen birden fazla çekirdek içerebilir. Organ dolup genişledikçe epitel daha geniş olanı örtmek için incelir. Organ doluyken hücreler yassı veya basık, boşken büyük ve yuvarlak olarak görülürler. Hücreler gerilip uzadığı için, idrarın dışarı sızmasını engelleyen bir bariyer görevi de görürler. Erişkin bir memelide, herhangi bir organın epiteli o organa özgüdür ve değişiklik göstermez, ancak kronik yangı veya bir tümör gelişimi durumunda epitel, başka bir epitele dönüşebilir. Örneğin bazı patolojik durumlarda bronşlardaki yalancı çok katlı silli prizmatik epitel, çok katlı silli epitele dönüşebilir. Buna yassı metaplazi denir.

Epitel doku, Epitelyum ya da Örtü doku, vücudun iç ve dış yüzeyini örten, araları çok sıkı olan epitel hücrelerinden oluşmuş, altlarında bazal lamina denilen bir tabaka bulunduran, özelleşmiş bir dokudur.

<span class="mw-page-title-main">Epidermis</span>

Epidermis, deriyi oluşturan üç tabakadan en dıştakidir. Daha içteki tabakalar dermis ve hipodermistir. Epidermis tabakası çevresel patojenlerden kaynaklanabilecek enfeksiyonalara karşı bir bariyer sağlar. Ayrıca transepidermal sıvı kaybı yoluyla vücuttan atmosfere verilen su miktarını düzenler. Epidermis, bir baz tabakanın üzerine dizi hücre tabakalarından oluşur.

<span class="mw-page-title-main">Kristal yapı</span>

Kristal yapı, malzeme biliminde makroskopik olarak kristalli minerallerin yüzeyleri arasında, mikroskobik olarak ise çoğu katının atomları arasında görülen tekrarlı düzeni ifade eder. Mineraloji ve kristalografide kristaller, yüzey düzlemlerinin birbirlerine göre yerleşimi esas alınarak sınıflandırılırlar. Benzer bir örüntü, kristal yapılı katıların atomları ya da iyonları arasında da görülmekte ve yoğun madde fiziğinde yerleşik bir model olarak kullanılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Stratum bazale</span>

Stratum bazale, memelilerde derinin dışını örten beş katmanlı epidermisin en derin katmanıdır.