Charles Robert Darwin evrimsel biyolojiye yaptığı katkılarla tanınan İngiliz doğa bilimci, jeolog ve biyologdur. Tüm yaşam türlerinin ortak bir atadan türediği yönündeki önermesi günümüzde genel kabul görmekte ve bilimde temel bir kavram olarak kabul edilmektedir. Alfred Russel Wallace ile ortak bir yayında, evrimin bu dallanma modelinin, var olma mücadelesinin seçici üremede yer alan yapay seçilime benzer bir etkiye sahip olduğu doğal seçilim adını verdiği bir süreçten kaynaklandığına dair bilimsel teorisini ortaya koymuştur. Darwin insanlık tarihinin en etkili isimlerinden biri olarak tanımlanmış ve Westminster Abbey'e gömülerek onurlandırılmıştır.
Evrim, popülasyondaki gen ve özellik dağılımının nesiller içerisinde seçilim baskısıyla değişmesidir. Bazen dünyanın evrimi, evrenin evrimi ya da kimyasal evrim gibi kavramlardan ayırmak amacıyla organik evrim ya da biyolojik evrim olarak da adlandırılır. Evrim, modern biyolojinin temel taşıdır. Bu teoriye göre hayvanlar, bitkiler ve Dünya'daki diğer tüm canlıların kökeni kendilerinden önce yaşamış türlere dayanır ve ayırt edilebilir farklılıklar, başarılı nesillerde meydana gelmiş genetik değişikliklerin bir sonucudur.
Astrofizik, gök fiziği ya da yıldız fiziği, gök cisimlerinin, uzaydaki konumu ile devinimlerindense yapılarını saptamak adına fizik ve kimya ilkelerini kullanan gökbilim dalı. Bu incelemeler için tek bilgi kaynağı gök cisimlerinden yayılan ışık ve diğer elektromanyetik dalgalardır. Bu dalgaları tespit eden aletler vasıtasıyla toplanan bilgiler, fizik ve kimya bilimlerinde elde edilen sonuçlarla karşılaştırılarak değerlendirilir ve yorumlanır.
Oganesson; simgesi Og, atom numarası 118 olan yapay bir elementtir. Periyodik tablonun p bloğunda yer alır ve 7. periyodun son elementidir. Soy gazlar olarak adlandırılan 18. grupta yer alsa da, bu gruptaki tek yapay elementtir ve diğer soy gazların aksine reaktif olduğu tahmin edilir. Keşfedilen elementler içinde en büyük atom numarasına ve atom kütlesine sahip olanıdır. Radyoaktif bir element olan oganesson, 1 milisaniyeden az yarı ömrüyle son derece kararsızdır. Önceki tahminlerin aksine gaz değil, göreli etkilerden ötürü normal koşullar altında bir katı ve ya yarı iletken ya da bir zayıf metal olduğu öngörülür. Elementin, varlığı teyit edilmiş bir izotopu ya da sentezlenmiş bir bileşiği yoktur.
Hertzsprung-Russell diyagramı veya Hertzsprung-Russell çizeneği yıldızları ışınım güçleri, etkin sıcaklıkları gibi özellikleri arasındaki ilişkileri gösteren bir çizenektir. 1910 yılı civarında Ejnar Hertzsprung ve Henry Norris Russell tarafından oluşturulmuş olup yıldızların evrimini anlama çalışmalarında önemli bir rol oynamıştır. Yıldızın çizelgedeki konumunun değişimine bakılarak yıldızın evrimi izlenebilir.
Francis Galton FRS FRAI, Kraliçe Victoria çağında yaşamış ve öjenik kavramını öne sürmüş İngiliz bilgin ve çok yönlü bir bilim insanıydı.
"Evrim hem bir teori hem de bir olgudur " şeklindeki ifadeye, biyoloji literatüründe sıkça rastlanır. Bu ifade evrimin iki şekilde kullanılması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. "Evrim olgusu" ile kastedilen, bilimsel gözlemler ve deneyler ile meydana geldiği görülmüş olan, biyolojik organizma topluluklarındaki değişimlerdir. "Evrim teorisi" ile kastedilen ise bu değişimlerin nasıl meydana geldiğinin günümüzdeki bilimsel açıklaması olan modern evrimsel sentezdir. Bu terimlerin yanlış kullanılması ve yanlış anlaşılması, evrim teorisinin doğruluğuna karşı çıkan görüşleri temellendirmek için kullanılmıştır.
Arthur Stanley Eddington, OM, FRS, 20. yüzyıl başlarında yaptığı çalışmalarla tanınan astrofizikçi. Eddington aydınlatma gücü ve yıldızların aydınlatma gücünün doğal sınırı, adını kendisinden alır.
Zihin teorisi diğerlerinin bilgi, duygu, inanç, niyet ve zihinsel durumlarını anlama becerisidir. Başlangıçta şempanzelerin zihinsel durumlardan çıkarım yapmaları için kullanılsa da bugün genel olarak insanlar için kullanılmaktadır.
Evrimsel psikoloji (EP), bellek, algı, dil gibi psikolojik özellikleri çağdaş evrimsel bir bakış açısıyla inceleyen bilim dalıdır. Evrimsel psikoloji, bunun yanında insanın hangi psikolojik özelliklerinin, ne tür bir uyarlanma geliştirdiğini, yani doğal seçilim veya cinsel seçilimin işlevsel sonuçlarını belirlemeye çalışır. Kalp, akciğer ve bağışıklık sistemi gibi fizyolojik mekanizmalar hakkındaki uyarlanımcı düşünce ile evrimsel biyolojideki düşünce ortaktır.
Birlikte evrim veya eş evrim, biyolojide iki veya daha fazla canlı türünün, birbirlerinin evrimini karşılıklı olarak etkilemesidir. Daha kapsamlı olarak tanımlamak gerekirse, "biyolojik bir canlının veya organik bir nesnenin, ilişkili olduğu diğer organik obje veya objelerin değişmesi ile kendisinde de değişimlerin baş göstermesidir".
Genel görelilik veya genel izafiyet, 1907 ve 1915 yılları arasında Albert Einstein tarafından geliştirilen bir çekim teorisidir. Genel göreliliğe göre, kütleler arasında gözlenen kütleçekim etkisi uzayzamanın eğrilmesinden kaynaklanır.
Periyodik tablo, kimyasal elementlerin atom numarası, elektron konfigürasyonu ve yinelenen kimyasal özelliklerini baz alarak hazırlanmış bir düzenlemedir. Elementler artan atom numarasına göre sıralanmıştır. Tablonun standart formunda sistematik bir şekilde gösterilen elementlerle birlikte periyot adı verilen sıralar ve grup olarak adlandırılmış sütunlar bulunmaktadır.
1915 yılında ortaya atılan genel görelilik kuramı, somut ve empirik kurallarla temellendirilmiyordu. Merkür'ün günberisindeki anormal devinimler sonucu oluşan ve felsefi temelde Newton'un evrensel kütleçekim kuralları ile özel görelilik kuramını birleştirebilme özelliğine sahipti. 1919 Yılında gerçekleşen güneş tutulması sırasında ışığın kütleçekim nedeniyle büküldüğü ilk kez gözlemlenmişti. Bu gözlem genel görelilik için ilk kanıttı. Bu ışık kütleçekim alanına eğilmiş ve genel görelilik kuramı ile 1919 yılında bir hat oluşturmuştur. Fakat bunlar 1959 yılında çeşitli genel görelilik tahminlerinin test edilmelerine kadar bir program olarak adlandırılmıyorlardı. Bu testler zayıf çekim alanı içerisinde teori sapmalarıyla sınırlandı. 1974 yılında başlamak üzere Hulse Taylor ve diğerleri bizim Güneş Sistemi'mizden çok daha fazla kütleçekime sahip pulsar yıldızlarının ikili davranışları üzerinde çalıştı. Bizim Güneş Sistemi'miz ve pulsar yıldızlarının genel görelilik kuramları yerellerde başarıyla incelenmiştir.
Genel görelilik, Albert Einstein tarafından 1907-1915 yılları arasında geliştirilmiş ve 1915’ten sonra da genel göreliliğe pek çok kişi tarafından katkıda bulunulmuştur. Genel göreliliğe göre, kütleler arasında gözlemlenen kütlesel çekim kuvveti, bu kuvvetlerin uzay ve zamanı bükmesinden kaynaklanmaktaydı.
Moleküler evrim, nesiller boyu aktarılacak şekilde, DNA, RNA ve protein gibi hücresel moleküllerin diziliminin değiştirilmesi işlemidir ya da bununla ilgilenen bilim dalıdır. Moleküler evrimin alanı, bu değişimlerdeki kalıpları açıklamak için evrimsel biyoloji ve popülasyon genetiği ilkelerini kullanır. Moleküler evrim başlıca, nükleotid değişimlerinin oranları ve etkilerini, nötr evrimi, doğal seçilimi, yeni genlerin kökenlerini, karmaşık özelliklerin genetik yapısını, türleşmenin genetik temelini, gelişim evrimini ve evrimin genomik ve fenotipik değişikliklere neden olan etkilerini inceler.
Fizikte fiziksel optik veya dalga optiği, geometrik optiklerin ışın yaklaşımının geçerli olmadığı girişim, kırınım, polarizasyon ve diğer olayları inceleyen bir optik dalı. Bu kullanım, tutarlılık teorisinin alt dalında incelenen optik iletişimde kuantum gürültüsü gibi etkilere yer vermeme eğilimindedir.
Eddington deneyi, 1919'da İngiliz gök bilimciler Frank Watson Dyson ve Arthur Stanley Eddington tarafından düzenlenen gözlemsel bir Genel Görelilik testiydi. Gözlemler, biri Batı Afrika Príncipe adasına, diğeri ise Brezilya'nın Sobral kasabasına olmak üzere iki seferle 29 Mayıs 1919'daki tam güneş tutulması sırasında gerçekliştirildi. Bu gözlemin amacı, Güneş'in yanından geçen yıldız ışığının, güneşin kütleçekiminden kaynaklanan sapmasını ölçmekti. Bu sapmanın değeri Albert Einstein tarafından 1911 tarihli bir makalede öngörülmüştü ve 1915 Genel Görelilik teorisi için önerilen testlerden biriydi. Gözlem sonuçları Eddington tarafından Londra Kraliyet Cemiyeti'ne sunuldu ve bazı görüşmelerden sonra kabul edildi. Gazetede sonuçlarının yer almasının ardından, Einstein ve teorileri dünya çapında ün kazandı.
Öngörü, gelecekte ne olacağını veya neye ihtiyaç duyulacağını tahmin etme yeteneği veya tahmin etme eylemidir. Araştırmalar, insanların günlük düşüncelerinin çoğunun gelecekteki potansiyel olaylara yönelik olduğunu göstermektedir. Bu ve bunun gezegendeki insan kontrolündeki rolü nedeniyle öngörü doğası ve evrimi psikolojide önemli bir konudur. Yakın zamanda yapılan nörobilimsel, gelişimsel ve bilişsel çalışmalar, geçmiş dönemleri hatırlama konusunda insanın yeteneğiyle birçok ortak yön belirledi. Science'ta, 2007'nin ilk on bilimsel buluşundan biri olan bu tür ortaklıklar için yeni kanıtlar ortaya konuldu. Bununla birlikte, zamanda zihinsel olarak geleceğe seyahat etmek ile geçmişe zihinsel olarak yolculuk etmek arasında temel farklılıklar bulunmaktadır.
Evrim, Charles Darwin'in zamanından önce başlamasına ve Darwin'in olduğu kadar ilerlemeci ve Lamarckist görüşleri de yansıtmasına rağmen, 19. yüzyılın sonlarınan itibaren bilimkurgudaki spekülatif evrim de dahil olmak üzere kurguda önemli bir tema olmuştur. İster insanlığın mükemmelliğe doğru nasıl evrimleşebileceği açısından iyimser olarak, ister insan doğası etkileşiminin ve hayatta kalma mücadelesinin korkunç sonuçları açısından kötümser olarak alındığında, Darwinci evrim edebiyatta yaygındır. Diğer temalar, insanlığın başka türler veya akıllı makineler tarafından değiştirilmesini içerir.