İçeriğe atla

Ömer Asım Aksoy

Ömer Asım Aksoy
Doğum5 Nisan 1898(1898-04-05)
Gaziantep, Türkiye
Ölüm30 Ekim 1993 (95 yaşında)
Ankara, Türkiye
Defin yeriGaziantep
Meslek
DilTürkçe
Alma materİstanbul Üniversitesi
Önemli ödülleri
EvlilikBeşire Hanım (1925)
Çocuklar4

Ömer Asım Aksoy, (5 Nisan 1898, Gaziantep - 30 Ekim 1993, Ankara), Türk eğitimci, siyasetçi ve dilbilimci.[1][2][3]

Hayatı boyunca, öğretmenlik, avukatlık, savcılık, milletvekilliği gibi pek çok işi yapmış olmasına rağmen, gerek Türk Dil Kurumunda görev alması, gerekse yazdığı ve yazılmasına öncülük ettiği kitaplarla daha çok dilbilimci yönüyle tanınmaktadır.[4]

Hayatı ve eserleri

Ömer Asım Aksoy, 5 Nisan 1898'de Gaziantep'te doğdu. 1908'de ilkokulu, 1911'de ortaokulu, 1916'da liseyi Gaziantep'te tamamlayarak uzun bir süre memurluk ve öğretmenlik yaptı. 1917'de Halep Posta ve Telgraf Başmüdürlüğü'nde "kâtip" olarak çalıştı. 1919'da Gaziantep'e döndü, bir yandan posta telgraf memurluğu, bir yandan da Ticaret İdadisinde Türkçe dersi verdi. 1920'de Tıp Fakültesine başladı; ama Anteplilerin Fransız işgaline karşı başlattıkları direnişe katılmaya karar vererek okulu bıraktı.[5]

1922-1925 yılları arasında Gaziantep Lisesi’yle Amerikan Koleji'nde Türkçe, Darülhilafe Medresesi'nde de matematik öğretmenliği yaptı. Bu sırada Maarifi İslamiye Cemiyeti'nde yönetim kurulu üyeliği, Halk Mektebi'nde yöneticilik, Muallimler Cemiyeti'nde başkanlık, Gazisancak ve Halk Dili gazetelerinde başyazarlık, Türkocağı'nda il genel yazmanlığı gibi görevler üstlendi.[6]

1925'te, kendisi gibi Gaziantep’li olan Beşire Hanım'la evlendi. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kayıt oldu. Hukuk Fakültesi'ni 1928'de bitirdi. 1928-1931 yılları arasında Nizip Cumhuriyet Savcısı olarak çalıştı, sonra 1931'de Gaziantep'e dönüp avukatlık yapmaya başladı. 1935'e dek Antep Lisesinde Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği, Halkevi ve Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı gibi birçok görevi aynı anda sürdürdü. Bu görevler onu, 1935'te Gaziantep Milletvekili olarak Ankara'ya, TBMM’ye taşıdı.[7]

1941’de Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumunun Yönetim Kurulu Üyesi oldu. Dille, özellikle halk ağızlarındaki sözcükler, deyimler ve atasözleriyle ilgilenmesi, ortaokul öğrencisi olduğu günlere uzanıyordu. 1941-1976 arasında Türk Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolu Başkanı olarak çalıştı. Bu çalışmaların sonucunda Türkiye'de Halk Ağzından Söz Derleme Sözlüğü (12 cilt) ile Tarama Sözlüğü (8 cilt) ortaya çıktı.

Milletvekilliği, 1950'de Demokrat Partinin seçimi kazanmasıyla sona erdi. Bundan sonra tüm zamanını TDK'ye, Dil Devrimine ve yazmaya ayırdı. Bir kez yurt dışına çıktı: Türk Dil Devrimi'ni anlatmak için 1971'de Macaristan'a gitti. 1963-1976 yılları arasında, Kol Başkanlığının yanı sıra, Türk Dil Kurumunun Genel Yazmanı idi. Daha sonra TDK'den ayrıldı ve evinde çalışmaya başladı.

Aksoy, 1988’de Dil Derneği’nin, 1992'de de Edebiyatçılar Derneği’nin onur üyesi olarak ödüllendirildi.

Biri kız, üçü erkek dört çocuk babası olan Ömer Asım Aksoy, 30 Ekim 1993'te, 95 yaşında yaşamını yitirdi. Cenazesi Gaziantep'te toprağa verildi. Kimisi pek çok kez basılan 60'a yakın kitap, onlarca makale yazdı. Ölümünden sonra kütüphanesi Gaziantep Üniversitesi'ne bağışlandı. Kütüphanesinde mükerrer olan kitaplar da üniversite tarafından Şahinbey ilçesindeki Ertuğrulgazi İlköğretim Okulu'nun kurulmakta olan kütüphanesine bağışlandı (1996).

Ömer Asım Aksoy’un, Derleme ve Tarama Sözlükleri gibi yapıtlarının dışında, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü (TDK baskısı üç cilttir), Özleştirme Durdurulamaz, Dil Yanlışları, Dil Yazıları, Dil Gerçeği gibi Dil Devrimini anlatan kaynak yapıtları da mevcuttur.

Ana yazım kılavuzu ve imla kılavuzu

Ömer Asım Aksoy, TDK'den ayrılmasından bir süre sonra oluşturulan resmi TDK'nin yayımladığı "İmla Kılavuzu" ile Türkçe Sözlük'ün tüm yanlışlarını tek tek ortaya çıkardı ve yayımladı. Toplumu, eğitimcileri uyardı. Hem resmi TDK'den, hem de bu yapıtları eğitim kurumlarına sokan yetkililerden yanıt bekledi. Bunun üzerine bütün basın yayın organlarına Türkçe Sözlük'teki yanlışların sergilendiği yazısıyla birlikte şu mektubu gönderdi:

"Resmi niteliği bulunan yeni baskı Türkçe Sözlük'teki yüzlerce yanlışın düzeltilmesi için dört yıldan beri ilgililerin dikkatini çekmeye çalışıyorum. Benim yanıldığım sanılıyorsa bunun bildirilmesini de diliyorum. Ne yanlışlıklar savunuluyor, ne de bir düzeltme girişimi görülüyor.

Son çareyi, basınımızın ve değerli yazarlarımızın ilgilenmesinde görerek size, bu çok önemli konuyu özetleyen bir yazı sunuyorum. İçten saygılarımla. 15. 3. 1993"

Aynı zamanda, Aksoy başkanlığında bir kurul, TDK'nin İmla Kılavuzu'ndan farklı bir seçenek olması amacıyla Ana Yazım Kılavuzu'nu hazırladılar. Bu kurulda şu uzmanlar görev aldı: Oya Adalı, Ayla Bayaz, Mehmet Deligönül, Beşir Göğüş, Prof. Dr. Vehice Hatiboğlu, Doç. Dr. Aydın Köksal, Emin Özdemir, Sami N. Özderdim, İnci Sağan.

Ana Yazım Kılavuzu'nun ilk baskısı Ekim 1987'de yapıldı.

Kılavuzun önsözünde, neden yeni bir kılavuza gereksinim duyulduğunun açıklaması şu şekilde yapılmaktadır:

"Yeni Türk abecesinin kabul edilmesi üzerine yazım kurallarımız ve sözcüklerimizin yazılış biçimleri, ilkin 1928'de "Dil Encümeni"nce hazırlanan "İmla Lugati" ile saptanmıştı. Bundan sonraki yazım kılavuzları, 1932'de kurulan "Türk Dil Kurumu"nca düzenlendi. Kurum, 1928'den beri süregelen uygulamaların verimlerini değerlendirerek, 1941-1981 arasında "İmla Kılavuzu", "Yeni İmla Kılavuzu", "Yeni Yazım (İmla) Kılavuzu", "Yeni Yazım Kılavuzu" adlarıyla çeşitli baskılar yayımladı. Uzun yılların uygulamalarıyla gelişmiş, resmi ve özel kesimde benimsenmiş olan bu kılavuzlar, 1985 yılına değin yurdumuzda bütün yayınların biricik başvuru kaynağı idi. Ne var ki, 2876 sayılı ve 11.8.1983 tarihli yasa ile eski Türk Dil Kurumu ortadan kalktı ve "Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu"na bağlı olarak kurulan yeni "Türk Dil Kurumu", 1985'te "İmla Kılavuzu" adıyla bir kılavuz çıkardı. "Yeni Yazım Kılavuzu"ndaki kimi kurallarda ve pek çok sözcüğün yazılışında değişiklikler içeren bu kılavuzun yayımlanması, birçok eleştirilere ve çeşitli görüşler yansıtan birtakım yazım kılavuzlarının ortaya çıkmasına yol açtı.

Yazım konusunun böyle bir karışıklık içine girdiğini gören bizler, yeni bir kılavuzla yazımızı bu çıkmazdan kurtarmak istedik. (...)

Şunu da belirtelim ki kargaşayı önlemenin ve yazım birliğini sağlamanın yolu, kişisel görüşleri bir yana bırakmak, güvenilir bir kaynağı "yargıcı" bilip orada "anlaşma"ya varmaktır.

Bu yapıtın böyle bir anlaşmayı kolaylaştıracağına inanıyoruz." [1]

Bileşik sözcükler tartışması

Aksoy başkanlığında hazırlanan Ana Yazım Kılavuzu ile TDK'nın İmla Kılavuzu'nun öne sürdüğü yazım kuralları arasındaki farklara ilişkin bir örnek olarak Ana Yazım Kılavuzu'ndan "bileşik sözcükler" bölümü örnek verilebilir. Bu bölümde kurul şu tartışmayı öne sürmüştür:

"-Bileşik sözcükler-

Bunlar, adından da anlaşılacağı üzere, bitişik yazılan birden çok sözcükten oluşur. Birbiriyle birleştirilemeyen sözcükler topluluğuna "bileşik sözcük" adı verilmemesi gerekir. Oysa yeni Dil Kurumunun "İmla Kılavuzu", bitişik yazmadığı sözcükleri "bileşik" saymıştır. Örneğin ev ve yurt kelimeleriyle kurulan birleşik kelimeler ayrı yazılır: Bakım evi, doğum evi, öğrenci yurdu...' sözleri arasında verdiği örnekleri ayrı yazmasına karşın "birleşik" saymıştır. Biraz aşağıda da birleştirmede yer alan her kelime, kendi eski anlamını saklamış olabilir. Bu tür birleşik kelimeler ayrı yazılır: Ses uyumu, yer çekimi... demiştir. Bu sözler içinde de kimi "birleşik" sözcüklerin ayrı yazılacağını ileri sürmüştür. (...) Burada bileşik sözcüklerin yazımı konusunda Dil Kurumunca çıkarılan "İmla Kılavuzu"nun verdiği ölçüye katılamadığımızı bildirmek istiyoruz. Bu kılavuz, birleştirmede yer alan sözcüklerin, kendi anlamlarını korumakta ise ayrı yazılacaklarını söylüyor. Bunun kesin bir kural olamayacağını yine bu kılavuz, sözcükler dizelgesinde ortaya koymuştur. Örneğin bu dizelgede, "cumhurbaşkanı, imalathane, ilkbahar, kızılderili, yüzyıl" gibi gerçek anlamlarını korudukları halde ayrı yazılmayıp bitişik yazılmış birçok sözcük vardır. Öte yandan kendi anlamlarını korumadıkları için -İmla Kılavuzu'na göre- bitişik yazılmaları gereken birtakım sözcükler de ayrı yazılmıştır: Açık göz, ağır başlı, ayak yolu, Demir Kazık, göz dağı, tere yağı... gibi.(...)

Görülüyor ki İmla Kılavuzu'nun, bileşik sözcükleri ayrı yazmak için koyduğu, "kendi anlamını koruma" kuralı, kendi uygulamalarına uymadığı gibi dil gerekçelerine de uymuyor."[2]

Yapıtları

Araştırma - inceleme

  • İmlâmıza, Sarf ve Nahivimize Dair (1925),
  • Gaziantep Dilinin Tetkiki (1933),
  • Hasip Dürrî (1933),
  • Gaziantep’te Eti Eserleri (1934),
  • ÖzTürkçe Ders­leri (1935),
  • Gaziantep Ağzında Sentaks Araştırmaları (1936),
  • Bir Dili Öğrenmek İçin En Lüzumlu Kelimeler (1936),
  • Güneş Dil Teorisi ve III. Türk Dil Kurultayı (1937),
  • Aydî Divanı (1937),
  • Gaziantep Ağzında Atasözleri (1941),
  • Hasırcıoğlu Hafiz Mehmet Ağa (1941),
  • Gaziantep Ağzı (3 cilt, 1945-1946),[8]
  • Hasan Ayni ve Nazm-ül-Cevahir (1959),
  • Hasip Dürri (1959),
  • Mütercim Asım (1962),
  • Dil Devriminin 30. Yılı (1962),
  • Atatürk ve Dil Devrimi (1963),

Sözlükler

  • Deyimler / Takım Sözler / Meşhur Sözler (1940)
  • Örneklerle Tarama Sözlüğü (kolektif çalışma, 1942)
  • Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü (Dehri Dilçin ile, 1943 - 1957)[9]
  • Söz Derleme Dergisi (kolektif çalışma, 1952 - 1957)
  • Anayasa Sözlüğü (1961)
  • Derleme Sözlüğü (kolektif çalışma, 1963 - 1967)
  • Tarama Sözlüğü (kolektif çalışma, 1963 - 1977)
  • Atasözleri ve Deyimler (1965)
  • Yeni Yazım Kılavuzu (1970)
  • Atasözleri Sözlüğü (1971)
  • Ana Yazım Kılavuzu (1987)
  • Deyimler Sözlüğü (1989)

Dilbilim yazıları

  • Dil Üzerine Düşünceler, Düzeltmeler (1962)[10]
  • Dil Devrimi Üzerine (1967)
  • Gelişen ve Özleşen Dilimiz (1968)
  • Özleştirme Durdurulamaz (1969)
  • Dil Yanlışları / 2000 Sözün Eleştirisi (1980)
  • Dil Gerçeği (1982 - 2006),[11]
  • Yine Dil Yanlışları (1985),[12]

Şiir

  • İki Damla Gözyaşı (1918),[2]

Konuşmalar

  • Halkevleri Konuşmaları (1938)

Özyaşamöyküsü

  • Türkçe Bir Hayat (Emin Özdemir'in sunuşuyla / 1999)[13]

Adını taşıyan yerler

  • Ömer Asım Aksoy İlkokulu, Gaziantep[14]
  • Ömer Asım Aksoy Caddesi, Gaziantep

Kaynakça

  1. ^ "Ömer Asım Aksoy'un Yaşamöyküsü". www.dildernegi.org.tr. 17 Ağustos 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  2. ^ a b "AKSOY, Ömer Asım". www.ktb.gov.tr. 18 Eylül 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  3. ^ "Ömer Asım Aksoy". 4 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  4. ^ "Ö. Asım Aksoy Türk Dil Kurumu'ndaki görevlerini arkadaşlarına bıraktı". gaziantepsabah.com. 4 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  5. ^ "Antep Savunmasında Sağlık Hizmetleri". 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  6. ^ "GAZİANTEP HALKEVİ DERGİSİ BAŞPINAR' DA YAYIMLANAN ÖMER ASIM AKSOY YAZILARI". 22 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  7. ^ "TBMM 8. Dönem". 4 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  8. ^ "Antep Ağzı". gaziantepagzi.com. 27 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  9. ^ "Tarama sözlüğü / hazırlayanlar Ömer Asım Aksoy, Dehri Dilçin". 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Aralık 2023. 
  10. ^ "Atatürk Kültür Merkezi Kütüphanesi (1.8.0.2058)". kutuphane.akmb.gov.tr. 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Aralık 2023. 
  11. ^ "DİL GERÇEĞİ". www.dildernegi.org.tr. 4 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  12. ^ "Yine Dil Yanlışları / Ömer Asım Aksoy". 4 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2023. 
  13. ^ https://www.yapikrediyayinlari.com.tr (16 Mart 2017). "Türkçe Bir Hayat". YKY - Yapı Kredi Yayınları. 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Aralık 2023. 
  14. ^ "T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI GAZİANTEP / ŞEHİTKAMİL / Ömer Asım Aksoy İlkokulu". omerasimaksoyio.meb.k12.tr. 7 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Aralık 2023. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Türk Dil Kurumu</span> Türkçeyi incelemek ve Türkçenin gelişmesi için çalışmak amacıyla oluşturulmuş kamu kurumu

Türk Dil Kurumu (TDK), Türkçeyi incelemek ve Türkçenin gelişmesi için çalışmak amacıyla 12 Temmuz 1932'de Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan kurumdur. Türkiye'nin başkenti Ankara'da yer alan kurum, Türk dili üzerine çalışmaların yapılıp yayımlandığı bir merkezdir. Türk Dil Kurumu 1955'ten başlayarak çeşitli dallarda ödüller verdi. Ödüller her yıl 26 Eylül Dil Bayramı'nda Ankara'da yapılan törenle sahiplerine verilirdi. Ödül verilen dallar farklı yönetmeliklere göre zaman zaman değişirdi. 1983'te Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesine alındıktan sonra Türk Dil Kurumu ödülleri kaldırıldı. Günümüzde "Türk Diline Hizmet Ödülleri"ni vermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkçe</span> Türk halkının Oğuz Türkçesi dili

Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.

Atasözü geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçede "sav" ve "irsal-i mesel, darb-ı mesel" olarak da adlandırılır.

Deyim, dil biliminde, kavramları, durumları hoşa giden bir anlatımla ya da özel bir yapı veya söz dizimi içinde belirten ve çoğunlukla gerçek anlamlarından ayrı anlamlara gelen sözcüklerden oluşan kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da cümledir. İki veya daha çok sözcükten kurulu bir çeşit dil ifadesi olan deyimler, duygu ve düşünceleri dikkati çekecek biçimde anlatan ad, önad, belirteç, yalın ve birleşik eylem görünüşlü dilsel yapılardır. Ya tam bir tümcedirler ya da bir söz öbeğidirler.

Dil Derneği, 1982 Anayasası ile Türk Dil Kurumu özerk bir kurum olmaktan çıkıp hükûmete bağlı bir birim durumuna getirilince dilde özleştirme yanlılarının kurum dışında kalması üzerine 22 Nisan 1987'de kurulmuş olan bir dernektir. Dernek, Bakanlar Kurulunun 24 Temmuz 2002 günlü 2002-4812 sayılı kararıyla kamu yararına çalışan derneklerden sayılmıştır. Merkezi Ankara'dadır.

<span class="mw-page-title-main">Sözlük</span> dilin veya dillerin kelime haznesini (sözvarlığını), söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, sözcüğün kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren yazılı

Sözlük, bir dilin veya dillerin kelime haznesini (sözvarlığını), söyleyiş ve yazılış şekilleriyle veren, sözcüğün kökünü esas alarak, bunların başka unsurlarla kurdukları sözleri ve anlamlarını, değişik kullanışlarını gösteren yazılı eserdir. Eski dilde lügat, kamus denir. Leksikografi sözlükbilimidir. Sözlükçüye leksikografır denir. Lügatça, sadece bir kitapta geçen terimleri anlatır (glossary).

Beşir Göğüş, dilci, eğitimci, yazar.

Kısa çizgi veya tire, sözcükleri birleştirmek ve tek bir sözcüğün hecelerini ayırmak için kullanılan bir noktalama işaretidir. Tire kullanımına tireleme denir. Tirelenmemiş, tirelenmiş bir sözcük örneğidir. Kısa çizgi, daha uzun ve farklı kullanımlara sahip kısa çizgilerle veya eksi işareti ile karıştırılmamalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Arkadaşlık</span>

Arkadaşlık, bir kişilerarası ilişkidir, birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerin kurduğu sosyal ve duygusal bağdır.

<span class="mw-page-title-main">Şükrü Halûk Akalın</span>

Şükrü Halûk Akalın,, 15 Nisan 2001 - 12 Ocak 2012 tarihleri arasında Türk Dil Kurumu Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Kurumda düzenlenen basın toplantısında, görevinden kendi isteği ile ayrıldığını belirten Akalın, Hacettepe Üniversitesi'ndeki asli görevine geri dönmüştür.

Türkçe dil bilgisi, Türkçeyi meydana getiren ses, sözcük yapılışı, sözcük hazinesi, anlam değişmeleri, tümce kuruluşu ve yapısı gibi ögeleri inceleyip kurallara bağlayan dil bilgisi bütünüdür.

Öz Türkçe ya da ÖzTürkçe; yabancı sözcüklerden arındırılmış, arı durumdaki Türkçedir. Öz Türkçecilik ise kullanımdaki dil içerisinden yabancı kökenli sözcüklerin atılarak yerine Türkçe kökenli sözcüklerin kullanıma sokulmasını amaçlayan bir yaklaşımdır.

Dil Devrimi, Türkçe yazı dilinin Arapça, Farsça ve Fransızca gibi dillerden alınan alıntı sözcük ve kurallardan arındırılıp konuşma diline yaklaştırılmasını amaçlayan ve 12 Temmuz 1932 tarihinde Cumhurbaşkanı Atatürk öncülüğünde Türk Dil Kurumu aracılığıyla başlatılan devrimdir.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlıca</span> Osmanlı İmparatorluğunda kullanılan dil

Osmanlıca veya Osmanlı Türkçesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan 1876 tarihli Kânûn-ı Esâsî'de geçtiği hâliyle Türkçe, 13 ile 20. yüzyıllar arasında Anadolu'da ve Osmanlı Devleti'nin yayıldığı bütün ülkelerde kullanılmış olan, Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalan Türk dili. Alfabe olarak çoğunlukla Arap alfabesinin Farsça ve Türkçe için uyarlanmış bir biçimi kullanılmıştır. Halk arasında bazen bu dil dönemi için "Eski Türkçe" de kullanılmaktadır.

Türkçedeki alıntı sözcüklerin değiştirilmesi, Atatürk'ün Türkleştirme politikasının bir parçasıdır. Osmanlı Türkçesi, Arapça ve Farsçadan birçok alıntı sözcüğe sahipti, aynı zamanda Fransızca, Yunanca ve İtalyanca gibi Avrupa dillerinden bulunan diğer alıntı sözcükler de resmî olarak Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından önerilen Türkçe karşılıkları ile değiştirildi. Türkçedeki yabancı kökenli sözcüklerin (alıntı) Türkçeleştirilmesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Atatürk Devrimlerinin daha geniş çerçevesindeki kültürel reformların bir parçasıdır.

Birleşik sözcük veya birleşik kelime, dilde yeni bir kavramı karşılamak amacıyla iki veya daha çok sözcüğün kaynaşarak oluşturduğu sözcük. Bu söz öbeklerini oluşturan sözcükler ses düşmesi, ses türemesi, sözcük türü kayması veya anlam kayması açısından aralarına ek giremeyecek kadar kalıplaşmıştır.

Mehmet Türker Acaroğlu,, Türk araştırmacı-yazar, kütüphaneci, dokümantalist, çevirmen ve emekli derleme müdürü.

Türkçede deyim, evrensel deyim gibi, genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz kümesidir. Türkçede deyimler diğer dillerdeki, yani evrensel anlamdaki, deyimlerin genel özelliklerine uymakla birlikte birçok ayrı özelliği ve anlamı da kendilerinde bulundurur.

<span class="mw-page-title-main">Mehmet Aydın (şair)</span> Türk yazar ve şair

Mehmet Aydın, Türk şair.

İmlâ veya yazım, bir dilin söz varlığını o dilde yürürlükte olan ses, şekil, köken vb. kurallara uygun olarak yazıya geçirme; dildeki sözleri kurallarına uygun olarak yazma. Alfabetik dillerde standart belirleme açısından imlâ, ortografi biliminin bir alt disiplinidir.