Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi; Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk hukuk okulu olarak 1925 yılında Ankara'da Ankara Adliye Hukuk Mektebi adıyla kurulan, 1946 yılından itibaren Ankara Üniversitesine bağlı bir fakülte olarak hizmet veren hukuk okuludur.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, tüm idari ve akademik birimleriyle İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt merkez kampüsünde faaliyet gösteren Türkiye'nin ilk hukuk fakültesidir. Türkiye Barolar Birliği'nin hukuk fakültelerine yönelik 22 ölçütlü değerlendirmesine göre Türkiye'nin en iyi hukuk fakültesidir.
Şeriat, Kur'an âyetleri ile Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının (Fukaha) çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır. İslam'da ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. Tarihsel seyir içerisinde kanun ve kuralların teorik (usul) ve pratik uygulama (füru/fetva) çalışmaları ile ilgilenen ve isimleri öne çıkan kişiler adına belirli toplum ve devlet yönetimlerinin de tercihlerini yansıtan fıkıh mezhepleri ortaya çıkmış, ancak şeriat hiçbir zaman tek başına geçerli bir hukuk sistemi olmamış, Ömer veya Emevilerden itibaren "örfi hukuk" ile birlikte kullanılmıştır. Şeriat’ın "insanlar arası ilişkiler bölümü” 1850’lerden itibaren “İslam hukuku” olarak yeni bir isimle sunulmaya başlanır. İslam hukukunda yer yer modern hukukla benzer argümanlar kullanılmasına rağmen aralarında bir takım temel farklar vardır. İslam'da hukuki argümantasyon olarak -insanların birbirlerinin maddi ve manevi alanlarına girmelerini yasaklayan- hak ve -üst makamın alt grup insanlara dengeli davranmasını içeren- adalet kavramları ön plana çıkarılır. Buna göre amirler emirleri altında bulunan insanların gözetimi ve onlara karşı adaletli olmakla, yönetilenler ise onlara itaatle yükümlüdürler. Adaletten sapan amire itaat edilip edilmeyeceği tartışmalıdır. Ayrıca bu anlayışta insanlar Allah'ın kulları (İbadullah) olmakta, şeriat onlara karşı adaletli davranmayı gerektirse bile eşit davranmayı gerektirmemektedir. Şeriat ile modern hukuk arasındaki farklardan belki de en önemlisi, insanların eşit ve özgür bireyler oldukları temelinde geliştirilen modern hukuktaki insan hakları kavramına karşılık, şeriat anlayışında bireysel özgürlük kavramı bulunmamasıdır. Dinî edebiyat ve söylemlerde sıkça kullanılan özgür irade kavramı günlük yaşam tarzını seçebilmesinde değil, kader karşısında insanın uhrevi sorumluluğu bağlamındaki felsefi tartışmalarda görülür. Kur'an'da 30 ayette tekrarlanan ve İslamcılığın temel motivasyonlarından birisi olan “şeriatta kötü olarak tanımlanan durumlar için güç kullanımı kişilerin ev, elbise, beden ve ibadet–inanç gibi özel alanlarına girmeyi gerektirse bile bu kişilerin (kul) hakkına tecavüz olarak değerlendirilmez.
Hukukun herkes bakımından bağlayıcı olması gerekir. Kişiler bazen olması gereken gibi davranırlar, bazen de bu düzeni bozarlar. Hukukun var oluş nedenlerinden biri de bu noktada başlar. Yani toplumun düzenini korunması durumu. Devreye giren hukuki kuralları çiğneyen kişilerin bu yanlış davranışlarına engel olunur ve o kişilere bu kurallara uymaya zorunlu kılınır. Yaptırım bir hukuk kuralına aykırı davranılmasının sonucunda yol açılan zararın ortadan kaldırılmasını amaçlar. Kısaca yaptırım "Bir hukuk kuralına aykırı davranılması halinde hukuk düzenince öngörülen sonuçtur.". Yaptırım bir hukuk kuralını diğer sosyal düzen kurallarından ayırır.
Hak, kişilerin hukuk düzenince korunan menfaatleridir. Kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar tarafından korunması, bu korumaya uymayan kişilere karşı ise kanuni girişimlerde bulunulması gibi yetkiler verir. Esasen Arapçada hukuk kelimesinin tekil hâli olan bu kelime, zamanla kişilerin hukuken korunan menfaatlerini tanımlamak için kullanılırken, hakların oluşturduğu düzene ise hukuk adı verilmiştir.
Mülkiyet hakkı, kapitalist ekonomik kurallarının hakim olduğu bölge, sistem veya devletlerde; taşınır (menkul) ya da taşınmaz (gayrimenkul) bir eşya üzerinde hak sahibine kullanma (usus), yararlanma (fructus) ve tasarruf (abusus) yetkisi veren, hukuk düzeninin sınırları içinde kullanılabilen, mutlak ve ayni bir haktır. Mülkiyet hakkına sahip kişi (malik) mülkiyetinde olan nesneyi kullanma, başkalarına devretme, tahrip etme, nesnenin ürünlerinden yararlanma yetkisine sahiptir. Bu hak mutlak nitelikte olduğundan herkese karşı ileri sürülebilir.
Aynî hak, kişilerin eşya üzerinde doğrudan doğruya hakimiyetini sağlayan ve bu nedenle herkese karşı ileri sürülebilen haklardandır. Özellikle de eşya hukukunda, hak sahibinin, söz konusu eşya üzerindeki tasarruf yetkisini tespit etme bakımından, hakkın sınırının tespit edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu hakkın aynî hak olması hâlinde farklı, olmaması hâlinde farklı hükümler uygulanabilecektir.
Tacir ya da tüccar, başkası tarafından üretilen malların ticaretini yapan kimse.
Basit şekliyle taksir bir kişinin kendisinden beklenen özen ve dikkati göstermeden sergilediği davranışın kanunda öngörülen sonuca yol açması durumudur.
Fikret Eren,. Türk hukukçu, akademisyen.
Ticari işletme, insanların oluşturduğu bir pazarın, piyasası olan gereksinimlerini, yani iktisadi anlamda talebi, karşılama ve bu arzdan kâr etme amacı güden kuruluşlardır.
Hukukî sebepten soyutluk ilkesi, borçlandırıcı işlemde meydana gelen bir iptal sebebinin, tasarruf işleminin iptal olmasına sebep olmayacağını ifade eder.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, Türkiye cumhurbaşkanı tarafından yürütme yetkisine ilişkin konularda yayınlanan yasal düzenleme aracıdır.
İmkânsızlık, borçlar hukukunda, çeşitli koşullardaki değişiklikler veya mevcut bir koşuldan yeni haberdar olunması üzerine sözleşmedeki bir yükümlülüğünün yerine getirilmeme gerekçesi. Edimin ifasını engelleyen nedenlere vurgu yapan bir kavramdır.
Necip Kocayusufpaşaoğlu Türk hukukçu ve akademisyen.
Esra Yakut,(d. 1968, Eskişehir, Türkiye) Türk akademisyen, tarihçi, hukuk tarihçisi, yazar.
Hukuki şekilcilik ya da hukuki formalizm, hakimlerin yargılama sürecinde nasıl karar vermesi gerektiğini açıklayan teorilerden biri. Hukuki gerçekçilikten farklı olarak, hukuki şekilcilik, hukuki işlemlerin yasalarca öngörülen şekil kurallarına uygun olarak yapılması, hakların yasalarda belirlenen zaman aralıklarında kullanılması ve sonuçlarının kategorik ilkelerle belirlendiği sistemdir. Yapılmak istenen işlemin birtakım şekil şartlarına bağlı olarak yapılabilmesini, böylece işlemin yapılmasını güçleştirmeyi amaçlar. Böylece bu işlemi yapmak isteyenler, öncesinde bu işlemi yapmak isteyip istemediklerini değerlendirerek daha isabetli kararlar alabilecektir.
1114 Maraş depremi, 29 Kasım 1114 günü sabahın erken saatlerinde Maraş'ta meydana gelen büyük bir depremdir. Depremin büyüklüğünü 7,4 Mw'den daha büyüktü.
Şevket Memedali Bilgişin, Türk hukukçu, akademisyen, siyasetçi, bürokrat.
İhmali suç, davranış normlarının kişiye belli bir davranışta bulunma yükümlülüğünü yüklediği durumlarda kişinin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi sonucu oluşur. Saf ihmali ve garantörsel ihmali suçlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.