İçeriğe atla

Ölümden sonra yaşam

Ölümden sonraki yaşam; din, felsefe ve mitolojide insanın dünyadaki fiziksel yaşamını tamamladıktan sonra ruh veya bilinç hâlinde sürdürdüğüne inanılan hayat. Öteki dünya ve İslam kökenli bir terim olan ahiret kavramları Türkçede, ölümden sonraki yaşamın sürdürüldüğüne inanılan mekanı tanımlamakta kullanılır.[1]

Ölümden sonraki yaşamla ilgili kavramlar maddeci olmayan, spiritüalist ve dinsel inançlarla ilgilidirler. Bu inançlarda yer bulan ölümden sonra bir yaşamın olduğuna ilişkin en başta gelen temel, ruhun ölümsüzlüğü inancıdır. Bundan başka, ölümden sonraki yaşamın ruhun ölümsüzlüğüne bağlı olmayıp, yalnızca ölmüş kişilerin dirilmeleri şeklinde gerçekleşeceğini savunan inanç da vardır.[2]

Ruhun ölümsüzlüğü inancı

Genel olarak dinsel inançlar insanın bedeninde onu yaşatan bir ruh bulunduğu inancını kabul ederler. Bu konuda istisnalar olmakla birlikte, insandaki bu ruhun bilinç taşıdığı ve insanın kişiliğiyle ilgili her şeyin bu ruhta bulunduğu kabul edilir. Ruh kişinin içindeki öz varlığını oluşturarak, düşünür, hisseder, sever, nefret eder, karar verir. Bu şekilde ruh insanın öz kişiliği olup, beden yalnızca ruha giydirilmiş bir elbise gibidir. İnsandaki bu ruhun ölümsüz olduğu ve insan öldüğünde bedeninden ayrılarak öbür alem veya ahiret olarak adlandırılan bir yere gittiği inancı kabul edilir. Bu yerin adı, batıda limbus olarak adlandırılan berzah alemidir. İnsan ruhu, limbus ya da berzah aleminde geçici olarak kıyamete kadar kalma süresi bittikten sonra, son ilahi bir yargılamadan geçecek ve bunun sonucunda sonsuza dek cennet ya da cehennemde kalmayı hakedecektir. Cehennemde kalma bazı durumlarda geçici bir süre içindir ve ruh günahlarının cezasını çektikten sonra cennete alınacaktır. Katolik inancında bu Araf (Purgatory) benzeri ara bir yerdir. Dinsel inançların farklılıklarına göre ruhun, bütün bunları ya bedensiz olarak ya da ruhun tekrar bedeniyle birleşmesinden sonra yaşayacağına inanılır. Dinsel yöndeki bu inançların kaynağı genellikle iki temele dayanır. Bunlardan biri yazılı kaynaklardır. Diğer temel ise metafizik deneyimlerdir.

Kutsal kitaplarda

Ölümden sonraki yaşamla ilgili bir temel, dinsel inançların kutsal kitaplarından bu yönde yapılan yorumlardır. Genel anlamda dinsel yöndeki bu tür inançlara göre, öbür dünya ya da ahirete ilişkin, Berzah (Limbus), Cehennem (Hell), Cennet (Heaven-Paradise) gibi durumların yaşanması için ruhun bedenini terk etmiş olması gerekmektedir. Bütün bunların olabilmesi için ruhun insan bedeninden ayrılması bir zorunluluktur. Dinsel inançlara göre, ölen kişi bunları hem bedeni ve hem de ruhuyla birlikte yaşamaz. Çünkü ölmüş birinin bedeni hala bu Dünya'da bulunmaktadır ve yıllar sonra bile bu kişinin kemiklerinin, bulunduğu mezarda uzun zaman çürümeden kaldığı ve öbür aleme gitmediği bilindiğinden dolayı, bütün bunları yalnızca kişinin ruhunun yaşayacağına inanılır.[3]

Rüyalar

Bu inançlardaki ikinci bir temel dayanak ise, kişilerin yaşadıkları ve doğaüstü olarak gördükleri olaylardan çıkardıkları sonuçlardır. Bu dinsel içerikli doğaüstü olayların başında, kişilerin gördükleri normal olmayan, yapay rüyalar gelmektedir. İçerikleri birbirlerinden çok farklı olabilen bu rüyalarda, rüyaları gören kişiler genellikle rüyalarında önceden bu dünyada yaşamış ve ölmüş kişileri görürler. Ve rüyalarından uyandıklarında, bu kişilerden rüyalarında aldıkları bilgilerin doğru çıktığını görmeleri, bu kişilere gördükleri rüyaların sıradan bir rüya olmadığı düşüncesini verir.[4] Sonuç olarak bu tür rüyaları gören kişiler, ölmüş kişileri bu rüyalarında sağ olarak gördüklerinden, bundan ölmüş kişilerin öbür âlemde yaşadıkları sonucunu çıkarmışlardır. Bunun sonucunda da ölmüş insanların yalnızca bedenlerinin öldüğüne, fakat ruhlarının ise öbür alemde yaşamaya devam ettikleri inancına sahip olmuşlardır.

Astral seyahat

Doğaüstü bir olay olarak deneyimlendiği gözlemlenen başka bir olay astral seyahattir. Bu durumun ortaya çıkışı, genellikle uyku-uyanıklık arası olarak adlandırılan ve kişinin uykuya dalarken ya da uykudan uyanırken yaşadığı bir deneyimdir. Kişi henüz derin uykuya dalmadığından, bu yaşadığı deneyimi bir rüya olmayıp, uyanıkken gerçekten yaşadığı bir olay olarak algılar.[5] Astral seyahat deneyimini yaşayan kişiler, ruhlarının bedenlerinden ayrılarak öbür dünya denilen bir yere gittiklerini görürler. Burada başka ruhlarla ve varlıklarla karşılaşırlar. Bunlar, melekler, cinler, ermiş kişilerin ruhları ya da kendi ölmüş yakınlarının ruhları şeklinde olabilir. Astral seyahatte mutlaka geriye bedene dönülür ve kişi yeniden kendisini yine astral seyahate çıktığı yer olan yatağında yatarken bulur. Kişi bu astral seyahat deneyimini evinde yatağında yatarken yaşamış olduğu halde, yine de yaşadığı bu deneyimden çıkardığı sonuç şudur: İnsan öldüğü zaman, ruhu yine astral seyahatte olduğu gibi bedenden ayrılır ve öbür aleme giderek yaşamaya devam eder şeklindedir.[6]

Bu konuda verilebilecek bir örnek ameliyat masasında yatan bazı hastaların yaşadıkları deneyimlerdir. Örneğin kalbi duran ve bir süre ölü olarak görülen bazı kişiler, daha sonra yeniden yaşama döndüklerinde başlarından geçenleri anlatmışlardır. Bu kişiler, ruhlarının bedenlerinden ayrıldığını, bir tünelin ucundan ışıklı bir bölgeye ulaştıklarını, burada bazı ruhani varlıklarla karşılaştıklarını ve yeniden geriye bedenlerine döndüklerini anlatmışlardır. Bu kişilerin yaşadıkları bu tür olaylar, ölüm-ötesi deneyimi ve ölüm döşeği vizyonları konularının kapsamındadırlar.[7]

Kaynakça

  1. ^ "Afterlife | Definition, Belief, Religion, & Facts | Britannica". www.britannica.com (İngilizce). 29 Temmuz 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  2. ^ "The afterlife - Life after death - CCEA - GCSE Religious Studies Revision - CCEA - BBC Bitesize". www.bbc.co.uk. 30 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  3. ^ "Different Religions' Views on the Afterlife". www.ulc.org (İngilizce). 1 Kasım 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  4. ^ "The 7 Reasons Why You Dream About The Afterlife - Daphne Den" (İngilizce). 18 Ekim 2021. 10 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  5. ^ "How to Perform Astral Projection: 11 Steps (with Pictures)". wikiHow (İngilizce). 14 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  6. ^ McKelvie, Callum; published, Benjamin Radford (25 Şubat 2022). "Astral Projection: Just a Mind Trip". livescience.com (İngilizce). 17 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Ocak 2024. 
  7. ^ Mudgal, Varchasvi; Dhakad, Rashmi; Mathur, Rahul; Sardesai, Ujwal; Pal, Virendra; Mudgal, Varchasvi; Dhakad, Rashmi; Mathur, Rahul; Sardesai, Ujwal; Pal, Virendra (9 Ağustos 2021). "Astral Projection: A Strange Out-of-Body Experience in Dissociative Disorder". Cureus (İngilizce). 13 (8). doi:10.7759/cureus.17037. ISSN 2168-8184. 17 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Ocak 2024. 

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

Astral seyahat terimi okültizmde ve teozofide kullanılan bir terim olup kişinin uyku gibi hâllerde parapsikolojiye inanan kişilerce esîrî beden ya da astral beden ya da süptil maddelerden oluştuğu söylenen "bedeniyle" fiziksel bedeni dışında, yine bu kişiler tarafından iddia edildiğine göre bilinci yerinde olarak başka mekânlarda dolaşmak üzere yaptığı yolculuğa ve bu bedeniyle geçirdiklerini söyledikleri deneyimlere denir.

<span class="mw-page-title-main">Şamanizm</span> ruhlarla iletişim kurabilmek için vecde amaçlı ritüel

Şamanizm, bir şamanın çeşitli bilinç durumları aracılığıyla ruh dünyası ile etkileşime girdiği dini bir uygulamadır. Uygulama genelde kâhinlik ya da iyileştirme gibi amaçlarla yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Reenkarnasyon</span> ölümden sonra ruhun yeniden bedenlendiği inancı

Reenkarnasyon veya ruh göçü, ruhun sürekli olarak tekrar bedenlendiğine inanan spiritüalistlerin bu olaya verdiği addır. Reenkarnasyon kavramı Asya dinlerindeki tenasüh kavramından biraz farklı olmakla birlikte, benzerlik arz eder. Günümüzde ruh göçüne inanan insanların sayısı bir milyarı aşmaktadır. Ayrıca Dürzîlik ve Nusayrîlik gibi Orta Doğu'da yayılmış bazı dinlerde de bu inanış mevcuttur.

Ahiret veya ahret, İslâm termonolojisinde ölümden sonra gidilecek yere verilen bir isim. Ahiret, Kur'an'ın İslâmî eskatolojinin önemli bir parçası olan Ahiret Hesaplaşması ile ilgili bölümlerinde defalarca bahsedilmektedir. Geleneksel olarak, Müslümanların altı temel inanç esaslarından biridir.

<span class="mw-page-title-main">Türbe</span> İslami kültürde saygın kişilere ait mezar

Türbe, devlet görevlilerinin veya din âlimlerinin mezarlarının bulunduğu oda şeklindeki yapıya verilen isimdir. İçerisinde çoğunlukla saygın kişilerin gömülü olduğu anıtsal tarihi mezarlar için de türbe kelimesi kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Ruh</span> yaşayan bir varlığın manevi özü

Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">Rüya</span> diğer adıyla düş, uykunun genel bir özelliği olup, uykunun REM evresi ile yakından ilgili, görsel ve işitsel algı ve duyulardır

Rüya ya da düş, uykunun genel ve karakteristik özelliklerinden biri olup, uykunun hızlı göz hareketi (REM) adlı evreleriyle yakından ilişkili bulunan, görsel ve işitsel algı ve duygulardır. Rüyaların biyolojik içeriği, işleyişi ve maksatları tümüyle anlaşılmış değildir. Rüyalara “duyusuz algı”nın bir türü veya nesnesiz algı olarak da bakılabilir. Çeşitli inanışlara ve tahminlere de neden olan rüyalar, her zaman için ilginç ve yoruma açık bir konu oluşturmuşlardır. Farklı psikoloji ekollerinin, parapsikologların ve deneysel spiritüalistlerin rüyaları farklı biçimlerde açıklama çabaları olmuştur. Rüyaların işleyişinin açıklanması bilimsel topluluğun genel kabulüne göre varsayımlar düzeyinden öteye pek gidememiş olup, rüyalar hâlen esrarını korumakta olan bir inceleme alanını oluşturmaktadır. Rüyaların bilimsel incelenmesi oneiroloji adını alır.

Perispri, klasik ruhçuluk anlayışına göre, ruh ve beden bağlantısını sağlayan yarı maddî, akışkan bir bağdır; ruhun normal koşullarda göremediğimiz esîrî bedenidir. Madde-dışı bir varlık olan ruh madde evreninde icraatte bulunabilmek için doğal olarak bir araca gereksinim duyar ki, bu araca perispri adı verilir. Bu, ruhun bir bakıma mantosu, örtüsü ve dışa ait, maddi uygulama aracıdır. Fiziksel beden, perispri kalıbı üzerine kuruludur; insan bedeninin ruhtan beslenmesini sağlayan ve insan bedenini ayakta tutan perispridir. Ölümden sonra yok olmaz, ruha bağlı kalmaya devam eder. Perispriyi teozoflar astral, mantal, kozal bedenler şeklinde kısımlara ayırırlar.

<span class="mw-page-title-main">Değişik şuur halleri</span>

Değişik şuur hâlleri, parapsikolojide insanın uyanıkken bulunduğu olağan şuur hâlinden farklı şuur hâllerini kapsayan bir terim olarak kullanılmaktadır.

Rüya yorumu, rüya türlerinden yalnızca “amaçlı rüyalar” ya da diğer adıyla “haberci rüyalar” grubuna giren, bir mesaj taşıyan rüyalardaki sembolizmi çözme çalışmasına verilen addır. Metapsişik araştırmalar ve rüya laboratuvarlarında sürdürülen araştırmalar, rüyaların bir kısmının psikofizyolojik nedenlerden kaynaklandığını ortaya koymuştur ki, “alelade rüyalar” da denilen bu rüyalar hiçbir mesaj taşımadıklarından yorumlanmayı da gerektirmez. Dolayısıyla, metapsişik araştırmacılara göre, rüyasındaki sembolizmi çözmek isteyen kişinin öncelikle o rüyasının haberci (amaçlı) bir rüya mı olduğunu, yoksa psikofizyolojik kaynaklı bir rüya mı olduğunu çözmesi gerekmektedir. Bu da her iki rüya grubunun arasındaki temel farklar hakkında bilgilenmekle ve deneyimle olanaklıdır.

Hipnopompi, bir insanın hipnagogik durumda, yani uykuya dalma sürecinde tecrübe ettiklerini anlatmak için kullanılır. Hipnopompia ise bir insanın hipnopompik durumda yani uyanma sürecinde tecrübe ettiği şeyleri ifade eder. Hipnagogik duyular, uykuya dalarken veya uyanırken dokunsal, işitsel ve görsel sanrılar için kullanılan genel bir ifadedir. Bu duyular, vücudun geçici bir felç ile hareketsiz kaldığı uyku felciyle birlikte de yaşanabilir.

Ölüm-ötesi deneyimi, bedensel işlevleri bakımından tıbben ölü sayılmış, fakat bir süre sonra reanimasyon yöntemleriyle veya kendiliğinden yeniden yaşama kavuşmuş kimselerin bu ölüm ve yeniden yaşama dönüş arasındaki sürede geçirdikleri deneyime verilen addır.

Aura, paranormal veya tinsel anlamda kullanılan bir terim olup, canlıların bedenlerinden yayıldığı varsayılan ışınımla oluşan ve gitgide yayılan tesir kuşakları tarzında kendini gösterdiği iddia edilen elektromanyetik alana verilen addır. Aura okumak ise aurayı hissedebilmektir.

<span class="mw-page-title-main">Yeraltı (mitoloji)</span>

Yeraltı, başta Şamanizmde sembolik anlamıyla, ölüm olayı ile bedenlerini terk edenlerin göçtükleri öte-alemi ifade etmek üzere kullanılmıştır.

Dezenkarnasyon, sözcük anlamıyla “etten ayrılma” anlamına gelip, ölüm denilen olaya Spiritüalist terminolojide verilen addır; solunum ve kalp atışlarının durmasıyla anlaşılan bu olay, Spiritüalizm’de “ruh ile yoğun (fiziksel) beden arasındaki ilişkinin kesin olarak kesilmesi” şeklinde tanımlanır. Fakat buradaki “etten ayrılma” ifadesi vücudun içinden çıkıp gitmek anlamında değil, ruhun vücut üzerindeki hakimiyetini durdurması, vücudu etki altında tutmayı bırakması anlamında kullanılır; çünkü madde-dışı bir varlık olan ruh için, mekanla ilgili olan girmek ve çıkmak fiilleri kullanılamaz. Spiritüalist terminolojideki terimlerle dezenkarnasyon, ruhun, perisprisini bedenden çekerek konsantrasyonunu spatyuma kaydırmasıdır.

Uyku-uyanıklık arası, tam uyanmadan önceki (hipnopompik) ve aynı zamanda, uykuya dalmadan önceki (hipnogojik) yarı uyku hali olup, ayırt edici özellikleri, beyindeki neo-korteks tabakalarının etkin olmaması, yani duyu organlarından bilgi gelmemesi ve beynin alfa dalgaları yayınlamasıdır. Halk arasında tavşan uykusu olarak da bilinir.

Waldorf eğitimi, Rudolf Steiner tarafından yine onun kurucusu sayıldığı antropozofi ilkeleri üzerinde şekillenen bir eğitim sistemidir. 20. yüzyılın başlarında oluşturulan bu eğitim prensipleri, 1919 yılında Almanya'nın Stuttgart şehrinde kurulan ilk Waldorf okulu ile uygulanmaya başlandı.

<span class="mw-page-title-main">Vecd</span> Şuur hali

Vecd, vecit ya da ekstaz, kimi sözlüklerde «ruhun dünyevi gerçeklikten kurtulduğu kendinden geçme ve coşkunluk hali» olarak tanımlanmakta olup, kişinin bilinci ve hafızası yerinde olmakla birlikte kendine ilişkin hiçbir algılamasının olmadığı ve kişinin tümüyle kendi haricindeki bir nesneyle ya da varlıkla ilgi kurduğu nadir şuur hallerinden biridir. Parapsikoloji’de « değişik şuur halleri»nden biri olarak ele alınan vecd, spiritüalist sözlüklerde ise «ruh ile beden ilişkisinin belirli bir dereceye kadar gevşediği, dış dünya ile bağların kesildiği özel bir hal, bir degajman hali» olarak tanımlanır.

Yula – Türk ve Altay halk inancında ve şamanizminde Rüya Ruhu. Yola veya Çula (Çola) da denir. İnsan ruhunun hareketli kısmıdır. Hayalgücü anlamına da gelir.

<span class="mw-page-title-main">Astral düzlem</span>

Astral âlem veya astral dünya olarak da adlandırılan astral düzlem, klasik, Orta Çağ, doğu ve ezoterik felsefeler ve gizem dinleri tarafından öne sürülen bir boyuttur. Doğum yolunda ve ölümden sonra ruhun astral bedeninde geçtiği göksel kürelerin dünyasıdır ve genellikle meleklerin, ruhların veya diğer ruhani varlıkların Astral Düzlem'de bulunduklarına inanılır.