
Vincent Willem van Gogh, Hollandalı ard izlenimci ressamdır. Batı dünyası sanat tarihinin en tanınmış ve en etkili şahsiyetlerinden biridir. On yıldan biraz fazla bir süre içinde aralarında 860 yağlı boya tablonun da olduğu 2.100 kadar resim ve çizim çalışması üretti ve bunların çoğu yaşamının son iki yılında yapıldı. Bunların arasında manzaralar, natürmortlar, portreler ve otoportreler bulunmaktadır ve modern sanatın temelleri sayılan cüretkâr renkler ile canlı, fevrî ve ifade dolu fırça darbeleriyle ayırt edilirler. 37 yaşında yıllardır süren psikolojik rahatsızlığı ve yoksulluğun ardından trajik bir biçimde kimilerine göre intihar, kimilerine göre bir cinayet sebebiyle silahla yaralandıktan otuz saat sonra hayata veda etti.
Art İzlenimcilik ya da Post-Empresyonizm, Fransa'da, izlenimciliğin kurallarına tepki olarak doğan sanatı ifade etmek için İngiliz eleştirmen Roger Fry tarafından 19. yüzyılın sonlarına doğru bulunan bir terimdir. Art izlenimciliğin temsilcileri olan sanatçılar, sanat yaşamlarına izlenimcilikle başlamışlardır. Ancak bu izlenimcilik akımının kimi sınırlamalarını aşmak ve resimlerine kendi kişiselliklerini katmak istiyorlardı.

Eugène Henri Paul Gauguin, Fransız ressam.

Ambroise Vollard, yirminci yüzyılın başında Fransız çağdaş sanatının en önemli sanat simsarlarından biridir. İçlerinde Paul Cézanne, Aristide Maillol, Renoir, Louis Valtat, Pablo Picasso, Georges Rouault, Paul Gauguin ve Vincent Van Gogh gibi isimlerin de bulunduğu çok sayıdaki ressama verdiği maddi ve manevi destekle tanınır. Ayrıca hırslı bir sanat koleksiyoncusudur.

Ressam Vincent van Gogh'un kronolojisi mümkün olduğunca yazdığı mektuplar temel alınarak oluşturulmuştur. Ancak kronolojiyi tamamlamak ek kaynaklardan yararlanarak mümkün olmuştur. Ressamın mektuplarının çoğu tarihsizdir ve yalnızca 1973'te Jan Hulsker tarafından yeterli bir tarihlendirme yapılmış, bu çalışma Ronald Pickvance tarafından gözden geçirilmiş ve diğer yazarlar tarafından da kısmen düzeltilmiştir. Kronoloji içinde yer alan ilgili tarihlerin bir kısmı da kardeşi Theo'nun, amcası Cent'in, arkadaşları Émile Bernard ile Paul Gauguin ve diğerlerinin biyografilerinden alınmıştır.

Vincent van Gogh'un Mektupları günümüze kadar gelebilmiş ve Vincent van Gogh'un yazdığı (820) ve ona yazılmış olan (83) 903 mektupluk bir koleksiyondur. Bu mektupların 650'den fazlası Vincent tarafından kardeşi Theo'ya yazılmıştır. Koleksiyonda ayrıca van Gogh'un kız kardeşi Wil ve diğer akrabalarına yazdıklarının yanı sıra Paul Gauguin, Anthon van Rappard ve Émile Bernard gibi ressamlara da yazılmış olan mektuplar da yer alır.

Hollandalı art izlenimci ressam Vincent van Gogh 29 Temmuz 1890 sabahı erken saatlerde, Fransa'nın kuzeyinde Auvers-sur-Oise köyünde Auberge Ravoux'daki odasında ölmüştür. 27 Temmuz 1890 günü van Gogh'un tarlalarda iken kendini tabanca ile vurduğuna genel olarak inanılmaktadır.

Vincent van Gogh'un ünü, yaşamının son yılında Fransa ve Belçika'ya, öldükten hemen sonra da Hollanda ve Almanya'ya yayılmaya başlamıştır. Küçük kardeşi Theo ile olan arkadaşlıkları 1872 Ağustos'undan beri yazdıkları mektuplarla belgelenmiştir. Bu mektuplar Theo'nun eşi Johanna van Gogh-Bonger tarafından 1914'te üç cilt olarak yayımlanmıştır. Vincent'ın ve eşinin ölümünden sonra van Gogh'un tabloları kendisine miras kalan Johanna, bunları ödünç vererek ilk van Gogh sergilerinin düzenlenmesini desteklemiştir. Mektupların yayımlanması, kendini resme adamış, sanatı için cefa çekmiş ve genç yaşta ölmüş olan Vincent van Gogh'un çok etkili ve çekici gizeminin Avrupa'ya ve oradan da dünyaya yayılmasında yardımcı olmuştur.

Paul-Ferdinand Gachet, Fransız bir doktor.

Vincent van Gogh'un otoportreleri yaptığı resimler içinde önemli bir kısmı oluşturmaktadır. Otoportreleri yaparken muhtemelen ayna kullanan ressamın yüzü aynada göründüğü gibi resmedilmiştir, yani resimdeki yüzünün sağı aslında yüzünün soludur.

Arles'daki Yatak Odası, Hollandalı art izlenimci ressam Vincent van Gogh'un tuval üzerine yağlı boya ile yaptığı tablo. Amsterdam'daki Van Gogh Müzesi'nde sergilenmektedir. Ressam, ilki 1888 tarihli olan tablonun daha sonra iki versiyonunu daha yapmıştır.

Vincent van Gogh, izlenimcilik akımının yayıldığı zamanlarda yaşamıştır. Fotoğrafın ortaya çıkmasından sonra ressamlar artık fiziksel formları taklit etmek yerine resmettikleri kişiler, mekânlar ve nesnelerin ardındaki duygu ve düşünceleri aktarma yoluna girmişlerdir. İzlenimci ressamlar buna kuvvetli fırça darbeleri kullanarak, bazı renk tonlarını vurgulayarak ve ışıklandırmaya dikkat ederek ulaşmaya çalışmışlardı. Vincent van Gogh, bu ideolojiyi resimlerinde kullandığı özne ve nesnelerle olan ilişkisini ve onlara karşı duyduğu hisleri tasvir edebilmek için kullandı. Van Gogh’un yaptığı portreler, ressamın portresini yaptığı kişilerle olan ilişkilerini ve bu öznelerin iç özelliklerini yansıtmak için renk ve fırça darbelerinin kullanımına odaklanır.

Pont-Aven Okulu 1886 ve 1888 yıllarının yaz aylarında Fransa Pont-Aven'de Paul Gauguin liderliğinde oluşan ve bireşimcilik akımının geliştiricileri olan genç sanatçılar topluluğu. En öne çıkan ve en çok bilinen temsilcileri Émile Bernard, Charles Laval, Paul Sérusier, Charles Filiger, Meijer de Haan, Armand Seguin ve Ernest de Chamaillard'dır. İzlenimci ve divizyonist resim anlayışına karşı çıkarak bireşimci yöntemi kabul eden ilk sanatçılar Gauguin ve Bernard olmuştur. Bu sanatçılar Aven'de 1886-88 yılları arasında tinsel yönleri ağırlıkta olan ve dikkat çeken renk yüzeyleri ile çizgilerden oluşan resimler ürettiler. Bu türdeki resimlerde genel anlamda bir yalınlaşma olduğu gibi biçimlerin bozuk durumda olması ve renk faktörünün anlatımcı bir şekilde olması da kayda değer bir durumdur.

Ayçiçeklerinin Ressamı,, Vincent van Gogh'un Aralık 1888'de Paul Gauguin tarafından yapılan portresidir.

Vincent van Gogh'un yaptığı kopyalar, ressamın 1887 ila 1890 yılları arasında yaptığı resimler arasında önemli bir grubu oluşturur. Vincent van Gogh Saint-Rémy-de-Provence'de kendi isteğiyle yattığı Saint-Paul akıl hastanesinde iken uzun süren kış ayları boyunca resim yapacak konu bulmak için çabaladı. Sanatsal açıdan yeniden canlanma çabasıyla sevdiği ressamların eserlerini temel alan 30'dan fazla kopya yaptı. Bunların yirmi biri Jean-François Millet'nin eserlerinden yapılan kopyalardır. Birebir kopyalamaktan çok van Gogh kopyaladığı resimlerin konu ve kompozisyonlarını kendi perspektifi, renkleri ve tekniği ile yansıtmaya çalışmıştır. Spiritüel anlam ve duygusal rahatlık sembolizm ve renk ile ifade edilmiştir. Kardeşi Theo van Gogh bu resimlerden bazılarının Vincent'ın en iyi resimleri olduğunu belirtmiştir.

Ressamın Annesinin Portresi Vincent van Gogh'un annesi olan, Anna Carbentus van Gogh'un siyah beyaz fotoğrafına bakılarak 1888 yılında Vincent van Gogh tarafından çizilmiş resimdir. Van Gogh'un sanatla tanışması annesi aracılığıyla olmuştur, kendisi bir amatör artistti. Aile üyeleri ile geçirdiği sıkıntılı yıllardan sonra, Van Gogh annesinin çiçek ve doğal ortam içeren resimleri seveceğini düşündüğünden yaptığı resimlerin bazılarını annesiyle paylaştı. Bu resminde, Van Gogh annesinin ağırbaşlı ve gururlu doğasını resmeder.

Vincent van Gogh'un natürmort resimleri (Paris), çizdiği birçok çizim, eskiz ve tabloya konu olan; 1886 ve 1887'de Vincent van Gogh'un, Hollanda'dan; Paris'te Montmartre'ye taşınmasından sonra gerçekleştirdiği çalışmalardır. Paris'teyken Van Gogh, natürmort resimlerinde kullandığı konuları, renkleri ve teknikleri değiştirdi.

Café du Tambourin, Fransa Paris'te bir restorandı. Agostina Segatori'nin sahibi olduğu restoran ilk önce 27 rue de Richelieu'da bulunuyordu ve daha sonra Mart 1885'te 62 Boulevard de Clichy'de yeniden açıldı. Ünlü ressam Jules Chéret, yeniden açılıştaki kabare için bir poster hazırladı. Kafe, Segatori'nin Edouard Dantan tarafından kendisine verilen eserleri astığı orijinal bir dekora sahipti.

Barnes Foundation Philadephia'da bulunan bir müze ve eğitim kurumudur. Başlangıçta Merion'da kurulan müzenin sanat koleksiyonu 2012'de Philadelphia, Pennsylvania'daki Benjamin Franklin Parkway'deki yeni bir binaya taşındı.

Le Moulin de la Galette, Vincent van Gogh'un 1886 yılında Paris'in Montmartre bölgesinde kardeşi Theo ile birlikte yaşadığı evinin yakınında bulunan Moulin de la Galette adlı bir yel değirmenini çizdiği resimlerin genel adıdır. Paris'i tepeden gören yel değirmeninin yakınlarında şehir manzarasını seyretmek için bir teras ve insanların eğlenmesi için bir dans salonu bulunmaktaydı.