İçeriğe atla

Çocuk istismarı

Çocuk istismarı bir çocuğa bir yetişkin tarafından fiziksel ya da psikolojik olarak kötü davranılmasıdır. Ayrıca çocuklara kötü muamele, çocuk istismarı ve ihmali ile çoğu zaman aynı anlama gelir. Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: "Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir."

Bu istismar ve ihmalin açıklanması konusunda birçok ülke yönetimi kendi yasal tanımını yapmıştır, nelerin çocuklara kötü davranma olarak tanımlanacağına kendi yasa ve ceza kanunlarında değinilir. 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre; "Ulusal yasalarca daha genç bir yaşta reşit sayılma hariç, 18 yaşın altındaki her insan çocuk sayılır".

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 41. maddesinde “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” hükmüyle bir çerçeve çizmiştir. Türk Ceza Kanunu 77. maddesinde çocukların cinsel istismarını "İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar" kapsamında değerlendirmiştir.

Cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımları incelendiğinde; %30'unun 2-5, %40'ının 6-10, %30'unun 11-17 yaş grubunda olduğu görülmektedir. Bir başka deyişle olguların %70'ini küçük yaş grubu oluşturmaktadır. İstismara maruz kalan çocuklarda kız/erkek oranı 3'tür. Yurt içi yayınlarda ise kız/erkek oranı birbirine yakın bulunmuştur. İstismarcıların %96'sı erkek, %80'i de çocuğun tanıdığı birisidir.[1]

Çocuk İstismarında, istismar sonrası yapılacak iyileştirme ve rehabilitasyon çalışmalarından daha önemlisi, çocukların istismarını önleyici tedbirlerin alınmasıdır. Bu konuda multi-disipliner çalışmalar önem kazanmaktadır. Sarı (2010) çalışmasında, öfke kontrolüne vurgu yapmış, anne ve babaların stres, depresyon, zaman yönetimi, kriz yönetimi konularında psiko-sosyal açıdan desteklenmesi gerektiğini belirtmiştir.[2]

Dünyada çocuk istismarı

ABD ve Avrupa

Amerika Birleşik Devletleri'nde, federal yönetim çocuk istismarı ve ihmalini bir tutar, bunun 2005 kanunlarında da detaylı bir açıklaması bulunur. Bunun yanı sıra herhangi bir fiziksel istismar yasalara göre suçtur.[3]

Amerika gibi, Avustralya, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde de çocuklar için yardım kurumları bulunmaktadır ve bu kurumlara ulaşım olanağı eğitim hayatına başlayan her çocuğa öğretilir.[4] Bu kurumlar, çocukların bireysel bildirimleri veya herhangi bir kişiden aldıkları ihbar doğrultusunda çocukları koruma altına alırlar; çocuk da reşit yaşa gelinceye dek, eski ailesinin maddi hâli uygun ise, onlardan maddi tazminat alır.

Türkiye

Türkiye'de istismara uğrayan çocuklar için aile bireyleri, istismarı işleyen aile reisi hakkında vasi tayini davası açabilir veya Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kontrolünde çocuk yeni bir aileye teslim edilinceye dek korunur.[5] Dünyada çocuk istismarı %1 ila %10 arasında değişirken, Türkiye'de bu oran %10 ila %53 arasındadır.[6]

Çocuk istismarı türleri

Fiziksel istismar

Fiziksel istismar çocuğun fiziksel zarar görmesiyle ortaya çıkar. Genelde ebeveynden zarar gören çocuğun tıbbi yardıma geç başvurulması ve eski yaraların çokluğu ile anlaşılabilir. Fiziksel istismarın yinelenme oranı %20'dir.

Türkiye’de yapılan bir araştırma sonucuna göre fiziksel istismar en sık 4-6 yaş arasında olmakta ve erkek çocuklar kız çocuklara göre daha fazla istismara maruz kalmaktadırlar.[7]

Cinsel istismar

Çocukların cinsel yollarla istismar edilmesidir. İntihar girişimi, okuldan kaçma, asosyal davranış bozuklukları en önemli belirtilerdir. Çocuk cinsel istismarı en sık 6-10 yaş arasında görülmektedir. İstismara uğramada kız çocukların oranı erkek çocukların oranına göre daha yüksektir.[8]

Duygusal istismar

Çocuğun psikolojik olarak sözel yolla istismar edilmesidir. Azarlama, hakaret etme, küçümseme, tehdit etme, suçlama, çocuğa küsme, yokmuş gibi davranma, çocukla alay etme duygusal istismarlardan bazılarıdır. İstismar tiplerinden biri tek başına olabileceği gibi, birden fazlası aynı çocukta var olabilir. Özellikle duygusal istismar hemen hemen her zaman diğer istismar tipleriyle beraber görülür.

Duygusal istismar sonucunda çocuk davranışlarında fazla saldırganlıktan edilgenliğe kadar aşırılıklar sergiler. Çocuk gecikmiş fiziksel, duygusal veya entelektüel gelişim gösterir.[7]

Bilerek zarar verme

Tipik olarak ebeveynler sorumludur. Anne ya da babanın çocuğa bilerek isteyerek zarar vermesidir. Bu davranıştan sonra genellikle tıbbi yardım alırlar.

Çocuk istismarında risk faktörleri

Ekolojik modele göre istismar riskini oluşturan faktörler göz önünde bulundurulduğunda aşağıdaki faktörler önplana çıkar.

Özellikle prematüre doğmuş, tedavi sürecinde uzun süre hastanede kalmış çocukların daha fazla istismara maruz kaldıkları bilinmektedir. Bu gibi durumlarda, kritik dönemde anne emzirmesi yapılmadığı için anne-çocuk arasında duygusal bağlar -güven bağı- oluşmamakta, iki taraflı bağlanma gerçekleşememektedir. Annenin çocuğu reddetmesi, bakımını aksatması gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bu sebeple özellikle fiziksel istismar vakalarında prematüre doğum ve anne-çocuk bağının oluşmaması en önemli risk faktörlerinden birisidir.[9]

Toplumsal ve kurumsal faktörler

  • Yüksek suç oranı
  • Sosyal servislerin yokluğu veya azlığı
  • Yüksek fakirlik oranı
  • Yüksek işsizlik oranı

Aileyle ilgili faktörler

  • Çocuklukta fiziksel veya seksüel istismar öyküsü
  • Ebeveynlerin genç yaşta evlenmesi
  • Tek ebeveyn
  • Üvey ebeveyn
  • Duygusal yetersizlik
  • Zayıf iletişim yeteneği
  • Kendine saygı azlığı
  • Alkol-uyuşturucu bağımlısı ebeveyn
  • Sosyal destek eksikliği
  • Aile içi şiddet
  • Yeni bebeğe sahip olmanın aşırı stresine hazırlanma eksikliği
  • Çok çocuklu aile
  • Ailede ruhsal hastalık
  • İstenmeyen gebelik
  • Benimsenmeyen çocuk

Çocukla ilgili faktörler

  • Prematüre doğum veya düşük doğum ağırlığı
  • Fiziksel veya zihinsel engelli çocuk
  • Hiperaktif veya huysuz çocuk
  • Doğumdan sonra çeşitli sebeplerle uzun süre anneden ayrı kalan bebekler[10]

Çocuk istismarını önleme

Nedenleri

  • İstismarı yaşayan çocuğun ailesinde çatışma, mutsuz evlilik ve sözlü şiddetin varlığı.
  • Üvey anne veya baba.
  • Aile içerisinde eşit karar alma dağılımının olmaması.
  • Ailenin yaşadığı ekonomik ve ani değişimler etrafında doğan sıkıntılar.
  • Ailelerin toplumsal organizasyonlara karşı kayıtsız kalması.
  • Geleneksel aile yapısı ve fiziksel cezalandırmalar.[7]

Önleme Yöntemleri

Çocuk istismarını önleme yöntemi başlıca üç başlık altında toplanabilir:

  1. İlk yöntem, topluma yönelik geniş çaplı eğitim sağlamaktır. Bu tür aktiviteler gelecekte çocuklarına istismar ve ihmalde bulunacak aileleri değiştirmeye yöneliktir. Bu seviyede, halk eğitim aktiviteleri, toplumda aile eğitim sınıfları ve aile destek programları yer alır. İlk seviyedeki bu çalışmaların, daha var olmadan önce engelleme amaçlı olduğundan ötürü etkisi belirsizdir.
  2. İkinci yöntem, daha önceden çocuklarına karşı istismar ve ihmalde bulunmuş ailelere, genç ailelere, çocuklarının ilgi gereksinimi olan ailelere, çocuk sahibi olan bireylere (annesiz veya babasız) ve düşük gelirli ailelere yöneliktir. İkinci yöntem, aile ve çocuk eğitiminin yüksek riskteki ailelere verilmesini öngörür ve çocuklarının engelli veya üvey evlat olmalarını göz ardı eder.
  3. Üçüncü yöntem ise, resmi olarak tespit edilmiş ve devamlı bir şekilde çocuklarına karşı şiddet ve ihmal uygulayan ailelere yöneliktir. Bu ailelerin daha önceden yasalar ve mahkemeler doğrultusunda engellenmeleri öngörülmüştür.[7][11]

Çocuklar neler yaşadıklarından neden bahsetmezler?

  • Kendilerine inanılmayacağını düşünebilirler.
  • Başlarının belaya gireceğinden korkabilirler.
  • İstismarcının tehdidinden korkabilirler.
  • İstismarcıyı korumak isteyebilirler, istismarcıyı sevebilir ama yaptıklarını sevmezler.
  • Nasıl anlatılacağını bilmeyebilirler.
  • Cinsel şiddet içeren davranışların yanlış olduğunu bilmeyebilirler.
  • Arkadaşları tarafından dışlanmaktan korkabilirler.
  • Homofobik bir çevrede yetişti iseler, homoseksüel olarak adlandırılmaktan korkabilirler.
  • Büyükleriyle (otorite ifade edenlerle) cinsel konuları konuşmaktan utanabilirler.
  • Gammaz olarak adlandırılmak istemeyebilirler.
  • İyi çocukların cinsellikle ilgili sözcükleri kullanmamaları gerektiği kendilerine söylenmiş olabilir.[1]
  • Cinsellik ve/veya cinsel taciz/istismar hakkındaki bilgisizlikleri sebebiyle yapılanı kavrayamayabilirler, nasıl adlandırıp anlatacaklarını bilemezler, bocalarlar.
  • Kendilerine yapılanı engellemeye çalışmadıklarından suçluluk duygusuna kapılıp sessizleşebilirler.
  • İstismarcının yaşı ve/veya aile içinde iktidar konumunda bulunuşu sebebiyle ona mutlak güven duyup itaat etmeleri gerektiğine inanıyor olabilirler.
  • Çocuk olduklarından cinsel istismarı merak etmelerinin, oyunlaştırarak öğrenmeyi denemelerinin doğal olduğunu, bunun kendilerinin suçlu olduğu anlamına gelmediğini düşünemeyebilirler.
  • Eğer istismar sırasında cinsel olarak uyarıldılar, zevk aldılar ise istismarcının yaptıklarının kendi rızaları ile gerçekleştiğine inanabilirler.
  • Bir dönem bahsetmiş ve kendilerini suçlayan, dışlayan, yaşadıklarına istismarcı açısından bakıp çocukla empati kurmayı reddeden, küçümseyici, aşağılayıcı, acıyan vb. tepkilerle karşılaşmış olabilirler, yanlış tepkiler anlatma korkularını katlayabilir.
  • Cinsel istismarı anlattıkları kişiler tarafından, tekrar istismara uğramaktan korkabilirler.
  • Cinsel istismar anında kilitlenip kendilerini dış-iç tepkilere kapamış iseler, istismarın sözünü etmeyi denerken de aynı şekilde bir tepkilenme yaşayarak engellenebilirler.
  • Şiddet, cinsel şiddet, cinsellik hakkında yeterli bilgiye sahip olsalar dahi yaşadıklarını cinsel istismar olarak adlandırmaktan korkabilir, özellikle istismarcıları bir yakınları ise yaşadıklarından emin olmakta zorlanabilirler.
  • Yapılan eylemin aşağılayıcı, baskılayıcı niteliğinden dolayı utandıklarından saklanabilir/saklayabilirler.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 14 Kasım 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Aralık 2007. 
  2. ^ "çocuk istismarı çalışmaları". 26 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Nisan 2021. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 3 Aralık 2006 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2006. 
  4. ^ Child Protective Services - Çocuk Koruma Servisi
  5. ^ http://www.hukuk.gen.tr 4 Ağustos 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Hukuk.gen.tr
  6. ^ "Arşivlenmiş kopya". 15 Temmuz 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Kasım 2006. 
  7. ^ a b c d [1] 23 Kasım 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Çocuk ihmali ve istismarını önleme – Öğretmenler ve Aileler için Eğitim Kılavuzu
  8. ^ Yrd.Doç.Dr.Birol Demirel, Cinsel İstismar, Çocuk İstismarı ve İhmaline Multidisipliner Yaklaşım, ÇİİÖD, s.19
  9. ^ "İstismar Dosyası". 18 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2017. 
  10. ^ "Çocuk İstismarı Nedenlerinin İncelenmesi". 16 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ocak 2017. 
  11. ^ http://www.tr.net/saglik/cocuk_sagligi_cinsel_istismar.shtml 31 Aralık 2006 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Tr.Net Çocuk Cinsel İstismarı

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Anne</span> çocuğun dişi ebeveyni

Anne ya da ana, bir çocuğu doğuran, bakımını üstlenen veya kendi doğurmadığı bir çocuğu evlat edinen ve bakımını üstlenen kadın. Genlerin yarısı anneden gelir. Bir çocuğu evlat edinen veya eşinin kendinden olmayan çocuklarına annelik yapan kadınlara üvey anne denir. Tanımlama amacıyla kullanılan bu terim çocuklar veya ebeveynler tarafından tercih edilmeyebilir. Bu durumda üvey olsun ya da olmasın ilgili şahıs, anne olarak adlandırılır. Bir çocuğun dünyaya gelmesinde yumurta hücresi kullanılan ve genellikle çocuğu dünyaya getiren anneye öz anne, tıbbi olarak da fizyolojik anne denir. Yumurta hücresini sağlamayan ve başka bir annenin çocuğunu dünyaya getiren kişiye de taşıyıcı anne denir. Taşıyıcı anneler, genellikle annelik haklarından feragat ederler ve bu işlemi, ya çocuk sahibi olamayan bir yakınlarına yardımcı olmak ya da maddi kazanç elde etmek için uygularlar.

Ensest, yakın akrabalar arasında gönüllü ya da gönülsüz cinsel ilişkidir. Çoğu kültürde ensest bir tabudur.

İstismar, Türkçeye Arapçadan geçen ve sözlük anlamı olarak iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme anlamına gelen bir sözcüktür.

Baskı, en genel anlamda, bireylerin kişisel özgürlüklerini engelleyen, onları kendi iradeleri ve istekleri hilafına düşünmeye ve davranmaya itmeyi hedefleyen bir fiil ve suç unsurudur.

<span class="mw-page-title-main">Cinsel istismar</span>

Cinsel istismar, kişinin başkaları tarafından cinsel olarak kötüye kullanılması, suistimal edilmesi, istemediği halde başkalarının cinsel yönelimlerine hedef olması durumudur. Her cinsiyetten, her sosyal sınıftan ve meslek grubundan kişiler cinsel istismara uğrayabilmektedir ancak genel olarak kadınların ve çocukların cinsel istismara daha çok maruz kaldıkları söylenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Aile içi şiddet</span> Bir aile üyesinin; diğer veya eski üyesine fiziksel ya da psikolojik olarak hükmetmesi, zarar vermesi

Aile içi şiddet, bir aile üyesinin; diğer üyesi veya eski üyesine karşı fiziksel ya da psikolojik olarak hükmetme ya da zarar vermesidir.

<span class="mw-page-title-main">Ebeveyn</span> biyolojik ya da manevi çocuğa sahip anne/baba

Ebeveyn kavramı, temel anlamda çocuğa bakım vermekle sorumlu olan biyolojik ya da evlat edinen anne ve/veya babayı kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Çocuk hakları</span> Dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu hakları tanımlayan evrensel kavram

Çocuk hakları, kanunen veya ahlaki olarak dünya üzerindeki tüm çocukların doğuştan sahip olduğu; eğitim, sağlık, yaşama, barınma; fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye karşı korunma gibi haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel kavramdır.

Çocuğun cinsel istismarı, bir yetişkinin bir çocukla cinsel ilişkiye girmesi veya onu cinsel haz amacıyla kullanması. Çocukların kullanıldığı pek çok farklı cinsel aktiviteyi kapsar. İstismar türleri içinde yaygın olanlardan biridir.

<span class="mw-page-title-main">Ergenlikte eşcinsellik</span>

Ergenlikte eşcinsellik, ergenlik süresi içerisinde keşfettiği eşcinsel kimliği ya da ergenlikte çocuğun yaşadığı homoseksüellik benzeri eğilim taşıyan davranışlar bütünü. Çocukluk ve ergenlik çağında çocuğun başından geçen eşcinsel dürtü ve eğilimler bütünü olarak adlandırılır. Bu cinsel dürtüler bireyin cinsel yönelimi, cinsel kimlik arayışı sürecinde kendini bulmasında önemli bir yere sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Kadına yönelik şiddet</span> kadınlara yönelen cinsiyet temelli şiddet eylemleri

Kadına yönelik şiddet, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarıdır.

Disfonksiyonel aile sürekli ve düzenli olarak çatışma yaşanan, nezâketsizlik görülen, sıklıkla ebeveynden birinin çocukları ihmâl ettiği ya da istismar ettiği ve diğer aile üyelerinin de bu eylemlere uyduğu dolayısıyla da temel aile işlevlerinin yerine getirilmesinde bozukluklar görünen aileler için kullanılan bir terimdir. Bazen böyle ailelerde büyüyen çocuklar, aile içinde görülen bu işlevsizlikleri sosyal norm olarak algılarlar. Disfonksiyonel aileler asıl olarak eş bağımlı erişkinlerden kaynaklanır ve alkol ile uyuşturucu gibi madde bağımlılığı ya da tedavi edilmemiş zihinsel rahatsızlıklar da etkili olabilir. Disfonksiyonel ebeveyn kendi disfonksiyonel anne ve babalarını taklit edebilir ya da onların davranışlarını düzelttiklerini sanarak yanlış davranabilir. Bazı vakalarda da "çocuksu" anne ya da baba baskın olan diğerinin çocuklarını istismar etmelerine izin verir.

Psikolojik şiddet, failin mağduru duygusal olarak sindirmek ve aşağılamak, ona yaptırım uygulamak veya cezalandırmak için toplumdan soyutlamak üzere baskı uyguladığı bir saldırganlık ve istismar biçimidir.

<span class="mw-page-title-main">Üreme sağlığı</span>

Üreme sağlığı, bir araştırma, sağlık hizmetleri ve sosyal aktivizm alanıdır. Bir bireyin üreme sisteminin sağlığını ve yaşamının tüm aşamalarında cinsel refahını araştırır. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı, daha yaygın olarak üreme tıbbı, cinsel sağlık, cinsel haklar ve üreme hakları olarak tanımlanır. Cinsel ve üreme yaşamları hakkında seçim yapma konusunda bireysel iradeyi kapsar. Üreme sağlığı aynı zamanda insanların tatmin edici ve güvenli bir cinsel yaşama, üreme kapasitesine ve üreme kapasitelerini kullanmaya karar verme özgürlüğüne sahip olmaları anlamına gelir.

Kadın sığınmaevi, kadına yönelik şiddet olaylarına karşı kadınların varsa çocukları ile birlikte, şiddetten geçici olarak korunmasını sağlamak, bu dönemde şiddet mağdurlarının psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözülmesi için açılmış sosyal hizmet kuruluşlarıdır. Türkiye'de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları'na bağlı toplam 143 kadın sığınmaevi bulunmaktadır.

İslam ve çocuklar konusu, İslam'daki çocukların haklarını, çocukların ebeveynlerine karşı görevlerini ve ebeveynlerin hem biyolojik hem de evlatlık çocukları üzerindeki haklarını içerir. Ayrıca farklı düşünce okullarına ilişkin haklar konusundaki görüş ayrılıklarından bazıları da tartışılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Evlilik içi tecavüz</span>

Evlilik içi tecavüz, eşin rızası alınmadan yapılan cinsel ilişki eylemidir. Rızanın yokluğu tecavüzün oluşması için temel etmendir; fiziksel bir zorlama olmasına gerek yoktur. Evlilik içi tecavüz, bir tür aile içi şiddet ve cinsel istismardır. Tarihe bakınca, cinsel ilişki eşlerin hakkı olsa da bugün dünyanın birçok yerinde eşin rızası alınmadan yapılan seks tecavüz olarak tanımlanıyor.

Engelli bireylerin cinsellik yaşamadığı fikri dünya genelinde oldukça yaygın bir kanıdır. Ancak, engelli bireyler cinsel deneyimlerini pek çok yolla ve pek çok farklı şekillerde deneyimleyebilmektedirler. Çünkü cinsellik; bireylerin sahip olduğu engel türlerine göre farklılık gösteren, çeşitli cinsel davranışları bünyesinde barındırabilir. Ancak toplum bilincinin ve bilimsel çalışmaların yetersizliğinden dolayı ve cinselliğin tabu olarak görülmesi sebebiyle cinsellik deneyimleme hakkına birçok engelli birey erişememektedir. Ayrıca engellilik ve cinsellik kavramlarının kesişim kümesi olarak olumsuz tutum ve davranışların varlığı, engelli bireylerin haz odaklı cinsel eğitim almalarının önünde engel teşkil etmektedir.

Çocuk ve Genç Suçluluğu, çocuktaki anti-sosyal eğilimlerin yasa müdahalesi gerektiren duruma gelmesi.

Alice Miller, asıl adıyla Alicja Englard, Polonya - İsviçreli bir psikolog, psikanalist ve Yahudi kökenli bir filozoftur. Ebeveyn kaynaklı çocuk istismarı üzerine yazdığı birçok dile çevrilmiş kitaplarıyla bilinir. Aynı zamanda tanınmış bir halk entelektüelidir.