İçeriğe atla

Çini

Çini, bir yüzü sırlı, su geçirmez bir tabaka veya cam ile seramiğin ateşle birbirine kaynaştırılması sonucu ortaya çıkan levhadır.

Tarihçe

Etimoloji

Milenyum tarzdaki Türk Çinileri
İzmir Halkapınar Metro İstasyonunda bulunan duvar çinisi

Kelimenin aslı Osmanlıca çînî (Çin’e ait, Çin işi) olup porselen sanatını dünyaya tanıtan Çinliler’e izafetle Çin isminden türetilmiştir.

Üretimi

Çini sanatı yapımında öncelikle kaolen, kum ve tebeşir gibi maddeler karıştırılır ve desenlerin işleneceği objeler oluşturulur. Bu maddelerden oluşan hamur şekillendirilerek kuruması için bir süre bekletilir. Arzu edilen sertliğe ulaşan hamura astarlama işlemi yapılır.

Tarihi gelişimi

Çeşitli devir ve bölgelere göre teknik değişiklikler göstererek zenginleşen çininin ilk örnekleri, tuğla üzerine renkli sırın kullanılması ile eski Mısır ve Mezopotamya’da oluşturulmuştur. Sırlı levhaların İslâmiyet’ten önce Uygurlar tarafından kullanılmış olması bu tekniğin Türk sanatındaki köklü geçmişini gösterir. Fakat çini büyük bir teknik çeşitlenme ile sürekli gelişmesini asıl İslâm sanatında ve daha çok da İslâmiyet’ten sonraki Türk sanatında ortaya koymuştur. Özellikle Sâmerrâ kazılarında bulunan Abbâsîler devrine ait yeşil ve sarı sırlı levhalar ile sır üstüne perdah (lüster) tekniğinde koyu kırmızı, kahverengi, sarı ve turuncu boyalarla madenî tozlar kullanılmıştır. Türk çini sanatının tarihi ilk Müslüman Türk devletlerinden Karahanlılara kadar dayanmaktadır. Bu da çini sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.[1]

Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları çiniyi mimari süslemelerde sıkça kullanmış, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra, çini sanatında Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla yeni bir dönem başlamıştır.

Bursa'nın İznik ilçesinde başlamıştır. Orada yapımı azalınca Kütahya'da yapılmaya başlanmıştır.

İznik Çinisi

İlk Osmanlı dönemi İznik çinileri, Bursa Yeşil Camii ve türbesinde (1421), Bursa Muradiye Camii'nde (1426), Edirne Muradiye Camii (1433) ve Çinili Köşk’te (1472) görülebilmektedir. Bunlar genellikle mozaik veya sırlı boya teknikleri ile üretilmiş çinilerdir. Bu dönem çinilerinde lacivert, mavi, turkuaz, siyah renkleri ağırlıktadır ve daha çok geometrik desenler kullanılmıştır. Bu dönemde, mimaride kullanılan duvar çinilerine kâşi, süs ve mutfak eşyası çinilere ise evâni deniliyordu.

16. yüzyılda İznik'te üretilen çinilerde gerek kalite ve gerekse desen üretiminde büyük gelişmeler olmuş ve Türk çini sanatı en parlak dönemini yaşamıştır. Osmanlı, mozaik gibi teknikleri bırakmış sır altı boya ve sır tekniğini geliştirmiştir. Bunun yanı sıra saray nakkaşhanesinde yeni motifler geliştirilmeye ve üretilmeye başlanmıştır. Kırmızı, yeşil, mavi, lacivert, turkuaz ve kahverenginin kullanımıyla İznik çinilerinde yeni bir devir yaşanmaya başlanmıştır.

Kütahya Çinisi

Kütahya'da ilk çini örnekleri 14. yüzyılın sonlarında görülmeye başlanırken çinide asıl ilerleme İznik'in çini sanatının zirvesinde olduğu 16. yüzyılın ikinci yarısından sonra başlar. Özellikle İstanbul'un çini ihtiyacını karşılamak için Kütahya'da çini atölyeleri kurulmuş, Osmanlı'nın gerileme dönemiyle beraber İznik'te çinicilik de aynı hızda gerilemeye başlamıştır. 18. yüzyılda çinicilik sanatının İznik'te tamamen kaybolmasıyla Kütahya bu alanda faaliyet gösteren tek yer olmuştur. Osmanlı'da çiniciliğin en güzel ve son örnekleri Hafız Mehmed Emin Efendi'nin elinden çıkmıştır.

Milet işi

Kırmızı hamurdan yapılmış beyaz astarlı Osmanlı dönemi seramikleri milet işi adı altında bilinmektedirler. Ak çini olarak da adlandırılan bu eserlerin bezemeleri siyah, kobalt mavisi, patlıcan moru ve firuze gibi renklerde olabilmektedir.

Haliç işi

Ayrıca bakınız Haliç işi

15. yüzyıl sonuyla 16. yüzyıl başlarında daha çok vazo, kase, tabak, kandil gibi biçimlerde üretilmiş, mavi beyaz Osmanlı seramiği.

Çini yapımı işçiliği

Geleneksel seramik sanatlarından biri olan çini sanatının üretim sürecini ve tekniklerini kapsayan bir mesleki uğraştır. Bu işçilik, yüzyıllardır dünyanın çeşitli bölgelerinde yaygın olarak kullanılan ve zengin bir kültürel mirasa sahip olan bir sanat formudur. Coğrafya dersleri, çini yapımı işçiliğini inceleyerek öğrencilere bu sanatın tarihi, kültürel önemi ve coğrafi dağılımı hakkında kapsamlı bir perspektif sunmayı amaçlar.

Çini, genellikle beyaz, mavi, yeşil ve kırmızı renklerin hakim olduğu seramik bir malzemedir. Çini yapımı işçiliği, kökeni binlerce yıl öncesine dayanan bir sanat formudur. Bu sanatın ilk örneklerine M.Ö. 9. yüzyılda Mezopotamya ve Orta Doğu'da rastlanır. Daha sonra Persler, Araplar ve Moğollar gibi farklı medeniyetlerin etkisiyle çini yapımı işçiliği yaygınlaşmış ve gelişmiştir.

Çini yapımı işçiliği, özellikle Doğu Asya'da büyük bir öneme sahiptir. Çin, Japonya ve Kore gibi ülkelerde çini üretimi ve işçiliği, zengin bir kültürel mirasın parçası haline gelmiştir. Özellikle Ming ve Qing Hanedanlıkları döneminde Çin çini sanatı büyük bir gelişme göstermiş ve dünyanın dört bir yanına yayılmıştır.

Üretim Süreci ve Teknikleri

Çini yapımı işçiliği, karmaşık bir üretim süreci gerektirir ve ustaların dikkatli çalışmalarını gerektirir. Genellikle aşağıdaki adımları içeren bir süreç izlenir:

  1. Ham Madde Hazırlığı: İlk adım, çini yapımı için gerekli olan ham maddenin hazırlanmasıdır. Bu genellikle kilin özenle seçilmesi ve belirli oranlarda karıştırılmasıyla gerçekleştirilir.
  2. Şekillendirme: Ham maddenin şekillendirilmesi, çini yapımının temel adımlarından biridir. Bu adımda, çiniye istenilen şekli vermek için ham madde çeşitli tekniklerle şekillendirilir. Bunlar arasında elde şekillendirme, dökme yöntemi, presleme ve tornalama gibi teknikler bulunur. Elde şekillendirme, çini ustalarının elleriyle ham maddeyi yoğurarak istenilen formu vermesini sağlar. Dökme yöntemi, kalıpların kullanıldığı ve ham maddenin kalıplara dökülerek şekillendirildiği bir tekniktir. Presleme ise önceden hazırlanmış olan çini tozunun özel bir pres makinesi kullanılarak sıkıştırılması ve kalıplara yerleştirilmesidir. Tornalama ise çark üzerinde dönen ham maddenin şekillendirilmesini sağlar.
  3. Kurutma: Şekillendirme işlemi tamamlandıktan sonra, çini parçaları kurumaya bırakılır. Bu süreçte suyun yavaşça buharlaşmasıyla çini parçaları sertleşir ve dayanıklı hale gelir.
  4. Dekorasyon: Çini yapımının en önemli aşamalarından biri dekorasyon sürecidir. Çini parçaları, farklı renklerde sırlarla veya boya teknikleriyle süslenir. Geleneksel olarak mavi ve beyaz renkler, çini işçiliğinde sıklıkla kullanılır. Bu süreçte çini ustaları, el becerileri ve estetik anlayışlarıyla eşsiz desenler ve motifler oluştururlar. Coğrafi faktörler, çini işçiliği desenlerinde ve motiflerinde kullanılan renklerin ve sembollerin belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Örneğin, doğal çevre, yerel kültür ve dini inançlar, çini desenlerinde yansıtılabilir.
  5. Fırınlama: Dekorasyon tamamlandıktan sonra, çini parçaları fırına yerleştirilir ve yüksek sıcaklıkta pişirilir. Bu işlem, çini parçalarının dayanıklılığını artırır ve sırların parlaklık kazanmasını sağlar.
  6. Finisaj: Fırından çıkan çini parçaları, soğuduktan sonra son finisaj işlemlerine tabi tutulur. Bu aşamada parçaların kenarları düzeltilir, gerekiyorsa cilalanır veya verniklenir.

Kullanılan Motifler

Çini sanatında kullanılan motifler, genellikle doğadan ve İslami sanatın soyut desenlerinden ilham alır:

  1. Bitkisel Motifler: Lale, karanfil, sümbül ve gül gibi çiçek motifleri sıkça kullanılır.
  2. Geometrik Desenler: İslami sanatın önemli bir parçası olan geometrik desenler, çini süslemelerinde de sıkça yer alır. Bu desenler, tekrarlayan ve simetrik şekiller oluşturur.
  3. Doğa ve Hayvan Motifleri: Kuşlar, ağaçlar ve deniz dalgaları gibi motifler de çini desenlerinde yaygındır. Özellikle İznik çinilerinde bu tür figürler çokça görülür.

Coğrafi Dağılımı

Çini yapımı işçiliği, dünyanın farklı bölgelerinde farklı coğrafi etkiler altında gelişmiştir. İşte çini yapımı işçiliğinin coğrafi dağılımının bazı önemli örnekleri:

  1. Doğu Asya: Çin, Japonya ve Kore gibi Doğu Asya ülkeleri, çini yapımı işçiliği konusunda büyük bir öneme sahiptir. Özellikle Çin'de Ming ve Qing Hanedanlıkları döneminde çini sanatı büyük bir gelişme göstermiştir. Bu ülkelerde çini, mimari süslemelerde, seramik eşyaların üretiminde ve geleneksel sanat eserlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
  2. Orta Doğu: Çini yapımı işçiliği, Orta Doğu'da da köklü bir geçmişe sahiptir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İznik çinileri büyük ün kazanmıştır. Aynı zamanda İran'da da çini yapımı işçiliği gelişmiş ve İran çinileri, zengin desenleri ve renkleriyle tanınmıştır.
  3. Akdeniz Bölgesi: Akdeniz'in çeşitli bölgelerinde de çini yapımı işçiliği yaygın olarak görülmektedir. Özellikle İspanya'nın Endülüs bölgesi, İtalya'nın Sicilya adası ve Portekiz, Akdeniz tarzı çinilerle ünlüdür. Bu bölgelerdeki çiniler genellikle Arap ve İspanyol etkilerini yansıtmaktadır.
  4. Avrupa: Avrupa'da çini yapımı işçiliği özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda popülerlik kazanmıştır. İngiltere, Fransa, Hollanda ve Almanya gibi ülkelerde çini üretimi ve işçiliği önemli bir sanayi haline gelmiştir. Delft çinileri, Wedgwood çinileri ve Meissen çinileri gibi ünlü Avrupa çini stilleri bulunmaktadır.
  5. Amerika: Amerika kıtasında da çini yapımı işçiliği gelişmiştir. Özellikle Meksika ve Kolombiya gibi Latin Amerika ülkelerinde çini sanatı, yerel kültür ve el işçiliğiyle harmanlanarak benzersiz eserler ortaya çıkmaktadır.

Çini yapımı işçiliğinin coğrafi dağılımı, her bölgenin kendine özgü tarzlarının ve tekniklerinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. Böylece çini, farklı kültürlerin ve coğrafyaların zenginliğini yansıtan bir sanat formu haline gelmiştir.

Çini Sanatının Türk Kültüründeki Önemi

Çini sanatı, Türk kültüründe büyük bir öneme sahiptir. Türk çini sanatı, binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan ve Türk İslam sanatının önemli bir parçası olan bir sanat formudur. İşte çini sanatının Türk kültüründeki önemini vurgulayan bazı noktalar:

  1. Mimari Süslemeler: Türk çini sanatı, özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde mimari süslemelerde büyük bir rol oynamıştır. Camiler, saraylar, türbeler ve diğer önemli yapılar, çini desenleriyle süslenmiştir. İznik çinileri, Osmanlı mimarisinde sıkça kullanılan ve ünlü olan bir örnektir.
  2. El Sanatları ve Dekoratif Eşyalar: Türk çini sanatı, el sanatları ve dekoratif eşyaların üretiminde yaygın olarak kullanılmıştır. Çini, tabaklar, vazolar, kâseler, çay takımları ve diğer çeşitli eşyaların üretiminde kullanılan bir malzeme olmuştur. Bu eserler, Türk evlerinde ve müzelerde hala önemli bir yer tutmaktadır.
  3. Kültürel Mirasın Korunması: Türk çini sanatı, Türk kültürel mirasının önemli bir parçasıdır ve korunması gereken bir değer olarak görülmektedir. Çini ustaları, geleneksel teknikleri ve desenleri kuşaktan kuşağa aktarmışlardır. Türkiye'de çeşitli eğitim ve atölye programları, bu sanatın gelecek nesillere aktarılmasını ve geliştirilmesini desteklemektedir.
  4. Estetik Değer: Türk çini sanatı, kendine özgü desenleri, canlı renkleri ve zarif hat işçiliğiyle dikkat çeker. İnce işçilik ve estetik değerleriyle Türk çinileri, dünya çapında tanınır hale gelmiştir. Bu sanat, Türk estetiğinin önemli bir temsilcisidir ve Türk kültürünün güzellik anlayışına katkıda bulunur.
  5. Kültürel Kimlik ve Tanıtım: Türk çini sanatı, Türk kültürünün önemli bir parçası olarak Türkiye'nin tanıtımında etkili olmuştur. Türk çinileri, ülkenin turizm sektöründe popüler bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Yabancı ziyaretçiler, Türk çinilerini ve çini atölyelerini ziyaret ederek Türk kültürünü yakından deneyimleme fırsatı bulmaktadır.[2][3][4][5]

Resim galerisi

Kaynakça

  1. ^ "Çini Türk-İslâm sanatında zirveye ulaşan en renkli iç ve dış mimari süsleme unsuru.". 14 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 14 Kasım 2022. 
  2. ^ "GELENEKSEL ÇİNİ USTALIĞI". Kültür Portalı. 27 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mayıs 2023. 
  3. ^ "Çini Sanatı – TKHV". Çini Sanatı – TKHV. 14 Ekim 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mayıs 2023. 
  4. ^ Avşar, Mezahir; Avşar, Lale (1 Nisan 2014). "ÇİNİ SANATI VE TERMİNOLOJİSİ ÜZERİNE". Kalemişi Geleneksel Türk Sanatları Dergisi. 2 (4): 1-13. doi:10.7816/kalemisi-02-04-01. ISSN 2148-046X. 11 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Mayıs 2023. 
  5. ^ "TÜRK KÜLTÜRÜNDE İZNİK ÇİNİLERİNİN ÖNEMİ VE GÜNCEL DEĞERLENDİRİLMESİ" (PDF). 11 Mayıs 2023. 7 Ağustos 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 11 Mayıs 2023. 

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Mozaik</span>

Sanatta mozaik; bir yüzeyin, farklı renklerdeki küçük parçacıkların yan yana getirilmesi yöntemiyle süslenmesi ve bu şekilde üretilmiş eserdir. Taş, cam, tuğla, metal veya deniz kabuğu gibi çok çeşitli malzemelerden mozaik yapılabilir. Kakmacılıktan farklı olarak, mozaik sanatında parçacıklar yüzeydeki çukurcuklara yerleştirilmez, yüzeye yapıştırıcı ile tutturulur.

<span class="mw-page-title-main">Sultanahmet Camii</span> İstanbulda I. Ahmed tarafından Mimar Sedefkâr Mehmet Ağaya yaptırılan Eski bir 6 minareli cami

Sultan Ahmet Camii veya Sultânahmed Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami; mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleriyle süslendiği için Avrupalılar tarafından "Mavi Camii " olarak adlandırılır. Ayasofya'nın 1935 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul'un ana camii konumuna ulaşmıştır.

Sadi Rifat Diren, Türk Seramik sanatçısı, sanat eğitimcisi.

<span class="mw-page-title-main">Kabartma</span>

Kabartma veya diğer adıyla rölyef, yüzey üzerine yapılan yükseltme ya da çökertmelere denir.

<span class="mw-page-title-main">Karatay Medresesi</span> Selçuklu dönemine ait yapı

Karatay Medresesi, Konya'da bulunan Selçuklu dönemine ait yapı. Medrese Karatay ilçesi, Ferhuniye Mahallesi, Adliye Bulvarı'nda bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yeşil Türbe</span> Bursada bulunan bir türbe

Yeşil Türbe, I. Bayezid'in oğlu Mehmet Çelebi tarafından 1421 yılında yaptırılmıştır. Yeşil Külliye'nin bir parçası olan türbenin mimarı Hacı İvaz Paşa’dır. Bursa'nın sembolü hâline gelen yapı şehrin her yerinden görülebilecek bir konuma sahiptir. I. Mehmed sağlığında türbeyi yaptırmış, 40 gün sonra da ölmüştür. Türbede Çelebi Sultan Mehmet ile oğulları Şehzade Mustafa, Mahmut ve Yusuf ile kızları Selçuk Hatun, Sitti Hatun, Hafsa Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatuna ait olmak üzere toplam 9 sanduka bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Tezhip</span> süslemeli el yazması

Tezhip kelimesi, Arapça zeheb (altın) kökünden türemiş olup, ‘altınlamak’ anlamına gelir. Çoğulu olan “tezhibat” “altınlama süslemeler” demektir. Tezhip günümüzde daha çok İslam kökenli kitap bezeme sanatlarına verilen addır. Tezhip sanatını icra eden erkeklere müzehhip kadınlara müzehhibe adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Millî Azulejo Müzesi</span> Lizbonda müze

Millî Azulejo Müzesi ; Portekiz'in başkenti Lizbon'da bulunan bir seramik müzesidir.

<span class="mw-page-title-main">Sedef kakma</span>

Sedef kakma, ayrıca sedefçilik ya da sedef işleme olarak bilinen teknikte sedef, ahşap üzerine açılan çukur veya oymalara yerleştirilir ve tahtaya temas eden yüzeyden düşmelerini önleyecek yapıştırıcılar sürülür ya da sedeflerin etrafı madeni tellerle çevrilir. Sedef kakmacılık işine sedefkâri, sedef kakma yapan ustaya sedefkâr denilmektedir. Bağa, fildişi, kemik, çeşitli filetolar ve altın, gümüş gibi kıymetli madenler de sedefkârlıkta kullanılan malzemelerdir.

Oktay Aslanapa, Türk akademisyendir.

Osmanlı İmparatorluğu kültürü, Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayanların ortak kültürüdür.

<span class="mw-page-title-main">İznik çinisi</span> Osmanlı geleneksel sanatı

İznik çinisi, ilk olarak 15. yüzyılda Çin’den gelen mavi ve beyaz seramiklerden etkilenerek ortaya çıkmıştır. O dönemde yapılan Bursa Yeşil Camii ve türbesinde (1421), Bursa Muradiye Camii'nde (1426) ilk örneklerine rastlanır. 16. yüzyıldaysa Osmanlı Devleti'nin de güçlenmesi ve yeni yapıların ortaya çıkmasıyla İznik çinisi en ihtişamlı günlerini yaşadı. Bu dönemde yapılan Süleymaniye Camii ve Selimiye Camii gibi eserlerde İznik çinisiyle süslemeler yapılmıştır. 17. yüzyılda ise İznik çinisi kaybolmaya başlamış ve 18. yüzyıl başlarında tamamen yok olmuştur. 300 yıl aradan sonra 1985'te Faik Kırım Usta, İstanbul’dan İznik’e gelerek Eşref Eroğlu ve eşi Seyhan Eroğlu ile birlikte bir atölye kurmuştur. İznik çinileri tekrar üretilmeye başlanmıştır. XV. ve XVI. yüzyıllarda OsmanlıTürk medeniyet sanatının zirvelerinden biri olan İznik çinisinin camilerde, saraylarda, Türk ve dünya müzelerinde mevcut örnekleri sergilenmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Yeşil Cami (Bursa)</span> Bursa, Türkiyede bir cami

Yeşil Cami, Bursa'da ilk dönem Osmanlı mimarisinin önemli örnekleri arasında yer alan bir tarihi yapı.

<span class="mw-page-title-main">Türk sanatı</span> türk tarihinden sanatlar

Türk sanatı, Orta Çağ'da Türklerin Türk coğrafyası olan Anadolu topraklarına gelişlerinden itibaren, günümüze kadar geçen süre içerisinde bu coğrafi bölgede oluşturdukları tüm görsel sanat eserlerini tanımlamak amacıyla kullanılan bir terimdir. Türkiye yani Anadolu toprakları, Türklerden önce de Hititliler, Eski Yunanlar ve Bizanslılar da dahil olmak üzere, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, bu kültürlerinde ürettiği pek çok sanat eserini barındırmış ve barındırmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Vazo</span>

Vazo, genellikle çiçek koymak için kullanılan, cam, porselen, toprak gibi farklı malzemelerden, türlü boyut ve şekillerde yapılabilen açık bir kaptır. Sözcük Türkçeye, İtalyanca vaso kelimesinden geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Edirnekârî</span> süsleme sanatı

Edirnekâri, bir ahşap süsleme sanatıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kündekari</span> Dekoratif doğrama sanatı

Ahşap, dünyada kolayca bulunması ve kolayça işlenebilen bir malzeme olması sayesinde, mimari yapı elemanlarında özellikle de kapılarda ve pencerede yüzyıllar boyunca kullanılmıştır.Türk–İslam Sanatının da vazgeçilmez malzemelerinden biri olan ahşabın en iyi örnekler ise mihraplar, minberler, rahleler, kapılar, pencereler gibi dinsel binaların yapı elemanlarında görmek mümkündür. Türk sanatının en az tanınan kollarından biri ağaç işçiliğidir. Doğanın insanlara sunduğu en değerli kaynaklardan olan ağaç, her dönemde Kündekari Türk insanının yaşamı boyunca önemli bir yerde durmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Süsleme</span>

Süsleme, bazı ilavelerle bir şeyi daha çarpıcı bir hale getirme sanatıdır. Başka bir değişle süsleme bir yeri veya bir başka sanat eserini süsleyip güzelleştirmektir. Mimarlık ve dekoratif sanatta, süsleme bir yapının veya nesnenin parçalarını süslemek için kullanılan bir dekorasyondur. Anıtsal heykel ve dekoratif sanattalardaki eşdeğerleri gibi büyük figüratif elemanlar bu terimden dışlanmıştır. Çoğu süs eşyası insan figürlerini içermemektedir. Genel ölçeğe göre küçüklerdir.

Faik Kırımlı, gravür sanatçısı, çini ustası.

Plarting, "Plaster art" ifadesinden türemiştir. "Plaster art", Türkçede genel olarak "alçı sanatı" olarak karşılık bulur. Alçı sıvayı geleneksel tekniklerin ötesine taşıyan Plarting ise duvar sanatının bir türüdür. Bu sanat türüne uygun olarak formüle edilen sıvayı başlıca malzeme olarak kullanarak, duvar üzerine görsel sanat eserleri uygulamayı ifade eder. Plarting uygulamaları için Türkiye'de Terraper gibi az sayıda markanın dekoratif sıva ürünlerinden ve uygulama aparatlarından faydalanılmaktadır. Bu tür sıvalar kalıplara dökülebilir veya doğrudan yüzeye uygulanabilir, bu da sanatçılara ve zanaatkarlara detaylı işçilikle çeşitli formlar ve dokular yaratma imkanı sağlar.