Çince, Çin anakarası ve çevresinde yaşayan bir milyardan fazla kişi tarafından konuşulan Eski Çinceden türemiş dillerin oluşturduğu diller grubudur. Dünyadaki her beş kişiden birinin anadili olarak konuştuğu Çince, lehçeleriyle birlikte dünyada en çok konuşulan dildir. Çince ve lehçeleri Büyük Çin olarak adlandırılan Çin anakarası, Hong Kong, Makao, Tayvan ve Malezya, Endonezya, Tayland, Singapur, Myanmar, Vietnam, Güney Kore gibi Doğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinde konuşulmaktadır. Çince, dünyanın en çok konuşulan dil olmasına bağlı olarak Birleşmiş Milletler'in altı resmî dilinden biridir. Aynı zamanda Çin, Tayvan, Singapur, Hong Kong ve Makao'nun resmî dilidir.
Tibet Orta Asya'da Tibet halkının anavatanı olan bölge. Ortalama 4.900 metrelik yükseltisiyle "Dünyanın Çatısı" diye tanınır. Kuzeyinde Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi ve Qinghai, doğusunda Sichuan, güneyinde Hindistan, Nepal ve Bhutan vardır. Başkenti Lhasa'dır.
Tibet Özerk Bölgesi ya da Çince ismiyle Xizang Özerk Bölgesi, kısaca Tibet veya Xizang, Güneybatı Çin'de, Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC)'ne bağlı eyalet düzeyinde bir özerk bölgedir. Toprakları, geleneksel Tibet bölgesine ait Ü-Tsang ile Kham bölgeleriyle örtüşür.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Halk Kurtuluş Ordusu (PLA), Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) silahlı kanadı ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin başlıca askeri gücüdür. PLA beş hizmet kolundan oluşur: Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Roket Kuvvetleri ve Stratejik Destek Kuvvetleri. Merkezi Askeri Komisyon'un (CMC) liderliği altındadır ve başkanı başkomutan olarak görev yapmaktadır.
Çinliler ; çoğunlukla soy, etnisite, uyrukluk, vatandaşlık veya diğer bağlılık vasıtasıyla Çin ile ilişkili çeşitli kişiler veya gruplardır.
Çin-Tibet dil ailesi, 400'den fazla Doğu Asya dilini içeren bir dil ailesi. Çin-Tibet dilleri, 40'ı aşkın farklı alt gruba sahiptir. Ancak genellikle Çin dilleri ile bu gruba ait olmayan tüm farklı grupları tanımlamak için kullanılan Tibet-Birman dilleri şeklinde ayrılmaktadır. Ailenin en çok konuşulan üyeleri Çince, Tibetçe, Dzongka ve Birmanca olmaktadır.
Tenzin Gyatso, 1950'den beri görevde bulunan 14. Dalay Lama'dır.
Çin dilleri ya da Çin dil ailesi, Çin'de yaşayan Hanların konuştuğu dillerin tümüne verilen addır. Çin-Tibet dil ailesine dahil kollardan birini oluşturmaktadır. Bu diller ayrıca Sinitik diller olarak da adlandırılır.
Çin'de insan hakları, Çin hükûmeti, diğer ülkeler, uluslararası sivil toplum kuruluşları ve iç muhalifler arasındaki bir tartışma konusudur. ABD Dışişleri Bakanlığı, Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi kuruluşlar Çin hükûmetini vatandaşlarının ifade, hareket ve din özgürlüklerini kısıtlamayla suçlamaktadır. Çin hükûmetiyse ülkenin "ulusal kültürü" ve gelişmişlik düzeyi bağlamında siyasi hakların yanı sıra ekonomik ve sosyal hakları da içeren "daha geniş" bir insan hakları tanımını savunmakta ve buna dayanarak ülkede insan hakları alanında gelişme olduğunu iddia etmektedir. Çin bunların yanı sıra anayasasında sadece vatandaşlık haklarını değil, "Dört Ana İlke"nin de yer aldığını; yasal açıdan Dört Ana İlke'nin vatandaşlık haklarından üstün olduğunu, bu nedenle de kendilerine göre bu ilkeler için tehdit oluşturan kişilerin tutuklanmasının yasal zemini olduğunu belirtmiştir. Çin hükûmetine göre bu ilkelere uyan herkes tüm Çin vatandaşlık haklarından yararlanabilir.
Shen Kuo veya Shen Gua (1031–1095), geleneksel ismi; Cunzhong (存中) ve Mengqi Weng (夢溪翁), birçok bilim dalında başarılı (polimat), Song Hanedanlığı (960-1279) döneminde yaşamış Çinli bilim insanı ve devlet adamı. Bilimin ve devlet idaresinin birçok alanında etkin olan Shen; bir matematikçi, astronom, meteorolog, jeolog, zoolog, botanikçi, farmakolog, ziraatçı, arkeolog, etnograf, haritacı, ansiklopedist, general, diplomat, hidrolik mühendisi, mucit, akademisyen, maliye bakanı, hükûmet devlet müfettişi, şair ve müzisyen idi. Song Hanedanlığı'nın Astronomi alanında baş yetkilisi olan Shen bunun yanı sıra İmparatorluk Sağlık işlerinin de başkan yardımcısı idi.
Tek ülke, iki sistem, 1980'li yılların başında 1997 yılında Hong Kong'un Çin Halk Cumhuriyeti'ne verilmesi konusunda Çin devlet başkanı Deng Xiaoping tarafından açıklanmış bir prensiptir. Bu prensibe göre Hong Kong ve Makao Çin Halk Cumhuriyeti'nin bir parçasıdırlar ancak kendi siyasi ve ekonomik sistemleri bulunmaktadır.
Çin, dünyanın en eski ve sürekli öğreti ve felsefi geleneklerinin beşiği olmuştur. Çin'de batıdaki anlamıyla bire bir örtüşen bir din anlayışı hiç olmamıştır. Milattan önce 6. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan düşünce okulları kendi içinde özgün olarak sürekli gelişmiştir. Bu yüzden Çin'de inanç sistemleri olarak Çin kültürünü tarihi boyunca şekillendiren Konfüçyüsçülük, Taoizm ve çok sonradan gelen Budizm düşünce okulları sıralanır. Bu iç içe geçmiş düşünce okulları kendi aralarında kökten farklı bir evren anlayışı taşımazlar ancak klasik anlamıyla batıda ortaya çıkan Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinlerinden kökten ayrıdırlar. Bu düşünce okulları öncesinde de Çin'in hem toplayıcı ve avcı şamanik toplumlarında hem de yerleşik tarım toplumları döneminde kainatın doğuşuyla ilgili anlatılan masal ve efsanelerde evrenin; klasik dinlerde olduğu gibi bir yaratıcı tarafından yaratılmasından çok her şeye hamile olan ve hiçbir şeyin henüz bir biçimi olmadığı karanlık bulamaç bir şeyden doğduğu inançları yer bulmaktadır. Bu bulamaç, karanlık hiçbir nesnenin henüz şekil almadığı ama her şeye hamile olunan bu hale masallarda Hundun, düşünce okullarında Dao denmektedir. Dao'dan Gök ve Yer yani somut ve soyut olan her şey doğar, yin ve yang değişim ilkeleriyle her şey biçim alır ve dönüşür. Günümüzde Kuantum Kuramı'nın kozmogoni görüşleri Çin'de ortaya çıkan bu evren anlayışına daha yakın durmaktadır. Gök uzayı, yer ise yıldızlar, gezegenler gibi yoğun her şeyi temsil etmektedir. Dao düşünce okulunda Gök ve Yerin ham doğası yani kendiliğindenlik hali olan Zìrán (自然)'a uyması çabasız çabayı uygulaması en uygun yönetim olarak anlatılırken, Konfüçyüsçü okullara göre ise Gök ve Yer ilişkisi hiyerarşik ele alınır, erdem ve görevlere önem verilir, dolayısıyla devletin yönetimi ve halk ile ilişkisi buna uymalıdır anlayışı hakim olmuştur. Çin imparatorları, özellikle Konfüçyüs okuluna göre Gök gibi olmalıydılar ve bu yüzden "Göğün Vekaleti"ni (Tianming) talep edip Çin efsanevi ve geleneksel pratiklerine katılırlardı. Yaygın inanç sistemi bu şekilde kendini gösterirken sonraki yüz yıllarda Batıda ortaya çıkan dinler Çin'de yayılmak istemiş olsa da halk arasında bu inanç sistemleri çok rağbet görmemiştir. Ancak günümüzde sayıları fazla olmasa da Çin'de Hristiyanlık ve müslümanlık da yaşamaktadır. 1949 Mao Zedong devriminden beri Çin, bir ateist ve Marksist kurum olan Çin Komünist Partisi tarafından yönetilmektedir. Bu dönemde bilimsel bir zemini olmayan hiçbir görüşe izin verilmedi. Dini hareketler ve kurumlar önce hükûmet kontrolü altına alındı, sonra Kültür Devrimi (1966-1976) sırasında baskıya uğradı. Devrimin yumuşama döneminde geleneksel öğretiler ve sonradan gelen dini örgütlere haklar verilmeye başlanmıştır. Hükûmet henüz beş tane öğreti ve dini resmen tanımaktadır: Budizm, Taoizm, İslam, Protestanlık ve Katoliklik. 21. yüzyılın başında kurumsal idarelerde Konfüçyüsçülük ve Çin halk gelenekleri giderek daha fazla tanınma kazanmaktadır.
Kuzey Seferi, 1926-1928 yılları arasında Çan Kay Şek önderliğindeki Kuomintang'ın kuzeydeki Beiyang Hükûmeti ve savaş ağalarına karşı düzenlediği harekâttır.
Yeshi Dhonden, Hint-Tibetli hekim, keşiş ve insani yardım gönüllüsü.
Huaxia, Çin ulusu ve medeniyetini temsil eden tarihsel bir kavram. Konfederasyon dönemindeki çeşitli Han Çinli halklarının paylaştıkları ortak kültürel soya dair öz farkındalıktan ortaya çıkmıştır.
Yulbars Han, Uygur aşiret lideri ve Çin İç Savaşı sırasında Kuomintang generali.
Anxi'nin Dört Garnizonu, Tang Hanedanı tarafından 648 ile 658 yılları arasında kurulan Çin askeri garnizonlarıydı. Hint-Avrupa şehir-devletleri Qiuci (Kuçar), Yutian (Hotan), Shule (Kaşgar) ve Yanqi'de (Karaşehir) konuşluydu. Batıyı Pasifize Etme Genel Himayesi'nin merkezi Qiuci'deydi.
Tibet ile Çin'in Ming hanedanı (1368-1644) arasındaki ilişkilerin kesin doğası belirsizdir. İlişkinin analizi, modern siyasi çatışmalar ve Westphalia egemenliğinin kavramın var olmadığı bir zamanda uygulanmasıyla daha da karmaşıklaşıyor. Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yayınlanan bir kitap olan “Çin'in Tibet'inin Tarihsel Durumu” Ming sarayının Tibet liderlerine çeşitli unvanlar vermesine ki bu unvanların haleflerine Ming başkentine seyahat etme olanağı sağlıyordu, Tibetlilerin unvanları tam olarak kabul etmesine ve Ming hanedanının Tibet üzerinde tartışmasız bir egemenliğe sahip olduğunu iddia ediyor. Çin'deki bilim adamları da Tibet'in 13.yy'dan beri Çin'in ayrılmaz bir parçası olduğunu ve dolayısıyla Ming İmparatorluğu'nun bir parçası olduğunu savunuyorlar. Bununla birlikte, Turrell V. Wylie, Melvin C. Goldstein ve Helmut Hoffman gibi Çin dışındaki çoğu bilgin, ilişkinin bir hükümdarlık olduğunu, Ming unvanlarının yalnızca nominal olduğunu ifade etti. Tibet'in Ming kontrolü dışında bağımsız bir bölge olarak kaldığını ve basitçe Tibet ile ilişkileri kesen İmparator Jiajing’e(1521-1566) kadar haraç ödediğini söylerler.
Prenses Wencheng 641'de Tibet İmparatorluğu'nun Kralı Songtsen Gampo ile evlenen Tang Hanedanlığı'nın kraliyet klanının küçük bir kolunun üyesiydi. Ayrıca Tibet'te Gyasa veya "Çinli eş" adıyla da bilinir. Bazı Tibet tarihçileri hem Prenses Wencheng'i hem de Songtsen Gampo'nun diğer karısı Bhrikuti'yi bodhisattva Tara'nın fiziksel tezahürleri olarak görüyorlar.
Kuomintang İslami İsyanı, Çin İç Savaşı'nın Çinli Müslüman Kuomintang Çin Cumhuriyeti Ordusu güçleri tarafından özellikle Kuzeybatı Çin'de, Gansu, Qinghai, Ningxia ve Sincan eyaletlerinde ve Yunnan'daki bir başka isyanla devam ettirilmesidir.