İçeriğe atla

Çin’de siyasal düşünce

Çin'deki siyasal düşünüş, her türlü düşünüşü tek eline alan din adamlarının olmaması nedeniyle Eski Yunan siyasal düşünüşü ile karşılaştırılabilecek kadar gelişmiştir.

Song Hanedanlığı'nda tanrı-kral inancı

Mısır ve Sümer uygarlıklarında olduğu gibi Çin' de de Song hanedanı döneminde kralın ölümüyle kurban edilen yakın çevresininde aynı mezara konulması Çin'de "tanrı kral" inancının bir dönem var olduğunu gösterir.

Zhou Kuramı

Zhou'lar (M.Ö.1051'de) Song hanedanına son verirken hem insan kurban etme geleneğini hem de tanrı kral inancını ortadan kaldırmıştır. Bunun yerine imparatorun Gök'ün(tanrının) oğlu olduğu düşüncesi oluşmuşturulmuştur.

Bu inanışa göre imparator başrahip olarak Gök'ün vekiliydi. İmparator adaletle yönetir, dinin temellerine uyarsa vekillik hep onda kalırdı. İmparator Gök'ün vekilliğine uygun davranmazsa Gök vekilliği ondan alır ve bir başkasına verirdi. Böylece Gök'ün yeryüzündeki tek vekilinin imparator olduğuna inanılıyordu.

Bu yasallık kuramı; tanrının vekili olan imparator, güçlü olduğu zaman onu desteklerdi. İmparator zayıfladığında ise feodal yapılarca imparatorun Gök'ün isteklerini yapmadığı için vekilliğinden atıldığı gerekçesiyle imparatora karşı gelebileceklerdi. Feodal beyleri imparatoru yendiklerinde ise Gök'ün vekilliğinin kendilerine geçtiklerini savunabileceklerdi.

İmparatorun yeryüzündeki toplumsal refahı ve mutluluğu sağlaması için yeryüzündeki işleyişi gökyüzüne uyumlu bir şekilde yönetmesi gerekmektedir. Bu şekilde yönetmezse yeryüzü ile gökyüzü arasındaki uyum bozuluyordu. Bu durum savaş, kıtlık, sel gibi felaketlere yol açıyordu.

Yeryüzünün tek temsilcisi imparator olduğu için diğer yerel yöneticiler sadece imparator tarafından atanan vekillerdi. İmparator vekilliğini alırsa yöneticilikten düşerdi. Yerel yöneticiler hanedanlıkta yetiştirilip imparator tarafından göreve getirilirdi. Bu durum "Savaşan Devletler" dönemine kadar devam etmiştir.

Savaşan devletler döneminde inanç

M.Ö. 403-221 yıllarında yer-gök uyum kuramında yer alan dinsel törenler titizlikle yapılmasına rağmen iki yüz yıl kadar süren kargaşa dönemi devam etmiş, felaketler son bulmamıştır. Bu durum kurama olan inancı zayıflatmıştır.

Büyük bilgeler dönemi, ortak mülkiyet düzeninden ve cinsiyet serbestlikten yana olan Mih-Teih, tüm insanların eşitliklerini savunan Men-Çu, insanların kötü olduklarına ve sınıflandırmanın gerektiğini savunan Sun Tzu, kendisinden yüz yıl önce yaşamış Konfüçyüs'den etkilenen ve düşüncelerini yorumlayıp, benimseyen Mençius ve Çin'in anarşist düşünürlerinden laozi gibi düşünürlerin bulunduğu dönemi kapsamaktadır.

Büyük bilgeler dönemine etkisi büyük olan Konfüçyüs düşünceleri Çin'de devlet memurluk sınavlarında kendine yer edinmiştir. Çin aydınları Konfüçyüs'un eserlerini okuyup, incelemiş ve yorumlayarak ortak değer ve kültür çerçevesinde birleşip halktan ayrı bir sınıf oluşturmuşlardır.

Laozi'nin Düşünceleri

Laozi iyliğin ve eşitliğin insanlarda doğuştan var olduğunu savunur.Laozi'ye göre doğru yol ulaşılmaz değil herkesin çok yakınındadır. Zenginlik, insanı soylu amaçlarından saptırır. Laozi'ye göre soylu amaç, yalın bir yaşamla yetinerek mutlu olmaktır.

Bir toplumda adaletten çok bahsediliyorsa, bu adaletin o toplumda eksik olduğunu gösterir. Yine bir toplumda merhametten çok bahsediliyorsa, buda o toplumun yoksul olduğunu gösterir.

Laozi yasaların olabildiğince az ve anlaşılır olması gerektiğini savunur. Gerekenden fazla vergi alınmamasını savunan düşünceleri vardır.

Kaynakça

[1][2][3][4][5]

  1. ^ Siyasal Düşünceler Tarihi, Alladin Şenel, Bilim ve Sanat Yayınları, Ankara. 1999. 
  2. ^ Siyasi Düşünceler Tarihi, Metin İşçi, istanbul, der yayınları. 2004. 
  3. ^ Siyasal Düşünceler Tarihi, Prof. Dr Emine Yavaşgel, İstanbul Üniversitesi, İstanbul (PDF). 2015. 22 Haziran 2020 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  4. ^ AGAOĞULLARI, M.A-KÖKER, Levent, İmparatorluktan Tanrı Devletine, İmge yayınları, Ankara. 1991. 
  5. ^ TUNCAY, M. Siyasal Düşünceler Tarihi, C.II, Ankara, Teori Yayınları. 1986. 

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Taoizm</span> Çin kökenli dini veya felsefi gelenek

Taoizm, Antik Çin'de ortaya çıkmıştır ve temeli Laozi'nın yazılı eseri Dao De Jing'e dayanan bir öğretidir. Dao öğretinin temelidir. Çincede yol, yürümek, konuşmak, yön, yöntem, akış vb. anlamlara işaret eder. Dao Öğretisi'nin kurucu üstadları Laozi, Çuangzi ve Liezi'dir. Bu üstadların yazıları kozmogoni yani kainat ve onun doğuşu, kainatın yasa ve ilkeleri, insan ve doğanın kainat ile bağı, toplumsal yönetişim ilişkilerinin asıl doğası üzerine kuruludur. Antik Çin'de ortaya çıkan astronomi, hekimlik ve birçok doğa bilimlerinin köksel savını oluşturmuştur. Bahar-Güz Devri ve takip eden Savaşan Eyaletler Devrinde Çin'de ortaya çıkmış Yüz Düşünce Okulu içinde yer alan en önemli birkaç akımdan biridir. Bu akımlar arasında Kongzi (Konfüçyüs) de yer almaktadır.

Monarşi ya da tek erklik, bir hükümdarın devlet başkanı olduğu bir yönetim biçimidir. Saltanatın bir başka adıdır. Genellikle seçim dışı yöntemler kullanılır. Bu hükümdar, Türkçede kral, imparator, şah, padişah, prens, emir, kağan, hakan, han gibi çeşitli adlar alabilir. Monarşiyi diğer yönetim biçimlerinden ayıran en önemli özellik, devlet başkanının bu yetkiyi yaşamı boyunca elinde bulundurmasıdır. Hükümdar öldükten sonra onun soyundan biri gelir. Yani yetki genellikle babadan oğula geçer. Demokrasilerde ise devlet başkanı seçimle işbaşına gelir. “Monarşi” sözcüğü Türkçeye Fransızcadan (Monarchie) geçmiştir. Cezalandırma ve bağışlama yetkileri sadece hükümdarın elindedir. Otoritenin bir kralın veya bir imparatorun elinde olduğu yönetim türüdür.

<span class="mw-page-title-main">Konfüçyüs</span> Çinli filozof, eğitimci ve yazar (MÖ 551–479)

Konfüçyüs ya da Kongzi, , Çinli filozof, eğitimci ve yazar.

<span class="mw-page-title-main">Laozi</span>

Lao Zi kimi pinyin kullanılmayan eski kaynaklarda adı Lao Tzu, Lao Tse, Laotze diye geçer. Lao Çince 'yaşlı', Zi ise 'üstad', 'bilge' anlamına gelir. Tao Düşüncesi'nin kurucusu kabul edilen önemli bir Çin düşünürüdür. Dao De Çing kitabının yazarıdır.

<i>Tao Te Ching</i> Çince klasik eser

Dao De Jing M.Ö. 6. yy.'da, Antik Çinli bilge Laozi tarafından yazıldığı düşünülen klasik bir metindir. Eserin özgün adı Laozi dir. İki bölümden oluşur: Dao ve De. Dao evren anlayışının en temel metni sayılır. Dao/Tao, Yol demektir. De/Te, Laozi geleneğinde, yolun kendiliğindenliğinin ayırdımına varmak ve uyumsamak; Kongzi geleneğinde, erdem anlamında kullanılır. Jing/Ching, klasik eser demektir. Eserin, bambu çubuklara yazılmış halde en eski örneği 1963-74 yılları arasında Mawangdui arkeolojik kazı sitesinde, antik mezarlardan yeryüzüne çıkarılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Siyaset felsefesi</span> felsefe ve siyaset bilimi alt disiplini

Siyaset felsefesi, devlet, hükûmet, siyaset, özgürlük, mülkiyet, meşruiyet, haklar, hukuk gibi konular hakkındaki, bu kavramlar nedir, neden ihtiyaç vardır, bir hükûmeti ne meşru kılar, devlet hangi özgürlükleri ve hakları neden korumalıdır, hangi biçimde kurumsallaşmalıdır, kanun nedir, vatandaşın devlete karşı yükümlülükleri nelerdir, bir hükûmet yasal olarak neden ve nasıl görevden çekilmelidir gibi temel sorulara cevap arayan ve bu konuları felsefeden faydalanarak inceleyen sosyal bilim dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Niccolò Machiavelli</span> İtalyan politika düşünürü ve askeri stratejisti

Niccolò di Bernardo dei Machiavelli, devlet adamı, askerî stratejist, şair ve oyun yazarı Floransalı düşünür, İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerindendir.

Çin mitolojisi, Çin halk ve kültürünün biriktirdiği mitolojik ve efsanevi söylence, inanç ve tarih anlayışın bütününü tanımlar. Oxford'un Asya Mitolojisi Sözlüğü Çin mitolojisini tanımlarken şu ifadeye yer verir:

Çin mitolojisi, ..., tarih, efsane ve mitin bir karışımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Konfüçyüsçülük</span> Çin merkezli etik ve felsefi sistemi

Konfüçyüsçülük, Ruizm veya Ru klasisizmi olarak da bilinir, antik Çin'de ortaya çıkan bir düşünce ve davranış sistemidir ve çeşitli şekillerde bir gelenek, felsefe, din, hükûmet teorisi veya yaşam biçimi olarak tanımlanır. Konfüçyüsçülük, Çin filozofu Konfüçyüs'ün öğretilerinden, daha sonra Yüz Düşünce Okulu dönemi olarak anılacak bir dönemde gelişti.

Wade-Giles, Pekin'de kullanılan Mandarin formu üzerinde kurulu Çince romanizasyon sistemidir. 19. yy. ortalarında Thomas Wade tarafından üretilen bir sistem üzerine gelişmiştir ve Herbert Giles'e ait 1892 basımı Çince-İngilizce sözlük ile son haline gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Song Hanedanı</span>

Song İmparatorluğu, Song Hanedanı ya da kısaca Song, 960'tan 1279'a kadar Çin'i yöneten hanedandır. Hanedan, Sonraki Zhou Hanedanı'nın verasetini gasp eden ve On Krallık'ın geri kalanını fetheden, Beş Hanedan On Krallık dönemini sona erdiren Taizu tarafından kuruldu. Song, kuzey Çin'deki çağdaş Liao, Batı Şia ve Kin hanedanlarıyla sık sık çatışırdı. Song, Kin Hanedanı'nın saldırılarının ardından Güney Çin'e çekildikten sonra sonunda Moğol İmparatorluğu'na bağlı Yuan Hanedanı tarafından fethedildi.

<span class="mw-page-title-main">Zhou Hanedanı</span> Çu Devleti veya Zou Hanedanı

Zhou Hanedanı ; Çin tarihinde MÖ 1122'den MÖ 256 yılına kadar hüküm süren kraliyet hanedanı. Çin tarihindeki Zhou Hanedanı, diğer tüm hanedanlardan daha uzun süre hüküm sürmüştür. Bu hanedandan önce Çin'in yönetici hanedanı; Shang Hanedanı idi ve Çin Hanedanı'nı bu hanedan takip etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Jean Bodin</span> Fransız hukukçu (1530 – 1596)

Jean Bodin (1530-1596) Fransız hukukçu, tarihçi, siyaset felsefesi filozofu, Paris Parlamentosu üyesi. Westfalyan egemenliği kuramıyla tanınır.

Çoğu dinler etik unsûru, genelde iddia edilen doğaüstü vahiye veya irşada dayandırılır. Felsefenin önemli kollarından biri olan etik, doğru davranışın ne ve iyi hayâtın nasıl olması gerektiğini konu edinir. Genelde anlaşıldığı üzere iyiyle kötüyü ayırt etmekten daha geniş kapsamlıdır. Etiğin önemli konularından biri "iyi yaşam", yaşamaya değen, insanı tatmîn eden hayattır. Bu konu birçok filozofça ahlâkı yaşamaktan daha önemlidir.

Sonnō jōi, İmparator'u yüceltip, yabancı işgalcileri ülkeden kovmayı savunan bir düşünce akımıdır. Edo dönemi'nin sonlarına doğru (Bakumatsu) Mitogaku ve Kokugaku gibi ulusal tarih çalışmalarını derinden etkilemiş, Meiji Restorasyonu döneminde yaygınlaşan bir siyasi slogan olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Çin tarihi</span> ulusal tarih

Çin tarihi, yazılı kaynaklara göre 3500 yıldan fazla geriye uzanmakta olup yazılı Çin tarihi ise MÖ 1500'lerde Shang Hanedanı döneminden başlamaktadır. Çin binlerce yıllık tarihi ile dünyanın en eski medeniyetlerinden biri ve uygarlığın beşiği olarak kabul edilmektedir. Çin uzun tarihi boyunca değişimli olarak birleşik bir devlet olarak veya birçok devlet halinde parçalanmış olarak varlığını sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Çin kültürü</span>

Çin kültürü, modern dünyadaki en eski jeopolitik varlık olan Çin'in topraklarında yer alan, en zenginleri 10.000 yıl öncesine dayanan, çok çeşitli alanlardaki muazzam ve karmaşık başarıları kapsar. Nitekim günümüz Çin, hanedanların ve siyasi rejim değişiklikleriyle Çin Şi Huang'ın M.Ö. 221 yılında kurduğu Çin İmparatorluğu'nun doğrudan vârisi olarak görülebilir. Pratiklerin, nesnelerin ve kavramların etkili bir şekilde yayılmasına olanak sağlayan bu süreklilik, Çin kültürünün belli unsurlarına bölgesel ve tarihsel farklılıkların ötesine geçen genel bir görünüm kazandırmaktadır. Bu unsurlardan bazı örnekler, mandarin rejiminde ve toplumsal ve ailevi ilişkilerin kavranmasında görünebilen Konfüçyüsçü etkiler ya da Çin dünyası genelinde benimsenmiş felsefi veya metafizik kavramların ve dini pratiklerinin kökeninde bulunan Taoizm damgası. Çin İmparatorluğu'nun prestiji, bu ortak kültürünün Uzak Doğu ve Güneydoğu Asya'ya yayılmasına katkıda bulunmasının yanı sıra Çin uygarlığını zenginleştirmiş birçok yabancıyı cezbetmiştir. Diğer kültürel başarılar ancak belli bir bölgeye ya da bir döneme özgüdür. Bu açıdan, Çin kültürünün çeşitli alanlarının 19. yüzyıldan beri Batılı nüfuza ve moderniteye yaklaşma biçimi ve küreselleşmeye karşı göstermeye devam ettiği tepki büyük bir ilgi meselesidir. Çin'in ekonomik gelişimi popüler geleneklere ve sanatlara meydan okumaktadır. Nakış veya tiyatro gibi birçok kültür biçimi kaybolma sürecindedir.

<span class="mw-page-title-main">Çin'de din</span> Çin içerisindeki birçok din

Çin, dünyanın en eski ve sürekli öğreti ve felsefi geleneklerinin beşiği olmuştur. Çin'de batıdaki anlamıyla bire bir örtüşen bir din anlayışı hiç olmamıştır. Milattan önce 6. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan düşünce okulları kendi içinde özgün olarak sürekli gelişmiştir. Bu yüzden Çin'de inanç sistemleri olarak Çin kültürünü tarihi boyunca şekillendiren Konfüçyüsçülük, Taoizm ve çok sonradan gelen Budizm düşünce okulları sıralanır. Bu iç içe geçmiş düşünce okulları kendi aralarında kökten farklı bir evren anlayışı taşımazlar ancak klasik anlamıyla batıda ortaya çıkan Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinlerinden kökten ayrıdırlar. Bu düşünce okulları öncesinde de Çin'in hem toplayıcı ve avcı şamanik toplumlarında hem de yerleşik tarım toplumları döneminde kainatın doğuşuyla ilgili anlatılan masal ve efsanelerde evrenin; klasik dinlerde olduğu gibi bir yaratıcı tarafından yaratılmasından çok her şeye hamile olan ve hiçbir şeyin henüz bir biçimi olmadığı karanlık bulamaç bir şeyden doğduğu inançları yer bulmaktadır. Bu bulamaç, karanlık hiçbir nesnenin henüz şekil almadığı ama her şeye hamile olunan bu hale masallarda Hundun, düşünce okullarında Dao denmektedir. Dao'dan Gök ve Yer yani somut ve soyut olan her şey doğar, yin ve yang değişim ilkeleriyle her şey biçim alır ve dönüşür. Günümüzde Kuantum Kuramı'nın kozmogoni görüşleri Çin'de ortaya çıkan bu evren anlayışına daha yakın durmaktadır. Gök uzayı, yer ise yıldızlar, gezegenler gibi yoğun her şeyi temsil etmektedir. Dao düşünce okulunda Gök ve Yerin ham doğası yani kendiliğindenlik hali olan Zìrán (自然)'a uyması çabasız çabayı uygulaması en uygun yönetim olarak anlatılırken, Konfüçyüsçü okullara göre ise Gök ve Yer ilişkisi hiyerarşik ele alınır, erdem ve görevlere önem verilir, dolayısıyla devletin yönetimi ve halk ile ilişkisi buna uymalıdır anlayışı hakim olmuştur. Çin imparatorları, özellikle Konfüçyüs okuluna göre Gök gibi olmalıydılar ve bu yüzden "Göğün Vekaleti"ni (Tianming) talep edip Çin efsanevi ve geleneksel pratiklerine katılırlardı. Yaygın inanç sistemi bu şekilde kendini gösterirken sonraki yüz yıllarda Batıda ortaya çıkan dinler Çin'de yayılmak istemiş olsa da halk arasında bu inanç sistemleri çok rağbet görmemiştir. Ancak günümüzde sayıları fazla olmasa da Çin'de Hristiyanlık ve müslümanlık da yaşamaktadır. 1949 Mao Zedong devriminden beri Çin, bir ateist ve Marksist kurum olan Çin Komünist Partisi tarafından yönetilmektedir. Bu dönemde bilimsel bir zemini olmayan hiçbir görüşe izin verilmedi. Dini hareketler ve kurumlar önce hükûmet kontrolü altına alındı, sonra Kültür Devrimi (1966-1976) sırasında baskıya uğradı. Devrimin yumuşama döneminde geleneksel öğretiler ve sonradan gelen dini örgütlere haklar verilmeye başlanmıştır. Hükûmet henüz beş tane öğreti ve dini resmen tanımaktadır: Budizm, Taoizm, İslam, Protestanlık ve Katoliklik. 21. yüzyılın başında kurumsal idarelerde Konfüçyüsçülük ve Çin halk gelenekleri giderek daha fazla tanınma kazanmaktadır.

Düşünce tarihi, tarih içerisinde düşüncelerin nasıl farklılıklar göstererek karşımıza çeşitli şekillerde çıktığının bir kaydıdır.

<span class="mw-page-title-main">Japon felsefesi</span>

Japon felsefesi tarihsel olarak hem yerli Şinto hem de Budizm, Taoizm ve Konfüçyüsçülük gibi kıtasal dinlerin bir birleşimi olmuştur. Eskiden, Mitogaku ve Zen'de olduğu gibi, hem Çin felsefesinden hem de Hint felsefesinden büyük ölçüde etkilenen modern Japon felsefesinin çoğu, artık Batı felsefesinden de etkilenmektedir.