İçeriğe atla

Çift merkezli teğet kemer

Çift merkezli teğet kemeri gösteren bir çizim
Çift merkezli teğet kemere sahip Buland Darvaza

Çift merkezli teğet kemer, sivri bir tepesi olan, alçak ve geniş bir kemer türüdür. İslami mimaride ve Tudor mimarisinde görülür.[1][2]

Kaynakça

  1. ^ M. Bloom, Jonathan; S. Blair, Sheila, (Ed.) (2009). "Architecture". The Grove Encyclopedia of Islamic Art and Architecture (İngilizce). Oxford University Press. ISBN 9780195309911. 
  2. ^ Petersen, Andrew (1996). Dictionary of Islamic architecture (İngilizce). Routledge. ISBN 9781134613663. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">İslam sanatı</span>

İslam sanatı, İslâm kültürünün büyük bir bölümünü oluşturur. İslamî sanat(lar) terimi görece yeni bir terimdir ve genel olarak modern bir kavram olarak ele alınabilir. Terim ile kastedilen İslam topraklarında üretilen, İslam kültürünün izini taşıyan sanat eserleridir; eserlerin illâ ki Müslüman için veya Müslümanlar tarafından yapılmış olması gerekmez. Nitekim birçok Hindu, Hristiyan ve Yahudi sanatçılar İslamî sanat eserleri verdikleri gibi, Müslümanlar tarafından yapılan bazı sanat eserlerinin alıcıları, sahipleri gayri müslimdir. Zaman zaman tarihi İslamî sanat eserleri ve sanatçılar çağdaş zamanlarda dinîden ziyade millî sanat açısından değerlendirilmiştirler; bununla birlikte bu genelde yanlış bulunur zira İslamî sanatlarda tarih boyunca ortak olan değer ve vurgu İslamdır ve sanatlar birçok etnik grubun katkısının sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Nitekim o dönemlerde İslam topraklarında bulunan vatandaşların da ayırıcı özelliği etnik gruplarından ziyade dinleriydi ve bu sebeple de bugün birçok tarihî İslamî sanatçının yaşadığı toprağa bakarak etnik kökenini bilmek çok zordur.

<span class="mw-page-title-main">Mahfil</span>

Mahfil veya maksure, bir camide mihrabın veya kıble duvarının ortasına yakın bir yerde konumlandırılan genellikle bir hükümdar ve maiyeti için ayrılmış alandır. Mahfil, ilk etapta devlet adamlarını namaz sırasında muhtemel suikastçılardan korumak amacıyla tasarlanmıştır. Mahfil içinde görev yapan imam genellikle hükümdarla aynı mezhebe sahipti.

<span class="mw-page-title-main">Antik Roma mimarisi</span> Antik Roma mimarisine genel bakış

Antik Roma mimarisi, MÖ 1. ve MS 4. yüzyıllar arasında merkezi İtalya olmak üzere Roma İmparatorluğu'nun egemen olduğu Akdeniz havzası ve çevresini etkileyen bir mimaridir. Kökeni Etrüsk mimarisine dayanan bu mimari tür, MS 4. yüzyılda Hristiyanlığın resmen kabulü ile bir "Hristiyan mimarisi" halini almış, Roma İmparatoluğu'nun ikiye ayrılmasından sonra 15. yüzyıla kadar yaşayan Doğu Roma mimarisi ise Bizans mimarisi adı ile tanınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İslam mimarisi</span> Mimarî biçim

İslam mimarisi ya da İslami mimari, İslam'ın kuruluşundan itibaren, İslam kültürü içerisinde bina ve yapıların tasarım ve yapımlarını etkileyen geniş bir yelpazedeki hem seküler hem de dinî yaklaşımları kapsayan bir ifadedir.

<span class="mw-page-title-main">Kemer (mimarlık)</span>

Kemer, mimarlıkta iki sütun veya ayağı birbirine üstten yarım çember, basık eğri, yonca yaprağı vb. biçimlerde bağlayan ve üzerine gelen duvar ağırlıklarını, iki yanındaki ayaklara bindiren tonoz bağlantıdır. Kemerler ilk olarak MÖ 2. binyılda Mezopotamya mimarisinde görülmüş, sistematik kullanımı ise bu tekniği çeşitli mimari yapılara ilk kez uygulayan Romalılarla başlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mimarlık tarihi</span>

Mimarlık tarihi farklı uygarlıklar, ülkeler ve zamanlardaki mimarlık tarihininin gelişimini inceler.

<span class="mw-page-title-main">Bizans mimarisi</span> Doğu Roma mimarisine genel bakış

Bizans mimarisi, Bizans İmparatorluğu mimarisidir. İmparatorluk, Büyük Konstantin, Roma İmparatorluğu başkentini Roma'dan Byzantion'uma doğuya taşıdığı 330 yılından sonraki Roma İmparatorluğu'nun sanatsal ve kültürel varlığını adresler. Byzantion, "Yeni Roma", sonradan Konstantinopolis ismini almıştır, bugün İstanbul olarak adlandırılmaktadır. İmparatorluk, bir Milenyumdan fazla yaşamış, Avrupa'da Orta Çağ ve Rönesans mimarlığını etkin şekilde etkilemiş, 1453 yılında İstanbul'un fethinden sonra Osmanlı mimarisini etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Gotik mimari</span> mimari ekol/dönem

Gotik mimari Orta Çağ'ın ortalarından sonuna kadarki süreçte yaygın olarak uygulanmış bir mimari stilidir. Amacı Tanrı'nın büyüklüğünü yansıtan muhteşem yapılar karşısında insanın acizliğini simgelemektir. Romanesk mimarinin gelişmesiyle ortaya çıkmış, zamanla yerini Rönesans mimarisine bırakmıştır. Alametifarikaları arasında kaburgalı tonozlar, sivri kemerler ve uçan payandalar bulunur. Gotik mimarinin Romanesk mimariden dönüşümü, Romanesk mimarinin çapraz tonozlarına kaburga eklenmesiyle gerçekleşti.

<span class="mw-page-title-main">Dor düzeni</span>

Dor düzeni, antik Yunan ve daha sonra Roma mimarisinin en yaygın üç düzeninden biriydi. Dor, sütunların üstündeki basit dairesel başlıklar tarafından kolayca tanınmaktadır. Bazen triglif-metop friz kısmında karmaşık ayrıntılar olsa da, en erken ve özünde en basit düzendir. Bu yüzden diğer düzenlerin aksine sütun kaidesi bulunmamaktadır, sütun direkt olarak stilobata oturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Basık kemer</span> Yüksekliği, açıklığının yarısından az olan kemer

Basık kemer, yassı kemer ya da alçak kemer, yüksekliği, açıklığının yarısından az olan kemerlere verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">At nalı kemer</span> İslami yapılarda karşılaşılan sivri ya da yuvarlak at nalı biçiminde bir kemer çeşidi

Nalkemer ya da Atnalı kemer bazen Moro kemeri, Moro mimarisinde ve islami yapılarda karşılaşılan, kemerin sütun başlığının üzerinde içe doğru kıvrılmaya başladığı kemer tipidir. Sivri ya da yuvarlak at nalı biçiminde çeşitleri vardır.

<span class="mw-page-title-main">Hasan Fehmi Ataç Apartmanı</span> Ankarada bir apartman

Hasan Fehmi Ataç Apartmanı; Altındağ'ın Ulus semtinde bulunan tarihi bir apartmandır. Anafartalar ve Denizciler Caddesi'nin kesişiminde yer alan bina Büyük Otel olarak da anılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Sâmâni Türbesi</span>

Sâmâni Türbesi, Özbekistan'ın Buhara ilinin kuzeybatı kesiminde, tarihi merkezin hemen dışında yer alan, 10. yüzyılda inşa edilmiş bir türbedir. Türbe erken İslam mimarisinin ikonik örneklerinden biri olarak kabul edilir ve Orta Asya mimarisinin en eski mezar binası olarak bilinir. Yaklaşık olarak 900'den 1.000'e kadar hüküm süren güçlü ve etkili İslami Samani aile hanedanının mezar alanı olarak inşa edilmiştir. Samaniler fiilen bağımsızlıklarını Bağdat merkezli Abbasi Halifeliği'nden elde etti ve günümüzün Afganistan, İran, Özbekistan, Tacikistan ve Kazakistan'ını kapsayan bazı bölgelere hükmetti. Mükemmel simetrik, boyutu açısından karmaşık, ancak yapısı ile anıtsal olan türbe, sadece Soğd, Sasani, Fars ve hatta Klasik gibi çok kültürlü bina dekoratif gelenekleri birleştirmekle kalmadı, aynı zamanda yenilikçi kubbe destek sistemi ve geleneksel Orta Çağ İslami bina özellikleri - dairesel kubbe ve mini kubbeler, sivri kemerler, ayrıntılı kapılar, sütunlar ve karmaşık geometrik tasarımları da sergilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mağrip mimarisi</span>

Mağrip mimarisi ya da Moresk mimari; Endülüs, Fas ve Cezayir, Tunus ve Libya'nın olmak üzere Mağrip ülkeleri ve batı İslam dünyasında tarihsel olarak gelişen bir mimari tarzdır. Kuzey Afrika'daki Berberi kültüründen, İslam öncesi İberya'dan ve İslami Orta Doğu'daki sanatsal akımlardan etkileri harmanlayarak oluşan Mağrip mimarisi, nalkemer gibi özellikleri içeren bir tarz oluşturdu. Riad bahçeleri, ahşap, sıva ve çini işçiliğinde ayrıntılı geometrik ve arabesk motifler stilin diğer özellikleri arasında yer aldı. Bu sanatsal gelişimin başlıca merkezleri, Cordoba, Kayrevan, Fes, Marakeş, Sevilla, Granada ve Tilimsan gibi bölge tarihindeki imparatorlukların ve Müslüman devletlerin başkentlerini içeriyordu.

<span class="mw-page-title-main">El-Eşrefiye Medresesi</span>

El-Eşrefiye Medresesi, Kudüs'teki Harem el-Şerif 'in batı tarafında yer alan, Memlük sultanı Eşref Kayıtbay tarafından 1480-1482 yılları arasında inşa edilen bir İslam medresesidir. Orijinal yapının sadece bir kısmı bugün hala ayakta olmasına rağmen, Kudüs'teki Memlük mimarisinin önemli bir örneği olarak kabul edilir.

Zikzak, art arda ters yöne farklı ya da aynı açılar yapan çizginin oluşturduğu bir örüntüdür. İslam, Bizans, Norman ve Romanesk mimarilerdeki öğelerde zikzak motifleri kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İtalyan mimarisi</span>

İtalya, 1861 yılına kadar çeşitli küçük devletlere bölünmesi nedeniyle, döneme veya bölgeye göre basitçe sınıflandırılamayacak kadar geniş ve çeşitli bir mimari tarza sahiptir. Bu, mimari tasarımlarda oldukça çeşitli ve eklektik bir yelpaze yaratmıştır. İtalya, antik Roma döneminde su kemerleri, tapınaklar ve benzeri yapıların inşası, 14. yüzyılın sonlarından 16. yüzyıla kadar Rönesans mimari hareketinin kurulması; Neoklasik mimari gibi hareketlere ilham veren 17. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarında başta Birleşik Krallık, Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünyada soyluların kır evlerini inşa ettikleri tasarımları etkileyen bir inşaat tarzı olan Palladyanizm'in anavatanı olması gibi önemli mimari başarıları ile tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Fas mimarisi</span>

Fas mimarisi tarihî ve çağdaş sanat anlayışını yansıtan yapıtlardan oluşmaktadır. Ülkenin varsıl coğrafyası ve köklü geçmişi Antik Roma ve Berberi döneminden 20. yüzyıldaki sömürge dönemi ve ardından gelişen çağdaş döneme ait örnekler doğurmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Emevî mimarisi</span>

Emevî mimarisi, Emevî Halifeliği'nde 661 ile 750 yılları arasında, özellikle Suriye ve Filistin'de gelişti. Diğer Orta Doğu uygarlıklarının ve Bizans İmparatorluğu'nun mimarisinden yoğun bir şekilde etkilenen Emevîler, Arap ve İslam mimarisine mihraplı ve minareli camiler gibi yeni bina türleri getirdi. Aynı zamanda İslam mimarisinde temsilî sanata izin verilmediği için canlı renklerle camiler yaptılar ve geometrik desenler kullandılar.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı barok mimarisi</span>

Osmanlı Barok mimarisi, aynı zamanda Türk barok mimarisi olarak da bilinir, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın başlarında Avrupa barok mimarisinden etkilenilen Osmanlı mimari dönemidir. Lale Devri ve Lale Devri mimarisindeki değişimlerin ardından gelen bu tarz, Osmanlı mimarisinin klasik tarzından ayrılışını temsil etmektedir ve geleneksel Osmanlı bina tiplerine yeni dekoratif formlar eklemiştir. 1740'larda I. Mahmud'un (1730-1754) saltanatı sırasında ortaya çıkmış ve bu dönemin en önemli erken döneme ait eseri, 1755'te tamamlanan Nuruosmaniye Camii olmuştur. 18. yüzyılın ortalarında Avrupa etkilerine dayanan yeni bina tipleri de tanıtılmıştır. Tam anlamıyla Barok tarzda inşa edilen son eserler, II. Mahmud (1808-1839) döneminde 19. yüzyılın başlarında inşa edilen Nusretiye Camii gibi yapılar olmuştur. Ancak 1820'lerden sonra Avrupa etkisinde yeni tarzlar ortaya çıkmış ve barok tarzının yerini almıştır.