Sürdürülebilirlik daimi olma yeteneği olarak adlandırılabilir. 21. yüzyılda genel olarak biyosfer ve uygarlığın bu yeteneğine atfen kullanılır. Aynı zamanda, kaynakların sömürülmesi, yatırımların yönü, teknolojik gelişmenin yönlendirilmesi ve kurumsal değişimin uyum içinde olduğu ve insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilme potansiyelinin hem günümüzde hem de gelecek için korunduğu dengeli bir ortamda değişimin sağlanması olarak tanımlanabilir. Bu alanda çalışanların birçoğu için, sürdürülebilirlik birbirine bağlı şu etki alanları ile tanımlanır: çevre, ekonomik ve sosyal; ve bunlar Fritjof Capra'ya göre Sistemsel Düşüncenin prensiplerine dayanmaktadır. Sürdürülebilir gelişmenin alt etki alanları kültürel, teknolojik ve politik olarak kabul edilir. Bazıları için sürdürülebilir gelişme sürdürülebilirlik için ana prensip olmasına karşın diğerleri için bu iki terim paradoksaldır. Sürdürülebilir gelişme gelecek neslin ihtiyaçlarını karşılama yetisine zarar vermeden günümüzdeki ihtiyaçları karşılayabilen gelişmedir. Sürdürülebilir Gelişme terimi Çevre ve Gelişme Dünya Komisyonu için Brundtland Raporu (1987) tarafından ortaya atılmıştır.
Yenilenebilir enerji, güneş ışığı, rüzgar, yağmur, gelgitler, dalgalar ve jeotermal ısı gibi karbon nötr doğal kaynaklardan elde edilebilen ve insan zaman ölçeğinde doğal olarak yenilenen kaynaklardan elde edilebilen enerjiye denir. Bu kaynaklar güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, dalga enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerjisi, biyokütle enerjisi olarak sıralanabilir. Bu tür bir enerji kaynağı, yenilenmekte olduklarından çok daha hızlı kullanılan fosil yakıtların tam tersidir.
İklim değişikliği, küresel ısınmayı ve bunun Dünya'nın iklim sistemi üzerindeki etkilerini ifade eder.
Dünya Doğayı Koruma Birliği veya tam adıyla Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği doğal kaynakların korunması amacı ile kurulmuş uluslararası bir organizasyondur. Merkezi Gland, İsviçre'de bulunur. IUCN dünya çapında 160 ülkeden 1.400'ün üzerinde devlet kuruluşu ve sivil toplum örgütünü aynı çatı altında toplamaktadır.
Elektronik atık veya e-atık, elektronik cihazların kullanım ömrünün tamamlanması ya da bizim bildiğimiz haliyle çöpe dönüşmesidir. Günlük hayatta kullandığımız televizyon, radyo, bilgisayar, yazıcı, çamaşır makinesi, buzdolabı vs gibi elektronik eşyalar, kullanım ömrü bittiğinde elektronik atık sınıfına girmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde e-atığın gayri resmi olarak işlenmesi, olumsuz insan sağlığı etkilerine ve çevre kirliliğine yol açabilir.
Sürdürülebilir gelişme ya da Sürdürülebilir kalkınma, doğal sistemlerin, ekonominin ve toplumun dayandığı doğal kaynakları ve ekosistem hizmetlerini sağlama yeteneğini sürdürürken, insani gelişme hedeflerine ulaşmak için örgütlenme ilkesidir. Arzulanan sonuç, yaşam koşullarının ve kaynakların, doğal sistemin bütünlüğünü ve istikrarını baltalamaksızın insan ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmek için kullanıldığı bir toplumsal durumdur. Sürdürülebilir gelişme, gelecek nesillerin yeterliklerinden ödün vermeden günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan bir gelişme olarak tanımlanabilir.
Atık ısı işleyen makineler ve enerji kullanan işlemler sonucu zorunlu yan ürün olarak üretilir, örneğin buzdolabı havası ısıtır ve yanmalı motorlar çevreye ısı yayar. Birçok sistemin, yan ürünü olarak ısı çıkarma ihtiyacı, termodinamik kanunlarının temelidir. Atık ısı orijinal enerji kaynağından daha düşük faydaya(termodinamik sözlüğünde düşük ekserji veya yüksek entropi) sahiptir. Her türlü insan aktivitesi, doğal sistemler ve bütün organizmalar atık ısı kaynağıdır. Gereksiz soğuk(ısı pompasında olduğu gibi) çıkışı da atık ısı biçimidir.
Kamu politikası, bir sınıf meselelerine ilişkin olarak devletin hukuk ve kurumsal geleneklere uygun bir şekilde idari yürütme organları tarafından alınan ilke kılavuzu. Kamu politikasının temeli, ulusal anayasal yasa ve yönetmeliklerden oluşur. Diğer alt bölümler hem yargı yorumlarını hem de genel olarak mevzuatla yetkilendirilen düzenlemeleri içerir. Kamu politikası, sorunları verimli ve etkili bir şekilde çözerken, adalete hizmet eder. Hükûmet kurumlarını ve politikalarını desteklediğinde ve etkili yurttaşlığı teşvik ettiğinde güçlü kabul edilir.
İklim değişikliğinin hafifletilmesi, uzun vadeli küresel ısınmanın ve ilgili etkilerinin büyüklüğünü veya oranını sınırlayan eylemlerden oluşur. İklim değişikliğinin hafifletilmesi genel olarak insan (antropojenik) sera gazı emisyonlarındaki azalmayı içerir. Karbon yutaklarının kapasitesini artırarak da hafifletme sağlanabilir. Etki hafifletme politikaları, insan kaynaklı küresel ısınmayla ilişkili riskleri önemli ölçüde azaltabilir.
Çevresel muhasebe bir muhasebe alt kümesidir, hedefi ekonomik ve çevresel bilgiyi birleştirmektir. Çevresel muhasebe Entegre Çevresel ve Ekonomik Muhasebe Sistemi ile Ulusal ekonomi seviyesinde veya kurumsal düzeyde yürütülebilir.
Çevre sorunları, insan aktivitelerinin biyolojik ve fiziksel çevre üzerindeki zararlı etkilerinin toplamına verilen addır. Çevre koruma, doğal çevreyi hem çevrenin hem de insanoğlunun yararına olacak şekilde, bireysel, organizasyonel ve yönetimsel seviyede koruma pratiğidir. Çevreci anlayış, çevre sorunlarına savunmacı, eğitici ve aktivist bir yaklaşımla eğilir.
Bu liste, insan faaliyetlerinin, biyofiziksel çevre üzerindeki zararlı etkilere sebep olan çevre sorunlarının bir listesidir. Genel anlamda; sorunlar, etkileri ve hafifletici unsurlar olarak sınıflandırılırlarsa da, etkilerin birbirine bağlı olduğu ve yeni etkilere neden olabilecekleri gözden uzak tutulmamalıdır.
Çevresel kaynak yönetimi, insan toplumlarının çevre ile etkileşiminin ve üzerindeki etkisinin yönetimidir. Terimin ifade etmiş olabileceği gibi, çevrenin kendisinin yönetimi değildir. Çevre kaynakları yönetimi, ekosistem hizmetlerinin gelecek insan nesilleri için korunmasını ve sürdürülmesini ve ayrıca etik, ekonomik ve bilimsel (ekolojik) değişkenleri göz önünde bulundurarak ekosistem bütünlüğünün korunmasını amaçlamaktadır. Çevresel kaynak yönetimi, ihtiyaçların karşılanması ile kaynakların korunması arasında ortaya çıkan çatışmalardan etkilenen faktörleri belirlemeye çalışır. Bu nedenle çevre koruma, sürdürülebilirlik ve entegre peyzaj yönetimi ile bağlantılıdır.
Enerji güvencesi ulusal güvenlik ile enerji tüketimi için doğal kaynakların bulunabilirliği arasındaki ilişkidir. (Nispeten) ucuz enerjiye erişim, modern ekonomilerin işleyişi için zorunlu hale gelmiştir. Bununla birlikte, enerji kaynaklarının ülkeler arasında eşit olmayan dağılımı, ciddi kırılganlıklara neden olmuştur. Uluslararası enerji ilişkileri, hem enerji güvenliği hem de enerji kırılganlığına yol açan dünyanın küreselleşmesine katkıda bulunmuştur.
Çevre jeolojisi yerkürenin tüm unsurları ve süreçleri ile insanlar arasındaki ilişki ve etkileşimi inceleyen bir jeoloji alt disiplinidir.
İnsanın çevre üzerindeki etkisi veya çevre üzerindeki antropojenik etki, biyofiziksel ortamlarda ve ekosistemlerde, biyoçeşitlilikte ve doğal kaynaklarda doğrudan veya dolaylı olarak insanlar tarafından neden olunan küresel ısınma, çevresel bozulma, okyanusların asitlenmesi, kitlesel yok oluş, biyoçeşitlilik kaybı, ekolojik kriz, yasak avlanma ve ekolojik çöküş gibi değişikliklerdir. Doğayı toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendirmenin şiddetli etkileri, aşırı insan nüfusu artışı ile daha kötü bir hale gelmiştir. İnsanların çevrede hasara yol açan aktivitelerine nüfus artışı, aşırı tüketim, aşırı kullanma, çevre kirliliği ve ormansızlaşma örnek verilebilir. İnsanların yol açtığı bu sorunlardan bazıları, örnek olarak küresel ısınma ve biyoçeşitlilik kaybı, insanlık için bir varoluşsal risk teşkil etmektedir ve aşırı insan nüfusu artışı bu sorunlarla yakından ilişkilidir.
Çevre biyoteknolojisi, doğal çevreye uygulanan ve araştıran biyoteknoloji dalıdır. Ayrıca ticari kullanımlar ve işletmeler için biyolojik süreçlerden faydalanılması çalışmalarını da kapsamaktadır. Uluslararası Çevre Biyoteknolojisi Derneği çevre biyoteknolojisini "Kirlenmiş çevresel ortamların iyileştirilmesi ve çevre dostu süreçler için biyolojik sistemlerden yararlanılması, geliştirilmesi ve düzenlenmesi" olarak tanımlamaktadır. Katı, sıvı ve gaz atıkların biyolojik olarak işlenerek çevre kirliliğinin önlenmesi, kirlenmiş çevrenin iyileştirilmesi, çevrenin ve arıtım süreçlerinin biyolojik olarak izlenmesi amaçlarıyla biyolojik organizmaların ve ürünlerinin kullanılmasına dayanan bilimsel ve mühendislik bilgi sistemi olarak da tanımlanabilir.
İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonları sera etkisini güçlendirerek iklim değişikliğine neden oluyor. Çoğu fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan karbondioksittir: kömür, petrol ve doğal gaz. En büyük kirleticiler arasında Çin'deki kömür ile çoğu OPEC ve Rusya'da devlete ait olan büyük petrol ve gaz şirketleri yer alıyor. İnsan kaynaklı emisyonlar, Dünya atmosferindeki Karbondioksiti yaklaşık %50 oranında arttırdı.
Çevre çalışmaları, çevre ve insan etkileşimini karışık sorunların çözümünde sistemsel olarak incelenen çalışmalardır. Çevre sorunları çeşitli bilim dallarını yan yana getirir. Çevre sorunlarını çözmek için çevre çalışmaları, çevre politikaları gereklidir. Çevre çalışmaları için yeterli sayıda personel ve makine, teçhizat lazımdır. Doğal kaynakların yoğun ve bilinçsiz bir şekilde kullanılması hızlı nüfus artışıyla birlikte kaynakların tükenmesine neden olur. Buna çözüm olarak planlı çevre çalışmaları gereklidir. Kaynakların bilinçsiz ve yoğun şekilde kullanılması insanlar ve hayvanların aç kalması gibi sorunlar meydana getirebilir. Aşırı nüfus artışı çeşitli sorunlar meydana getirebilir. Örneğin; kaynakların daha hızlı tükenmesi gibi. Çevre açısından birçok önemli müesseseler vardır. Örneğin; Dünya Doğayı Koruma Vakfı, Greenpeace, Kraliyet Botanik Bahçeleri gibidir. Orman yangınları sonucunda çeşitli hayvanların ölümüne, çeşitli hayvanların doğal ortamının bozulmasına veya yok olmasına neden olur. Orman yangınları sonucunda karbonmonoksit artar. Türkiye orman yangınlarının çokça görüldüğü Akdeniz iklim kuşağındadır. Çeşitli yangın türleri vardır. Eğimli yerlerde eğim arttıkça yangın artar. İklim krizi, küresel ısınmayla birlikte uzun dönemde yağış ve rüzgar değişimlerini içerir. Çünkü iklim, atmosfer olaylarında 30-50 yıl içinde gösterdiği ortalama durumdur. İklim krizi temiz havaya, beslenmeye ve yaşamaya engel olur. İklim krizi klimatoloji bilim dalına göre incelenmektedir. Doğal afetlerde sel ve su baskınlarına karşı bitki örtüsünün ve ormanların korunması lazımdır. Yüksek yerler bitki örtüsüyle kaplandığı zaman toprak kaymasına karşı önlem alınmış olur. Erozyona karşı çevre çalışması olarak eğimli yerlerde ağaçlandırma çalışması yapmak lazımdır. Çığda çevre çalışması olarak eğimin çok olduğu yeri ağaçlandırma yapmak bir çözümdür. Yanardağ patlamasından korunmak için yanardağdan uzak yerlerde ev yapmak çözümdür. Bu afetler sonucunda doğal yapının bozulması, çeşitli yatırımların gecikmesi, hayvan ve insan ölümlerine neden olur. İnsanlar çeşitli faaliyetler ile doğal ortamı bozarak çevre sorunlarının çıkmasına sebep olurlar. Fabrikalar bacaya filtre takmaması havanın kirlenmesine sebep olur. Fabrikaların atıkları uygun olmayan yöntemlerle dışarı atması çevre sorununa neden olur. Zehirli atıkları atmak çevreye zarar verir. Bunlar için çevre çalışması yapılacaksa gereken çevre önlemleri almak gerekir. Paris Deklarasyonu'yla 1972 tarihinde çevre politikaları ilk kez yönetimler düzeyinde ele alınarak çevre politikası için çevre eylem planının hazırlanması konusunda temel atılmıştı. Birinci Çevre Eylem Programının çevre politikaları hedefleri olarak kirliliğin azaltılması, yaşam kalitesinin arttırılması, çevrenin küresel olarak korunması için girişimleri artırmak gibi hedefleri vardır. Yenilenebilir ve yenilemez enerji kaynaklarında insanlar enerji kaynaklarına ihtiyaç duymuştur ve buna göre gerekenleri yapmıştır. Yenilenebilir enerji kaynağı güneşten gelir ve çevreye zararı olmayan enerji kaynaklarındandır. Bunlar hidroelektrik enerjisi, güneş enerjisi, biokütle enerjisi gibidir. Yenilenemez enerji kaynakları fosil yakıt ve radyoaktif elementlerden elde ediliyor. Çevre zararlı etkileri vardır. Yenilemez enerji kaynakların kullanımını azaltarak çevre ile ilgili çalışmamızı yapmış oluruz. Örneğin; benzinli araba kullanmak havaya zarar verir. Çünkü egzozdan çıkan duman havaya doğru gider. Yenilenebilir kaynağına yönelik daha fazla yatırım yapılırsa çevreye zarar veren yenilenemez enerji kaynaklarına daha az önem verilir, böylece çevreye daha çok önem verilmiş olur. Fosil yakıtlar kullanıldığında sera gazı açığa çıkar. Bunlardan karbondioksit ve metan gazı bazılarıdır.CO2 salımı 1990 yılında 0,6 milyar tondur fakat 1998 yılında 55 milyar ton seviyesine gelmiştir.
Küresel atık ticareti, atıkların daha ileri seviyede arıtılması, bertaraf edilmesi veya geri dönüşümü için ülkeler arasında gerçekleşen uluslararası atık ticaretidir. Zehirli veya tehlikeli atıklar genellikle gelişmekte olan ülkeler tarafından gelişmiş ülkelerden ithal edilmektedir.