Carnotaurus, Geç Kretase döneminde Güney Amerika'da yaşamış bir teropod dinozor cinsidir.
Oral ve maksillofasiyel cerrahi ağız boşluğu, çene kemikleri ve dişler ile ilgili patolojilerin tedavisi ve gelişimsel bozuklukların tedavisi ile ilgili cerrahi dalıdır. Beş yıllık dişhekimliği eğitiminden sonra uzman eğitimi sırasında asistan 4 veya 6 yıl boyunca hastane veya fakülte ortamında yüzün, ağzın ve çenelerin yumuşak ve sert dokularına yönelik geniş çaplı prosedürlerini öğrenir. Ayrıca plastik cerrahi eğitiminde maksillofasiyal cerrahi eğitimi verilmektedir.
Os nasale ya da burun kemiği, bireylere göre değişen boyutta ve şekilde, iki küçük, dikdörtgenimsi kemikten oluşur. Yüzün orta-üst kısmında ve yan yana bulunmaktadırlar. Bağlantı yerlerinden burnun "köprü"sünü oluştururlar.
Dil kemiği ya da hiyoid kemik, alt çenenin alt arkasında bununan oldukça küçük bir kemiktir. Kafatasında oynar ekleme sahip iki kemikten biridir. Os hyoideum, yassı ya da yuvarlak fibrokartilaginöz ve kemiksel parçalardan meydana gelmiştir. Hyoid kemiğinin görevi dilin kafatası içinde sabitlenmesidir. Bu kemik şakak kemiğinin processus styloideus'una bağlanır. Evcil memeli hayvanlardan etçillerde bu kemik temporal kemiğin processus mastoideus'una bağlanır.
Üst çene kemiği, maksilla veya maxilla, iskeletin yüz bölümünde Altçene kemiğinden sonraki en büyük alanı kaplayan ve çift olan bu kemik, göz çukuru, burun boşluğu ve ağız boşluğu gibi boşlukların meydana gelmesine yardım eder. Üst çene kemiğinin içinde üstçene kemiği giriti denilen büyük bir boşluk vardır. Üst çene kemiğinde, tabanı burun boşluğuna bakan bir piramit şeklinde üstçene kemiği gövdesi denilen bir cisim vardır. Ayrıca kemiğin elmacık çıkıntısı, alın çıkıntısı, diş yuvası çıkıntısı ve damak çıkıntısı denilen dört çıkıntısı, üst, ön, alt ve arka olmak üzere dört kenarı vardır.
Katapleksi hastanın, bilincini kaybetmeksizin, birdenbire düşmesine yol açan, ani, çoğunlukla genel bir kas parezisidir. Genellikle emosyon ve çoğu zaman kahkaha, bu durumu yaratabilir. Narkolepsi sendromuna özgü olan katapleksiye, bu hastalarda yüksek oranda rastlanır. Bu terim bazen de hipnotik uyku için kullanılır.
Mandibula ya da alt çene kemiği, kafatasında yer alan bir kemiktir. Kafatasındaki oynar ekleme sahiptir. Şakak kemiğine bağlanır. Omurlarda olduğu gibi burada da bir eklem diski denilen kıkırdak yapıda bir disk bulunur. Evrimsel anlamda insandan evcil memeli hayvanlara doğru gidildikçe altçene kemiği oranı uzar. Hatta etçiller dışındaki hayvanlarda aralık diş denilen dişsiz bir bölüm vardır. Açıklığın arkaya bakan at nalı şeklinde, bir gövdesi ve gövdenin her iki yanında yukarıya doğru uzanan iki adet kolu vardır. Altçene kemiği gövdesinin üzerinde, üstçene kemiğinde olduğu gibi diş çukurları bulunur.
Sanatsal anatomi, mekan içinde hareket halinde olan insan bedeninin yapısını ve biçimini inceleyip resmini doğru çizmeyi ve aynı zamanda ivme ile hacim arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçlamaktadır. İnsan bedeninin sanatsal yapısıyla ilgilenmek onun tıbbi anatomisiyle ilgilenmeyi gerektirmez. İkisi birbirini tamamlar.
Etmoid kemik ya da kalbursu kemik, burun boşluğunu beyinden ayıran, kafatasında bulunan bir kemiktir. Burunun üst kısmında ve yörüngemsilerin arasında bulunur. Bu küpsel kemik süngerimsi yapıda olduğu için hafiftir. Etmoid kemik, göz çukurlarını oluşturan kemiklerden biridir.
Sakal, genellikle erkeklerin çene, yanak, boyun ve üst ve alt dudak kısımlarında büyüyen kıllara verilen addır.
Paryetal kemik kafatası'nın kenarlarının ve çatısının birleştiği kemiktir. Her kemik düzensiz dörtgen biçimindedir ve iki yüzeyi, dört kenarı ve dört açısı vardır. İsmi Latince pariet-(duvar)'dan gelir.
Köpek dişi, memeli oral anatomisinde incelenen uzun ve sivri diş. Fakat daha düz bir şekilde ortaya çıkabilirler. Bunun sonucu öndeki kesici dişlere benzerler. Öncelikli olarak sert yiyeceği parçalamakla görevlidirler. İkincil kullanımları ise saldırıya yöneliktir. Çoğunlukla bütün memelilerde en büyük dişlerdir. Çoğu memelide ikisi alt çenede ve ikisi üst çenede olmak üzere dört adet köpek dişi bulunur. Aynı çenede bulunan köpek dişlerini birbirinden, kesici dişler ayırır. Örneklerini köpeklerde ve insanlarda görebiliyoruz.
Sapan kemiği ya da vomer, kafatasında bulunan bir kemiktir. Temel kemiği, Etmoid kemik, her iki üst çene kemiği ve her iki damak kemiği ile eklem yapar. Burun kıkırdağı ile de eklem yapar.
Oklüzyon ya da kapanış, diş bağlamında, basitçe dişlerin arasındaki temas demektir. Daha teknik olmak gerekirse, maksiller ve mandibular dişler arasındaki birbirlerine yaklaştıkça meydana gelen ilişkidir, çiğnemede ya da istirahatta olduğu gibi.
Mikrognati (micrognathism), altçenenin yetersiz gelişmesi (hipoplazi) niteliğinde bir anomalidir; 1. ve 2. faringeal arklara (brankial yarık) özgü malformasyonların çoğu çene-yüz bölgesindeki mezenkimal dokunun embriyolojik dönemdeki yetersizliğine bağlanmaktadır. Altçene küçüktür ve geridedir; bu olgu, çevredeki kasların hareketlerini sınırlarken bu kaslardan yararlanan dokuların gelişmeleri de kısıtlanır. Kraniyofasiyal anomalileri içeren sendromlarda çok sık görülen bulgulardan biridir. Sendroma-özgü olmayan olguların varlığı da bilinmektedir; örneğin; altçenesi, kafa ile göğüs kafesi arasında sıkışmış olan bir fetüste çene kemiklerinin gelişimi olması gereken düzeye ulaşamamaktadır. Gebelik sorunları, gebelerin alkol kullanması, gestasyonel diabet (gebelik diabeti) gibi çevresel faktörler etkili olabilmektedir (Möbius sendromu). Olguların bir bömümü, gebelerdeki rubella (kızamıkçık) infeksiyonu komplikasyonudur. Yenidoğanların bir bölümünde görülebilen hafif mikrognatiler, altçene gelişiminin tamalanmasıyla silinebilir. Mikrognati'de altçene gövdesi kadar çene eklemini oluşturan yapıların hipoplazisi de önemlidir. Mikrognatilerin bir bölümü kulak sistemi, üstçene ve damak gelişiminin de aksadığı olgularla birlikte görülür.
Kraniyofasiyal yarıklar, kraniyofasiyal malformasyonların en önemlilerinden biridir; baş-boyun ve yüz bölgesinin oluşma ve gelişme aşamalarındaki aksamalar ya da sapmalar sonucu ortaya çıkan yapısal ve işlevsel bozuklukların önemli bir bölümünü oluştururlar. Embriyolojik kökenlerine göre; nöral tüp kökenli anomaliler, 1. ve 2. farengeal ark kökenli malformasyonlar, ektodermal displaziler söz konusudur.
Prozostrodontia, mammaliaformları ve bunların Tritheledontidae ve Tritylodontidae gibi en yakın akrabalarını içeren bir sinodont kladıdır. Liu ve Olsen (2010) tarafından düğüm tabanlı bir takson olarak dikildi ve Prozostrodon brasiliensis, Tritylodon langaevus, Pachygenelus monus ve Mus musculus'u içeren en az kapsayıcı klad olarak tanımlandı.
Gorgonopsiyenler (Gorgonopsia), Geç Permiyen'in baskın etçil terapsit grubu. Permiyen'de, kesit olarak oval olan ve tırtıklı bir arka kenar taşıyan büyük ölçüde genişlemiş üst ve alt köpek dişleri tarafından av üzerinde beslenmeye uyum sağlamış, nispeten nadir, küçük etoburlar olarak ortaya çıkarlar. Bununla birlikte, Geç Permiyen'in geri kalanında, gorgonopsiyenler baskın karasal etoburlardı ve aynı zamanda çağdaş Rus yataklarında da bulunurlar. Şimdiye kadar Güney Afrika ve Rusya dışında tamamen bilinmiyorlar ve diğer son Permiyen terapsit gruplarının aksine, tek bir gorgonopsiyenin bile Triyas'ın sonuna kadar hayatta kaldığı bilinmiyor.
Kaprosuchus, soyu tükenmiş bir mahajangasuchid crocodyliform cinsidir. Nijer'in Üst Kretase yaşlı Echkar Formasyonu'ndan çıkarılan neredeyse eksiksiz tek bir kafatasından bilinmektedir. Cins adı, Grekçe: κάπρος, kapros ("domuz") ve Grekçe: σοῦχος soukhos ("timsah") sözcüklerinden oluşan bir ad tamlaması olan Kaprosuchus yani "domuz timsahı"dır. Bu ad ona domuzlarınkine benzeyen sıra dışı köpek dişleri dolayısıyla verilmiştir. Bu cinsi ilk kez 2009 yılında ZooKeys'de yayınlanan bir monografide Anatosuchus ve Laganosuchus gibi diğer Sahra timsahlarıyla birlikte tanımlayan Paul Sereno ve Hans Larsson tarafından "BoarCroc" olarak adlandırılmıştır. Tip türü K. saharicus'tur.
Prognatizm veya Habsburg Hanedanı üyeleri arasında yaygınlığı nedeniyle Habsburg çenesi olarak da adlandırılan, mandibula veya maksillanın kafatasının iskelet tabanına göre koronal düzlemde çıkıntı yaptığı durumdur. Genel diş hekimliği, ağız ve çene cerrahisi ile ortodontide bu durum klinik veya radyografik (sefalometrik) olarak değerlendirilir. Prognatizm kelimesi Yunanca πρό ve γνάθος sözcüklerinden türetilmiştir. Prognatizm, maloklüzyona sonuç verebilir.