İçeriğe atla

Çatışkı

Çatışkı ya da Antinomi (Yunanca αντι-, karşı ve νομος, yasa) sözcük anlamı olarak iki yasanın gerçekte ya da görünüşte birbirleriyle uyuşmazlığıdır. Mantık ve epistemoloji’de geçen ve genel olarak bir paradoksu ya da çözümsüz bir çelişkiyi tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Aynı anda ve ölçüde geçerli iki önermenin birbirinin yerine konulamazlığı durumunu ifade eder.

Kant'da antinomiler

Kant felsefesinde bu terim özel bir önem kazanmıştır. Kant çatışkı terimini duyusal algı evrenine ya da deneysel (fenomenal) evrene özgü aklın kategori ve kriterlerini, saf düşünce evrenine uygulamanın akla yatkın olduğu kadar da çelişkili olan sonuçlarını tanımlamak için kullanır. Kant'ın epistemolojik çalışması, deneyin olanaklılık koşullarının belirlenmesi üzerine kuruludur. Dolayısıyla da aklın olanaklı deney alanı ötesinde ortaya bir bilgi koymak mümkün olmadığı tezinden hareketle, Kant, bu terimi öne sürer ve bu alana ilişkin önermelerin kaçınılmaz olarak aporik/çatışkılı olduğunu belirtir. Çünkü bu tür önermeler eşit ölçüde geçerli ya da geçersiz karşıt-önermelerle karşılaştırılabilir. Zaman, sonsuzluk, gerçek, öncesizlik-sonrasızlık gibi pek çok kavram ve kategoride çatışkılı önermeler ortaya konulabilir.

Birbiriyle bağlantılı ikisi matematiksel ikisi fiziksel olan ve saf mantığın deneysel sonuçlarla çeliştiği dört çatışkı tanımlanır:

  1. Uzay ve zamanda evrenin sınırlanması, (Evren sınırlıdır- Evren sınırsızdır)
  2. Bütünün bölünmez atomlardan oluştuğu teorisi (Bütün bölünmez atomlardan ibarettir – Bütün sonsuza kadar bölünebilir),
  3. Evrensel nedensellik ilkesi ile ilişkili olan bağımsızlık sorunu (Her şey evrensellik nedensellik ilkesine gore birbiri ile bağıntılıdır – Hiçbir şey birbiri ile bağıntılı değildir),
  4. Evrensel bir varlığın varoluşu (Evrenin oluşunda bir evrensel varlık vardır – Evrenin oluşunda bir evrensel varlık yoktur).

Bu tanımlamalar Kant’ın bilimsel ve felsefi araştırmanın sınırlarını belirlemek için oluşturduğu eleştirel çalışmaların bir parçasıdır. Kant her ne kadar karşı-tezi savunanlar tarafından gerçek olduğu tasarlansa da ya da eleştirel bir aydınlamadan geçmeden akla gerçek gibi görünse de hiçbir durumda çelişkinin gerçek olmadığını söyleyerek bu çelişkileri çözdüğünü savunmuştur. Dolayısıyla bu gibi konularda birbiriyle çelişen ve eşit düzeyde güçlü argümanlara sahip olan karşıt görüşlerin etkisiyle insan aklının kendisiyle sürekli bir savaşım içinde olduğu görüşünü sıklıkla yapıldığı gibi Kant’a atfetmek yanlıştır. Kant'a göre sorun, fenomenler ve numenler dünyasının birbirleri ile karıştırılmasından ortaya çıkmaktadır. Kendinde şeyler olarak numenler akılsal kavrayışın ötesindedir ve aslında akılcı bir kozmoloji olası değildir.

Mantıkta antinomi

Çatışkıların, mantıksal akıl yürütmenin sınırlarına önem vermediği de tartışılabilir. Çünkü bir (varsayımsal) sınırlama olduğu sonucu çatışkıdan mantıksal akıl yürütme ile çıkarılır; dolayısıyla mantıksal akıl yürütmenin geçerliliği konusundaki herhangi bir sınırlama, mantıksal akıl yürütmenin sınırları olduğu konusundaki sonucun geçerliliğine de bir sınırlama getirir. Kısacası çatışkıların sonucunda ortaya çıkan mantıksal akıl yürütmenin geçerliliği konusu yalnızca o çatışkı için bağlayıcıdır ve mantık alanının genelini bağlamaz. Çatışkıları mantıksal alanın içindeki düzensizlikler olarak görebiliriz. Bu düzensizlikler kendileri içinde izole olup alanın geneli üzerinde etkisi yoktur. Dolayısıyla da çatışkıların bu süreksizlik olarak beliren konumu klasik mantığın "ex falso quodlibet" (yanlıştan ehven çıkar) yasası ile uyuşmazlık içinde olmalarına neden olur.

Matematiksel mantık içinde de çatışkılar ortaya çıktıkları formel sistemlerde rahatsız edici ve hatta yıkıcı bir unsur oluştururlar. Bertrand Russell'ın Gottlob Frege'nin çalışmalarından çıkardığı ve Russell’ın paradoksu diye bilinen durum buna bir örnektir.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Matematik felsefesi</span>

Matematik felsefesi, matematiğin varlıksal, bilgisel ve yöntemsel sorunlarını inceleyen, matematiğin temelleriyle ilgili ana kavramları irdeleyen bir felsefe dalıdır.

Matematiksel mantık, biçimsel mantığın matematiğe uygulanmasıyla ilgilenen bir matematik dalıdır. Metamatematik, matematiğin temelleri ve kuramsal bilgisayar bilimi alanlarıyla yakınlık gösterir. Matematiksel mantığın temel konuları biçimsel sistemlerin ifade gücünün ve biçimsel ispat sistemlerinin tümdengelim gücünün belirlenmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Bilgi</span> İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü

Bilgi, genellikle geçerliliği veya doğruluğu varsayılacak şekilde mümkün olan en yüksek kesinlik derecesi ile karakterize edilen, kişiler veya gruplar için mevcut olan bir dizi gerçek. Bilginin tanımı kullanıldığı alana ve bakış açılarına göre değişiklik göstermektedir. Epistemolojide subje ile obje arasındaki ilişkiden doğan her türlü ürüne denir. Bilginin doğası, kökenleri ve boyutları ile ilgilenen dala epistemoloji adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Deneycilik</span> bilginin sadece veya öncelikle duyusal deneyimden geldiğini belirten teori

Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

<span class="mw-page-title-main">Immanuel Kant</span> Alman filozof

Immanuel Kant, Prusya kökenli Alman filozof. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş, Aydınlanma Çağı ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirgin olarak etkilemiştir. Bugün Rusya topraklarında bulunan Königsberg'de doğan Kant'ın epistemoloji, metafizik, etik ve estetik alanlarındaki kapsamlı ve sistematik çalışmaları, onu modern Batı felsefesinin en etkili isimlerinden biri hâline getirmiştir.

Tanrı'nın varlığıyla ilgili argümanlar filozoflar, teologlar ve diğer düşünürler tarafından öne sürülmüştür. Felsefi terminolojide, Tanrı'nın varlığı problemi, tanrı ontolojisinin bilgi kuramı ile ilgilidir. Bilgi kuramı, epistemoloji, bilgiye olan yaklaşımı, doğru bilgiye nasıl ulaşılacağını inceler. Ontolojiyse, varlık/yokluk konuları üzerindeki argümanlardan oluşur. Yani, tanrı ontolojisinin bilgi kuramı, Tanrı'nın var olup olmadığı konusunda nasıl akıl yürüteceğimiz üzerinedir.

<span class="mw-page-title-main">Sezgi</span> felsefe, mistisizm, ezoterizm ve farklı öğreti sistemlerinde kullanılan terim

Sezgi; felsefe, mistisizm, ezoterizm ve farklı öğreti sistemlerinde farklı anlamlarda kullanılan terim.

Zorunluluk. Başka türlü olamayan, olumsal olmayan ya da olmaması olanaklı olmayan durum; olduğundan başka türlü olamayacak olma durumunu dillendiren, olduğundan başka türlü olmanın mantıksal bakımdan olanaksızlığını dile getiren felsefi ulam. Öte yandan, mantık diliyle söylendiğinde, bir önerme yanlışlanamıyor ise zorunlu demektir. Bu tür önermeler yanlışlığı düşünülemez, değillemesi de çelişik olan, bu nedenle de doğrulukları zorunlu olan önermelerdir. Şeylerin gerçekte olmadığı ama olabileceği birçok olanaklı durum tasarlanabilir. Eğer bir önerme tasarlanan olanaklı durumların hepsi için doğru ise o önermeye bütün olanaklı dünyalarda doğru ya da zorunlu önerme denir.

<i>Petitio principii</i> Döngüsel Mantık Safsatası

Petitio principii, kalıplaşmış Latince bir terimdir. Döngüsel nedensellikten doğan safsatayı tanımlar. Bir sonuca neden olan şeyi, o sonucu ispatlamakta kullanma safsatasıdır. Safsatalarla doğru bilgi edinilemez ve bir yere varılamaz. Safsataya giren döngüsel akıl yürütmeler kendi kendilerini ürettikleri için, bir nevi kuyruğunu yakalamaya çalışan aptal bir tilki gibi olduklarından sağlıklı akıl yürütmeler değildirler.

Nedensellik, genel olarak nedensellik ilkesi olarak bilinen; olay ve olguların birbirine belirli bir şekilde bağlı olması, her sonucun bir nedeni olması ya da her sonucun bir nedene bağlanarak açıklanabilir olması ya da belli nedenlerin belirli sonuçları yaratacağı, aynı nedenlerin aynı koşullarda aynı sonuçları vereceği iddiasını içeren felsefe terimi.

Objektivizm, Rus-Amerikan yazar ve filozof Ayn Rand tarafından geliştirilen bir felsefi sistemdir. Kendisi bu sistemi "insanı kahraman bir varlık olarak, kendi mutluluğunu hayatının ahlaki amacı olarak, üretken başarıyı en asil faaliyeti olarak ve aklı tek mutlak olarak gören bir kavram" olarak tanımlamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Elea Okulu</span>

Elea Okulu, İtalya'nın batı kıyılarında yer alan Alento Irmağı'nın denize döküldüğü yerde kurulan ve bir Yunan kolonisi olan Elea (Elaia) kentinde kurulmuş bir felsefe okulu olduğu için bu adı alan ilk felsefe okullarının en önemlilerinden biridir.

Dede paradoksu, zaman yolculuğuyla geçmişe gidilmesi durumunda ortaya çıkan bir tutarsızlığı ifade eden paradokstur. Bu kavram ilk kez bilimkurgu yazarı René Barjavel'in "Le Voyageur Imprudent " adlı romanında tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Argüman</span> ikna etmeye çalışmak ya da sabitleştirmek veya gerçek bir sonuca varmak

Mantık ve felsefede argüman; sonuç ve onun doğruluk derecesini belirlemeye yönelik verilen öncüllerden kurulmuş bir dizi ifadedir. Bir argüman ifadelerden oluşur. Bunlardan biri sonuç, diğerleri sonucun doğruluğuna dayanak olarak verilen öncüllerdir. Herhangi bir düşünceyle karşılaştığımızda, o düşüncenin içerdiği esas iddiayı ileten ifade argümanın sonucu; onu destekleyen diğer tüm ifadeler argümanın öncülleridir. Bir argümanın doğal dildeki mantıksal formu, sembolik biçimsel dilde temsil edilebilir ve doğal dilden bağımsız şekilde, matematik ve bilgisayar bilimlerinde biçimsel olarak tanımlanmış argümanlar yapılabilir.

Immanuel Kant; Saf Aklın Eleştirisi'nde analitik ve sentetik yargılar olmak üzere iki ayrı kavram tanımlar. Analitik-Sentetik ayrımının en belirgin özelliği deneyden bağımsız veya deneye bağımlı olmadır. Bunun yanı sıra analitik yargılar daima doğru olan yargılarken, sentetik yargılar doğru ya da yanlış olabilen yargılardır. Analitik yargılar içeriği boş yargılar olmaları dolayısıyla bilgimizi genişletmez ancak sentetik yargılar bilgimizi genişletirler. Kant şu şekilde ifade etmiştir:

Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi 100 sayfayı aşmayan oldukça kısa bir metin olmasına rağmen Immanuel Kant'ın ahlak felsefesinin temellerini ortaya koyduğu en önemli metindir. Ahlak felsefesi alanında sistematik bir eser hazırlama girişiminden ilk kez 1768'de bahseden Kant, yazımına 1783 yılında başladığı eserin ilk baskısını 1785 tarihinde, en önemli eseri kabul edilen Saf Aklın Eleştirisi'nden dört yıl sonra yaptı. Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi aslen Pratik Aklın Eleştirisi'ne hazırlık olarak düşünülmüştü. Bu eserde ortaya konan ahlak felsefesinin esasları Pratik Aklın Eleştirisi'nde ve geç bir dönemde yazdığı Ahlak Metafiziği'nde geniş biçimde açıklanır ve incelenir.

<span class="mw-page-title-main">Yanlışlanabilirlik</span> Bir önermenin yanlışlığının kanıtlanabilme ihtimali

Bir önerme, hipotez ya da teori; özünde yanlış olduğunun kanıtlanabilme ihtimali varsa; yanlışlanabilirdir. Bir yargıyı geçersiz kılacak herhangi bir gözlem yapmak ya da argüman sunmak mümkünse bu yargı yanlışlanabilirdir. Bu anlamda, yanlışlamak ile geçersiz kılmak eş anlamlıdır. Bilimsel bir önerme yanlışlanabilme özelliği barındırır. Yanlışlanabilirlik ilkesi, bilim ile bilim dışı olanı, bilgi ile inancı ayırmak için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Çelişki</span> iki veya daha fazla öneri arasında mantıksal uyumsuzluk

Klasik mantıkta, çelişki bir ya da daha fazla önerme arasında uyumsuzluk olması durumudur. Çelişkili iki önerme birlikte değerlendirildiğinde genellikle birbiriyle zıt olan iki mantıksal sonuç ortaya çıkar. Bu konuda Aristo'nun çelişmezlik kanunu'na göre "Aynı şey, aynı zamanda, aynı açıdan, aynı nesneye hem dahil hem de dahil olmayan olamaz"

Epistemolojide, fideizm, inancın akıldan bağımsız olduğunu veya akılla çatıştığını ve belirli gerçeklere ulaşmada akıldan üstün olduğunu savunan teori. Latince "inanç" anlamına gelen "fide" kelimesinden türetilmiştir.

Doğanın felsefede birbiriyle ilişkili iki anlamı bulunmaktadır. Bir yandan, doğal olan veya doğal kanunların normal işleyişine tabi olan her şeyin toplamı anlamına gelirken, öte yandan, bireysel şeylerin temel özelliklerini ve nedenlerini ifade eder.