
Meteoroit, dış uzayda bulunan küçük bir kaya veya metal cisimdir. Meteoroitler, asteroitlerden önemli ölçüde daha küçük ve boyutları taneciklerden bir metreye kadar değişen nesneler olarak ayırt edilirler. Meteoroitlerden daha küçük nesneler, mikrometeoroit veya uzay tozu olarak sınıflandırılır. Pek çoğu kuyruklu yıldızlardan veya asteroitlerden gelen parçalardır, diğerleri ise Ay veya Mars gibi gök cisimlerinden çarpma etkisiyle fırlatılmış olan uzay enkazıdır.

Çarpma krateri, bir gezegenin, Ay'ın veya başka bir katı cismin yüzeyinin de, daha küçük bir cismin yüzeye hiper hızla çarpmasıyla oluşan bir dairesel çöküntüdür. Patlama veya içsel çökme nedeniyle oluşan volkanik kraterlerin tersine çarpma kraterleri, çevresindeki araziden yükseklik olarak daha alçakta olan kenar ve zeminleri yükseltir. Çarpma kraterleri küçük, basit, kâse biçiminde çöküntüden geniş, karmaşık çoğul halkalı çarpma havuzuna kadar dağılım gösterir. ABD'nin Arizona eyaletinde bulunan Barringer Meteor Krateri küçük çarpma kraterinin dünya üzerindeki en bilindik örneğidir.

Dünya'ya Yakın Cisimler, yörüngeleri günberi noktasında Dünya'ya 1,3 Astronomik Birim (AB) mesafeden daha yakın olup Dünya'nın çok yakınına gelen gök cisimleridirler. Bunlar birkaç bin Dünya'ya Yakın Asteroit (DYA), Dünya'ya Yakın Kuyruklu yıldız (DYK), bir miktar Güneş etrâfında dolanan uzay aracı ve uzayda Dünya'yla çarpışmadan tâkip edilebilecek büyüklükte meteoritlerden oluşurlar. Makbul olan görüşe göre DYC'lerin geçmişte Dünya'yla çarpışmalarının gezegenimizin jeolojik ve biyolojik târihinde kayda değer rolü olduğu merkezindedir. Dünya'mıza getireceği tehlikelerin farkına varılmasıyla 1980'lerden beri gittikçe artan ilgiyle bu cisimler izlenmişler, gelebilecek tehlikeleri aktif olarak azaltmak için çözümler aranmaya başlamışlardır.

Meteorit; kuyruklu yıldız, asteroit veya meteoroit gibi dış uzay kaynaklı bir cismin, bir gezegen veya uydunun yüzeyine ulaşmak üzere atmosferden geçişinde sağlam kalabilmiş katı bir enkaz parçasıdır. Orijinal nesne atmosfere girdiğinde, sürtünme, basınç ve atmosfer gazlarıyla kimyasal etkileşim gibi çeşitli faktörler, ısınmasına ve enerji yaymasına neden olur. Daha sonra bir meteor haline gelir ve kayan yıldız olarak da bilinen bir ateş topu oluşturur. Gök bilimciler en parlak örneklerine "bolit" adını verirler. Meteor, daha büyük olan cismin yüzeyine ulaştıktan sonra meteorit haline gelir. Meteoritlerin boyutları büyüklük açısından farklılıklar gösterir. Jeologlara göre bolit, bir çarpma krateri oluşturacak kadar büyük bir meteorittir.

99942 Apofis, (Geçici adlandırma:2004 MN4 ) 19 Haziran 2004'te R. A. Tucker, D. J. Tholen ve F. Bernardi tarafından Kitt Peak'de keşfedilen, Aten sınıfı Dünya'ya yakın bir yörüngesi bulunan bir meteorittir. Mısır kötülük tanrısı Apofis'in ismini taşır. NASA tarafından yapılan dikkatli ölçümlerle 2029 ve 2036 yıllarında dünyamızın çok yakınından geçeceği tespit edilmiştir. 13 Nisan 2029'te 300.000 kilometre Dünya'ya yakından geçerek Apollo sınıfı olacak, 2036 yılında ise 30-40 bin kilometre yakından geçecektir. 7 Ekim 2009 tarihinde yapılan hesaplamalara göre 2036 yılında Dünya'ya çarpma olasılığı 250.000'de 1'dir. Bir başka olası çarpışma tarihi ise 2037'dir. Bu tarihte dünyaya çarpma olasılığı 12,3 milyonda 1 olarak belirlenmiştir.

Chicxulub Krateri, Meksika'nın Yucatán Yarımadası'nın altında gömülü olan bir tarihöncesi gök taşı krateridir. Kraterin merkezi, adını aldığı Chicxulub kasabası yakınlarındadır. Chicxulub gök taşının yeryüzüne çarpmasının zamanlaması, Kretase-Paleojen sınırı ile tam denk geldiği için, kraterin kuş olmayan dinozorların soyunun tükenmesine neden olduğu sonucuna varılmaktadır. Çapı 180 kilometreden fazla olan krater, Dünya üzerinde çarpma sonucu meydana geldiği doğrulanan en büyük yapılardan biridir. Kraterin oluşmasına neden olan gök taşının çapı en az 10 kilometre idi.

Kaali krateri, Estonya'nın Saaremaa adasında bulunan ve meteor çarpması sonucu oluşmuş 9 farklı kraterden oluşan bir krater grubudur. Bu kraterlerin oluşum tarihi, tahmini olarak MÖ 7. yüzyıl veya günümüzden 4000 yıl önce arasında değişmekte olup bir çarpma olayı sonucu meydana gelen ve insan nüfuslu bir yerleşim alanında oluştuğu bilinen en yeni kraterlerden birisidir.
Erken Kretase veya Alt Kretase, Kretase'nin iki ana bölümünden daha erken/altta olanıdır. Genellikle 145 milyon yıl öncesinden 100,5 milyon yıl öncesine kadar uzandığı kabul edilir.

Etki Faktörü bir akademik derginin o dergide yayınlanan güncel makalelere bulunulan ortalama atıf sayısını yansıtan bir ölçütüdür. Sıklıkla bir derginin kendi alanındaki önemi açısından görece bir gösterge olarak kullanılır. Yüksek etki faktörlü dergiler düşük olanlara göre daha önemli olarak görülür. Etki faktörü aynı zamanda Bilimsel Bilgi Enstitüsü'nün de kurucusu olan Eugene Garfield tarafından bulunmuştur. 1975'ten başlayarak, etki faktörleri her yıl Dergi Atıf Raporlarında yer alan dergiler için hesaplanır.

Ilumetsa, Estonya'daki göktaşı çarpma kraterlerinden oluşan bir kümedir. Site jeolojik olarak 1938'de keşfedildi. Estonya'da kanıtlanmış altı göktaşı çarpma noktasından biridir.

Çift Asteroit Yönlendirme Testi, NASA'nın Dünya'ya yakın cisimlere karşı gezegen savunması yöntemini test etmeyi amaçladığı bir uzay göreviydi. Bu görev, bir uzay aracının bir asteroitle kafa kafaya çarpıştığında momentum aktarımı etkisinin asteroidi ne kadar saptırdığını değerlendirmek için tasarlandı. Seçilen hedef asteroit olan Dimorphos, Didymos asteroidinin uydusudur ve her iki asteroit de Dünya'ya bir çarpma tehdidi oluşturmamaktadır. 24 Kasım 2021'de Dünya'dan fırlatılan DART uzay aracı, 26 Eylül 2022 23:14 UTC'de Dimorphos'a başarılı bir şekilde çarptı ve yörüngesini 32 dakika kısalttı. Bu, önceden belirlenen başarı eşiği olan 73 saniyeden çok daha fazlaydı. DART'ın Dimorphos'u yönlendirmedeki başarısı çarpışmanın kendisinden çok, dışarı fırlatılan enkazın geri tepmesiyle ilişkili olan momentum aktarımı sayesinde oldu.

Büyük Çarpışma Hipotezi, Ay'ın yaklaşık 4,5 milyar yıl önce, Hadeen üst zamanında Erken Dünya ile Mars büyüklüğünde bir gezegenin çarpışması sonucu uzaya fırlayan kalıntıdan oluştuğunu öne sürer. Dünya ile çarpışan gök cismi Ay tanrıçası Selene'nin annesi olan efsanevi Antik Yunan titanının adı olan Theia ile anılır. 2016 tarihli bir raporda yayınlanan Ay kayaçlarının incelemesi, çarpışmanın doğrudan gerçekleşmiş olabileceğini ve her iki gök cisminin bütünüyle karışmasına neden olabileceğini öne sürmektedir.

Sıkça Triyas sonu yok oluşu olarak da adlandırılan Triyas–Jura (Tr-J) yok oluşu, 201,3 milyon yıl önce gerçekleşmiş olup Triyas ve Jura dönemleri arasındaki sınırı belirler. Fanerozoyik'te hem kara hem okyanuslardaki yaşamı derinden etkileyen beş büyük yok oluştan biridir. Denizlerde konodont sınıfının tamamının ve deniz canlısı cinslerinin %23-34'ü bu yok oluşla ortadan kalktı. Karada, krokodilomorflar, teruzorlar ve dinozorlar dışındaki bütün arkozoromorfların nesli tükendi. Önceden bolca bulunan aetozorlar, fitozorlar ve rauisukitler gibi grupların nesli tükendi. Jura öncesinde birçok büyük temnospondil amfibinin ve hâlâ hayatta olan birtakım memeli olmayan terapsidin nesli tükendi. Ancak Tr–J sınırı ile kara omurgalıları arasındaki bağlantı, kara fosillerinin Triyas'ın son katı olan Resiyen'deki eksikliğinden ötürü hâlâ tartışmalıdır. Korunan canlılar arasında bitkiler, dinozorlar, teruzorlar ve memeliler bulunur. Bu durum dinozorlar ve teruzorların gelecek 135 milyon yıl boyunca Dünya üzerindeki baskın hayvanlar olmasına yol açtı.
Wilkes Toprakları krateri, Doğu Antarktika'daki Wilkes Toprakları buz tabakasının altında gizlendiği tahmin edilen, iki adet birbirinden ayrı çarpma krateri vakası için geçerli olma ihtimali bulunan gayriresmî bir terimdir. Bunlar, yayınlanmış başlıca referans kaynaklarda kullanılan terimlere göre aşağıda Wilkes Toprakları anomalisi ve Kütlesel yoğunlaşma başlığı altında verilmiştir.

Alvarez hipotezi, Kretase-Paleojen yok oluşu sırasında, kuş olmayan dinozorların ve diğer birçok canlının kitlesel yok oluşunun, Dünya üzerindeki büyük bir asteroidin çarpmasından kaynaklandığını öne sürüyor. 2013'ten önce, bu olayın genellikle yaklaşık 65 milyon yıl önce gerçekleştiği belirtildi, ancak Renne ve arkadaşları (2013) 66 milyon yıl olarak güncellenmiş bir değer verdi. Kanıtlar, asteroitin Meksika, Chicxulub'daki Yucatán Yarımadası'na düştüğünü gösteriyor. Hipotez, adını ilk kez 1980'de öneren bilim adamları Luis ve Walter Alvarez'den oluşan baba-oğul ekibinden almıştır. Kısa bir süre sonra ve bağımsız olarak, aynı şey Hollandalı paleontolog Jan Smit tarafından önerildi.

Dünya üzerindeki çarpma yapılarının aşağıdaki listesi, 2018 itibarıyla Earth Impact Database'de kayıtlı 190 doğrulanmış kraterden bir seçkiyi içermektedir. Listelerin yönetilebilirliğini korumak için, belirli bir zaman dilimindeki sadece en büyük çarpma yapıları dahil edilmiştir. Farklı kıtalar için alfabetik listeler aşağıdaki Kıtalara göre çarpma yapıları bölümünde bulunabilir.

Çarpma yapısı, genellikle dairesel veya krater benzeri bir jeolojik yapıdır. Bu yapı, gezegensel bir yüzeye çarpan cismin etkisiyle oluşan, deforme olmuş ana kayaç veya tortul tabakalarından meydana gelir. Yapının erozyon düzeyi ne olursa olsun bu terim kullanılabilir. Buna karşılık bir çarpma krateri, bir çarpma yapısının yüzeydeki belirtisidir. Dünya'da çoğu durumda, çarpma krateri erozyon nedeniyle yok olmuştur ve geriye sadece çarpmanın deformasyona uğrattığı kayaç veya tortul tabakaları kalmıştır. Bu, Ay'da korunan bozulmamış eski kraterlerin ve Güneş Sistemi'ndeki yaşlı yüzeylere sahip diğer jeolojik olarak aktif olmayan kayaç cisimlerin aksine, Dünya üzerindeki neredeyse tüm eski çarpma kraterlerinin kaderidir. Çarpma yapısı, daha az kullanılan ve "yıldız yarası" anlamına gelen astroblem terimiyle eş anlamlıdır.

Earth Impact Database, Dünya üzerindeki teyit edilmiş çarpma yapıları veya kraterlerin bir veritabanıdır. 1955 yılında, Carlyle S. Beals yönetiminde Ottawa'daki Dominion Gözlemevi tarafından başlatıldı. 2001 yılından bu yana, Kanada'nın New Brunswick Üniversitesi'ndeki Planetary and Space Science Centre'da kar amacı gütmeyen bir bilgi kaynağı olarak sürdürülmektedir.

Ordovisiyen meteor olayı, yaklaşık olarak 467,5 ± 0,28 milyon yıl önce Orta Ordovisiyen döneminde L-tipi kondrit meteoritlerinin Dünya'ya düşme hızındaki dramatik bir artışı ifade eder. Bu durum, İsveç'teki bir taş ocağında bulunan bol miktarda fosil L kondrit meteoriti ve bu zamandan kalma tortul kayaçlarda sıradan kondritik kromit tanelerinin artan konsantrasyonları ile gösterilmektedir. Çarpma oranındaki bu geçici artışın, büyük olasılıkla L kondriti ana cisminin 468 ± 0,3 milyon yıl önce parçalanmasından kaynaklandığı ve bu parçaların Dünya'yı kesen yörüngelere saçılmasıyla oluştuğu düşünülmektedir. Bu kronoloji, günümüzde Dünya'ya düşen sayısız L kondriti meteoritinin şok yaşları ile de desteklenmektedir. Her ne kadar sorgulansa da, bu kitlesel akışın Büyük Ordovisiyen Biyoçeşitlenme Olayı'na katkıda bulunduğu, hatta muhtemelen başlattığı iddia edilmektedir.

Avustralasya saçılma alanı, tektit saçılma alanlarının en genç ve en büyüğü olup, son tahminlere göre Dünya yüzeyinin %10 ila %30'unu kaplayabileceği düşünülmektedir. Araştırmalar, tektitlerin oluşumuna neden olan çarpmanın yaklaşık olarak 788.000 yıl önce gerçekleştiğini ve muhtemelen Güneydoğu Asya'da meydana geldiğini göstermektedir.