İçeriğe atla

Çalışma belleği

Çalışma belleği (İngilizce: working memory), bellekte işlemlerin geçici olarak tutulduğu ve üzerlerinde değişikliklerin yapıldığı bellek bileşenidir.

Kimi araştırmacılar çalışan bellek ve kısa süreli bellek terimlerini aynı anlama gelecek şekilde kullanırken bazı araştırmacılar için çalışan bellek, bellek öğelerinin depolandığı ve biçimlendirildiği bileşen olarak, öğelerin yalnızca depolandığı kısa süreli bellekten farklılık gösterir[1] veya araştırmacılar benzer süreçlerin farklı yanlarına vurgu yaparken farklı terimler kullanmayı tercih ederler.[2] Bunun yanı sıra, kimi bellek modellerince, çalışan belleğin uzun süreli bellek temsilleri üzerinde çalışma becerisinin oluşuyla da çalışan bellek, yalnızca depolama işleviyle tanımlanan bir kısa süreli bellek bileşeninden ayrıştırılabilir.[3] Daha keskin bir görüşe göreyse, çalışan bellek kısa süreli bellekten ayrıştırılabilir bir bileşendir ve yalnızca dikkatle ilgili işlevlerle ilgilidir.[4]

Modeller

Çok-bileşenli Çalışma Belleği Modeli

Alan Baddeley ve Graham Hitch tarafından 1974'te önerilen[5] çok-bileşenli çalışma belleği modeli (veya üç parçalı çalışma belleği modeli), önerildiği dönemde yaygın olan Richard C. Atkinson ve Richard Shiffrin'in kısa süreli bellek modelinin[6] açıklamakta zorlandığı olguları açıklayıcı bir model olarak ortaya atılmıştır.

Atkinson ve Shiffrin'in kısa süreli bellek modelinin varsayımlarından biri, kısa süreli belleğin aynı zamanda çalışma belleği işlevini de üstlendiğidir. Bu varsayıma dayanan bir hipotez kısa süreli bellekleri işlevini yerine getiremeyen hastaların, geniş kapsamlı bilişsel beceri kayıpları gösterecekleri yönünde olacaktır. Fakat bu dönemde literatüre giren vaka verileri, söz konusu bireylerin bilişsel becerilerindeki kaybın beklentiden çok uzak olduğu yönünde olmuştur.[7]

Bu meseleyi daha ayrıntılı incelemek amacıyla Baddeley ve Hitch, 1974 yılında yayımladıkları deneyde, Atkinson ve Shiffrin'in yukarıda sözü edilen varsayımına dayanarak çeşitli hipotezleri sınamışlardır. Bu hipotezler, deney katılımcılarının sayı belleği uzamlarının (İngilizce digit-span) kontrollü bir şekilde doldurulmasının çalışma belleğinde gerçekleşmesi beklenen başka işlemlerdeki performansı düşüreceği ve bu performans düşüşünün digit-span kapasitesinin doluluğuyla ilişkili olacağı, daha kesin bir ifadeyle sayı belleği uzamı tamamen dolduğunda geri kalan çalışma belleği işlemlerinin çok ciddi performans kaybı yaşayacağı yönünde olmuştur. Bu deneylerin sonucunda, sayı belleği uzamı doldukça bir performans kaybının yaşandığı tespit edilmiş fakat bu düşüşün beklenenden çok az olduğu, sayı belleği uzamlarını tamamen kullanan katılımcıların, bu koşulda da öğrenme ve akıl yürütme becerilerini etkin bir şekilde kullanabildikleri görülmüştür. Bu ve bu pozisyonu destekleyen başka verilerin izinde Baddeley ve Hitch, çalışma belleğinin birden fazla bileşeni olduğu fikrini ortaya atmışlardır.[7]

1974 yılında yayımladıkları makalede ortaya koydukları bu modele göre, çalışma belleği işlev ve modalite farklılıkları gösteren üç bileşenden oluşmaktadır: merkezi yönetici, seslendirme döngüsü ve görsel mekansal kopyalama (İngilizce, sırasıyla, central executive, phonological loop ve visuo-spatial sketchpad.) Merkezi yöneticinin görevi, öteki iki çalışma belleği bileşenindeki temsillerin ve ilgili davranışsal çıktının koordinasyonu olarak tanımlanır. Seslendirme döngüsünün işlevi, sesli ve sessiz tekrar (İngilizce vocal ve subvocal repetition) yoluyla sözel bilginin kısa süreli depolanması ve merkezi yönetici tarafından kullanıma hazır tutulması olarak; görsel uzamsal kopyalamanın işleviyse görsel ve uzamsal bilginin, Robert Logie'nin önerisine göre yine tekrar ve depolama yoluyla,[8] çalışma belleğine dahil edilmesidir.

Episodik Tampon

Episodik tampon (İngilizce episodic buffer), Baddeley'in modeline sonradan eklenmiş bir bileşendir. Bu bileşen, sözel ve görsel temsillerin eşleştirilebiliyor, bunlarla uzun süreli bellek arasında çeşitli modaliteler düzeyinde ilişki kuruluyor oluşunu ve seslendirme döngüsü ile görsel mekansal kopyalama kapasitesinin üzerinde verinin, uzun süreli belleği ciddi hasara uğramış bireyler tarafından da hafızada tutulabiliyor oluşunu açıklamak için öne sürülmüştür.[9]

Cowan'ın Gömülü İşlevler Modeli

Nelson Cowan, gömülü işlevler (İngilizce embedded processes) modeli ile Baddeley'in 3 parçalı modelinin farklarını bir benzetmeyle şöyle aktarır:

"[...] Bir benzetme olarak, henüz tamamen incelenmemiş bir ev düşünün. Örneğin sadece dışarıdan incelenmiş olsun. Baddeley (1986)'in model geliştirme tarzı, bu evde bir mutfak, bir banyo, iki tane aynı büyüklükte yatak odası ve bir saloun olduğunu öne sürmeye benzetilebilir. Bu kötü bir tahmin olmamakla birlikte fazladan yatak odalarının veya banyoların olma, yatak odalarına ayrılan alanın farklı büyüklükteki iki oda olarak kullanılmış olma veya evde başka türden odaların olma olasılıklarını sıfıra indirmez. Cowan (1988)'in yaklaşımıysa, evin yemek hazırlama, uyuma, banyo/tuvalet ve yaşam alanı bölümlerinden oluştuğunu öne sürmeye benzetilebilir. Bu yaklaşım var olan hiçbir şeyi göz ardı etmemeye çalışır fakat bazı odaların ayrıntıları konusunda netlik sunma iddiasında değildir."[10]

Cowan'ın modelinde, nöral temsillerin depolandığı etkinleşmiş bellek (İngilizce activated memory) ve dikkat süreçleri (İngilizce attentional processes) olmak üzere iki bileşen varsayılmıştır. Bunlar tamamen Cowan tarafından öne sürülmüş özgün fikirler olmamakla, bu iki fikrin bir araya getirilmesiyle oluşan, etkinleşmiş bellek ve etkinleşmiş bellek temsillerinin bir bölümü üzerinde çalışan dikkat süreçleri olarak bir araya getirilmesi Cowan'a atfedilen bir girişimdir.

Cowan'ın modelinin iki önemli özelliği vardır. Bunlardan ilki dikkat süreçleri ile etkinleşmiş temsillerin kapsamlarının farklı oluşu, ikincisi de etkinleşmiş bellek bileşeninin kısa süreli bellek sistemi üzerine kurulu oluşudur.

Etkinleşmiş temsillerin bir bölümünün dikkat süreçlerinin dışında kalabiliyor oluşu, bilinçdışında kalan verilerin de işlenebiliyor oluşunu (hazırlama olgusunda [İngilizce priming] görüldüğü gibi) açıklayabilmesiyle önemlidir. Bu aynı zamanda tek bileşenli bir kısa süreli bellek yerine, bir çalışma belleği bileşeni fikrinin ortaya çıkmasının nedenlerinden biridir.

Cowan etkinleşmiş bellek ve kısa süreli bellek ilişkisiyle ilgili iddialarını 1988 yılında yayımladığı makalesinde ayrıntılı bir şekilde sunmuştur.[11] Bu iddialardan konuyla ilgili önemli bir tanesi, duyu belleği (İngilizce sensory memory) olarak isimlendirilen ve duyumlanan bilginin kısa süreli temsiline işaret eden, bellek bölümünün modaliteden bağımsız olarak iki ayrı süreçten meydana geldiğiyle ilgilidir. İlk faz, 200 milisaniye kadar süren ve duyu bilgisinin oldukça canlı bir şekilde bellekte tutulduğu; ikinci faz ise en az 1-2 saniye süreyle bu bilginin tutulduğu süreçlerdir. Cowan, ikinci fazda gerçekleşen duyu temsili depolamasının kısa süreli bellek depolamasıyla aynı süreç olduğunu öne sürmüştür.

Kaynakça

  1. ^ Baddeley, A. (2012). Working memory: theories, models, and controversies. Annual review of psychology, 63, 1-29.
  2. ^ Zimmer, H. D. (2008). Visual and spatial working memory: from boxes to networks. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 32(8), 1373-1395.
  3. ^ Buchsbaum, B. R. (2010). Neural Basis of Working Memory. [Yayımlandığı yer eklenecek]
  4. ^ Engle, R. W. (2002). Working memory capacity as executive attention. Current directions in psychological science, 11(1), 19-23.
  5. ^ Baddeley, A. D., & Hitch, G. (1974). Working memory. Psychology of learning and motivation, 8, 47-89.
  6. ^ Atkinson, R. C., & Shiffrin, R. M. (1968). Human memory: A proposed system and its control processes. Psychology of learning and motivation, 2, 89-195.
  7. ^ a b Baddeley, A. (1992). Working memory. Science, 255(5044), 556-559.
  8. ^ Logie, R. H. (2011). The functional organization and capacity limits of working memory. Current Directions in Psychological Science, 20(4), 240-245.
  9. ^ Baddeley, A. (2003). Working memory and language: An overview. Journal of communication disorders, 36(3), 189-208.
  10. ^ Cowan, N. (2004). Working memory capacity. Psychology Press.
  11. ^ Cowan, N. (1988). Evolving conceptions of memory storage, selective attention, and their mutual constraints within the human information-processing system. Psychological bulletin, 104(2), 163.

İlgili Araştırma Makaleleri

Bellek ya da hafıza, yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücüdür.

Kısa süreli bellek, kısa bir süre için aktif, hazır bir durumda az miktarda bilgiyi işlemeden akılda tutma yetisidir. Örneğin, kısa süreli bellek, kısa bir süre önce söylenen bir telefon numarasını hatırlamak için kullanılabilir. Kısa süreli hafızanın süresinin saniyeler düzeyinde olduğuna inanılmaktadır. En çok bahsedilen kapasite, Miller'ın kendisinin figürün "bir şakadan biraz daha fazlası" olarak tasarlandığını belirtmesine rağmen, Büyülü Sayı Yedi, Artı veya Eksi İki' dir ve Cowan'ın (2001) daha gerçekçi bir figürün 4 ± 1 birim olduğuna dair kanıt sağlamıştır. Buna karşılık, uzun süreli bellek bilgileri süresiz olarak tutabilir.

Uzun süreli bellek ya da Uzun dönemli hafıza, iki depolama hafıza modeli teorisinin bir parçası olarak, öğeler arasındaki ilişkilerin depolandığı bellektir. Teoriye göre uzun süreli bellek, kısa süreli bellekten farklı işlevlere sahiptir. Bu da kısa süreli belleğin 20 ila 30 saniye içerisindeki bilgileri çağırmasından farklı olarak, depolanmış bilgileri uzun sürelerde tekrar, tekrar çağırabilmesidir. Bu iki bellek arasında bir fark görünmüyor gibi olsa da, her ikisi bilgiyi farklı yer ve alanlarda depolamaları bağlamında modelleri farklıdır.

<span class="mw-page-title-main">Dikkat</span>

Dikkat, düşünceyi belli bir şey üstünde yoğunlaştırabilme gücü. Nesnel olarak, bütün duyumsal ya da belleğe yerleştirilmiş bilgilerden, daha sonra kullanmak için bir bölümünü seçmeyi gerektirir. Bir toplantıda konuşan çeşitli kişiler arasında yalnızca birini dinlerken bir resme bakarken şekilleri dikkate almaksızın yalnızca renklere yoğunlaşırken, kalabalıkta bir tanıdığı ararken ya da akıl bir problemi çözmeyi yoğunlaştırılırken, farklı verimlilik derecelerinde farklı dikkatler söz konusudur. Bireyin seçmek zorunda kalması algılamanın, düşünmenin ya da birçok şeyin aynı anda yapmanın bir sınırı olduğunu gösterir.Dikkat, bir bilginin belli öznel veya nesnel olarak dikkate alınan yönünü seçerek ona odaklanan, diğer bir taraftan o bilginin algılanabilen diğer yönlerini göz ardı eden davranışsal ve bilişsel süreçtir. Dikkat, sınırlı işlenen kaynakların paylaştırılmasıdır.

Sihirli Sayı Yedi, Artı veya Eksi İki Psikolojide en fazla alıntı yapılan yayınlardan birisidir. Yayın 1956 yılında Princeton Üniversitesi Psikoloji Bölümünden bilişsel psikolog George A. Miller tarafında yapılmış ve Psychological Review dergisinde yayımlanmıştır. Özetle yayında "Ortalama bir insanın çalışan belleğinde tutabileceği nesnelerin sayısı 7 ± 2 'dir." denilmektedir. Bu durum genellikle Miller Kanunu olarak adlandırılır.

Yankı belleği duyusal bellek kayıtlarından biridir; işitsel bilgiyi tutmaya özgü duyusal belleğin bir bileşenidir. Seslere yönelik duyusal bellek yalnızca insanların algıladıkları yankı belleğinin bir formudur. İçinde gözlerimizin uyarıları tekrar tekrar tarayabildiği görsel bellekten farklı olarak, işitsel uyarı tekrar tekrar taranamaz. Genel olarak, yankı bellekleri görüntüsel belleklerden biraz daha uzun zaman devreleri olarak depolanır. İşitsel uyarılar, işlenebilmeden ve anlaşılabilmeden önce kulak tarafından teker teker alınır/duyulur. Söz gelimi, radyoyu dinlemek bir dergi okumaktan çok daha farklıdır. Bir dergi tekrar tekrar okunabilirken, bir kişi belirli bir zamanda radyoya yalnızca bir seferlik kulak verebilir. Denilebilir ki yankı belleği bir bekleme tankı kavramı gibidir. Çünkü bir ses, takip eden ses duyulana kadar işlenmez (tutulur) ve ancak ondan sonra anlamlandırılabilir. Bu özel duyusal deponun büyük miktarlarda işitsel bilgiyi depolaması çok kısa bir zaman devresinde olabilmektedir. Bu yankısal ses zihinde yankılanır ve işitsel uyarının verilmesinden sonra çok bir kısa zamanda tekrarlanır (replay). Yankı belleği uyarıyı yalnızca bir dereceye kadar kabaca, primitif yönlerden şifreler, mesela ses perdesi (pitch), bağlantısız beyin bölgelerine yerleşimini belirler.

Limbik sistem, talamusun her iki yanında, serebrum'un sağ altında bulunan beyin yapılarının tümü. Nörologlar arasında 21.yüzyılda bu sistem pek benimsenmemesine rağmen "paleomammalian beyin" olarak da bilinmektedir. Aynı zamanda telensefal (üstbeyin), diensefalon (arabeyin), mezensefalon (ortabeyin) bölümlerinin bütününü oluşturur. Bu bölümler; hipokampus, hipotalamus, amigdala, ön talamik nükleus, forniks, forniks kolonu, mammiller cisim, septum pellusidiyum, habenular komissür, singular girus, parahipokampal girüs, limbik korteks ve limbik orta beyin alanlarını içerir.

Baddeley'in Çalışma Belleği Modeli, Alan Baddeley ve Graham Hitch tarafından 1974'te ileri sürülen, daha kesin bir birincil bellek modeli sunmak amacıyla önerilen bir insan belleği modelidir. Çalışma belleği, birincil belleği tek bir birleşik yapı olarak düşünmek yerine birden çok bileşene böler.

Epizodik bellek, açıkça belirtilebilen veya bir araya getirilebilen günlük olayların hafızasıdır. Belirli zamanlarda ve yerlerde meydana gelen geçmiş kişisel deneyimlerin toplanmasıdır; örneğin, kişinin 7. doğum günündeki parti gibi. Semantik bellek ile birlikte, uzun süreli hafızanın iki ana bölümünden biri olan açık belleği oluşturur(diğeri örtük bellek).

Flaş bellek, duygusal olarak uyarıcı bir anın veya olayların detaylandırılmış ve son derece can alıcı parçalarının 'enstantene' resmidir. Flaş bellek terimi şaşkınlık uyandıran, gelişigüzel aydınlanmalar, detay, görüntünün özü gibi kelimeleri akla getirir. Bununla beraber flaş bellekler bir parça gelişigüzel ve tamamlanmışlıktan da uzaktır. İnsanlar genellikle hatıralarından bir hayli emin de olsalar, araştırmalar bu hatıraların birçok detayının unutulduğunu göstermektedir.

Serbest hatırlama, belleğin psikolojik açıdan çalışılmasında kullanılan temel bir paradigmadır. Bu modelde, katılımcılar her bir denemedeki ögelerin bir listesini inceler ve ardından onlardan ögeleri herhangi bir sırada hatırlamaları istenir. Ögeler kişilere genellikle birer birer, kısa süreli olarak sunulur ve bu ögeler adlandırılabilen herhangi bir materyal grubundan seçilebilir. Hatırlama süresi tipik olarak birkaç dakika sürer ve sözlü veya yazılı hatırlamayı içerir. Standart model, listedeki son ögeden hemen sonra başlayan hatırlama süresini içerir; bu, gecikmiş serbest hatırlama (DFR) 'dan ayırt etmek için anında serbest hatırlama (IFR) olarak adlandırılabilir. Gecikmeli serbest hatırlama işleminde, listedeki son öge ile hatırlama sürecinin başlangıcı arasında dikkat dağıtıcı kısa bir süre yer alır. Bu bağlamda hem anında serbest hatırlama hem de gecikmeli serbest hatırlama, hatırlama testleri sırasında ortaya çıkan ilklik etkisi ve sonluk etkisi gibi belirli etkileri test etmek için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Dikkat kontrolü</span>

Dikkat kontrolü, bir bireyin neye dikkat edeceğini ve neyi göz ardı edeceğini seçtiği kapasitesidir. İç kaynaklı dikkat veya yönetici dikkat olarak da bilinir. Daha genel bir tabirle, dikkat kontrolü, bir bireyin konsantre olma becerisi olarak tarif edilebilir. Öncelikli olarak ön singulat korteksi de içeren frontal alanlar tarafından aracılık edilen dikkat kontrolünün, çalışma belleği gibi diğer yönetici işlevler ile yakından ilgili olduğu düşünülmektedir.

Gruplama, bilişsel psikolojide bir bilgi kümesinin bireysel parçalarının ayrıldığı ve daha sonra anlamlı bir bütün halinde gruplandırıldığı bir süreçtir. Bilgilerin gruplandırıldığı grupların amacı malzemenin kısa süreli tutulmasını geliştirmek ve böylece çalışma belleğinin sınırlı kapasitesini atlamaktır. Bir grup, birlikte gruplandırılmış ve bir kişinin hafızasında saklanan temel tanıdık birimler topluluğudur. Bu gruplar tutarlı aşinalıklarından dolayı da kolay geri getirebilir. Bireylerin, grup içindeki öğelerin daha üst düzey bilişsel temsillerini yarattığına inanılmaktadır. Öğeler, tek tek öğelere kıyasla bir grup olarak daha kolay hatırlanır.Bu gruplar son derece öznel olabilir; çünkü bireylerin bilgi kümeleriyle bağlanabilen algılarına ve geçmiş deneyimlerine dayanırlar.Parçaların boyutu genellikle iki ila altı öğe arasında değişir ancak genellikle dil ve kültüre göre farklılık gösterebilir.

Broadbent'in filtre modeli, dikkatle ilgili bir erken seçme teorisi.

Geçmişe dönüş ya da istemsiz tekrar eden bellek, bireylerin eski deneyimleri ya da eski deneyimlerin ögelerini ani ve genellikle güçlü bir şekilde yeniden deneyimlediği psikolojik fenomendir. Bu deneyimler sevindirici, üzgün, heyecan verici veya herhangi başka bir duygu olabilir. Geçmişe dönüş terimi, özellikle, anı istemsiz hatırlandığında ve/veya bu anı insanın tekrar yaşayabileceği kadar yoğun olduğunda, bunun gerçek zamanda yaşanmadığını, sadece bir anı olduğunu fark edemeyeceği durumlarda kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Hafıza ve yaşlanma</span>

Bazen "normal yaşlanma" olarak tanımlanan yaşa bağlı hafıza kaybı, Alzheimer hastalığı gibi demans türleriyle ilişkili hafıza kaybından niteliksel olarak farklıdır ve farklı bir beyin mekanizmasına sahip olduğuna inanılır.

İkonik hafıza, görsel alanla ilgili görsel duyusal bellek kaydı ve hızla bozulan görsel bilgi deposudur. Görsel kısa süreli bellek (VSTM) ve uzun süreli bellek (LTM) içeren görsel bellek sisteminin bir bileşenidir. İkonik bellek, çok kısa, kategori öncesi, yüksek kapasiteli bellek deposu olarak tanımlanır. Çok kısa bir süre için tüm görsel algımızın tutarlı bir temsilini sağlayarak görsel kısa süreli belleğe katkıda bulunur. İkonik hafıza, sakkadlar sırasında değişim körlüğü ve deneyimin sürekliliği gibi fenomenleri açıklamaya yardımcı olur. İkonik hafıza artık tek bir varlık olarak düşünülmemekte bunun yerine en az iki ayırt edici bileşenden oluşmaktadır. Sperling'in kısmi rapor paradigmasının yanı sıra modern teknikleri içeren klasik deneyler bu duysal hafıza deposunun doğası hakkında fikir vermeye devam etmektedir.

İşlemsel (prosedürel) hafıza, önceki deneyimlerin bilinçli farkındalığı olmadan belirli türdeki görevlerin yerine getirilmesine yardımcı olan bir tür örtük bellektir.

Çürüme teorisi ya da bozunma teorisi, sadece zamanın geçmesi nedeniyle hafızanın kaybolduğunu öne süren bir teoridir. Bu nedenle bilgi, zaman geçtikçe ve hafızanın yanı sıra hafıza gücü de yıprandıkça daha sonraki erişim için daha az kullanılabilir hale gelir. Birey yeni bir şey öğrendiğinde, nörokimyasal bir "hafıza izi" yaratılır. Ancak zamanla bu iz yavaş yavaş parçalanır. Bilginin aktif olarak tekrarlanmasının, bu geçici düşüşe karşı koyan önemli bir faktör olduğuna inanılıyor. Nöronların biz yaşlandıkça yavaş yavaş öldüğüne yaygın olarak inanılır, ancak bazı eski hatıralar en son deneyimlenen hatıralardan daha güçlü olabilir. Bu nedenle, çürüme teorisi çoğunlukla kısa süreli bellek sistemini etkiler, diğer bir daha eski anıların genellikle beyindeki şoklara veya fiziksel saldırılara karşı daha dirençli olduğu anlamına gelir. Ayrıca zamanın geçmesinin tek başına unutmaya neden olamayacağı ve çürüme teorisinin zaman geçtikçe meydana gelen bazı süreçleri de hesaba katması gerektiği düşünülmektedir.

Çoklu Mağaza veya Modal Model olarak da bilinen Atkinson-Shiffrin Modeli, 1968 yılında psikolog Richard Atkinson ve Richard Shiffrin tarafından önerilen bir bellek modelidir. Modele göre insan hafızasının üç ayrı bileşeni vardır:

  1. Duyusal Kayıt adı verilen duyusal bilgilerin belleğe girdiği bileşen
  2. Hem duyusal kayıttan hem de uzun vadeli bellekten girdi alan ve tutan Kısa Süreli Depo
  3. Kısa süreli depoda tekrarlayarak, prova yaparak hatırlanan, bilgilerin süresiz olarak tutulduğu Uzun Süreli Depo