
Deneycilik, empirizm veya ampirizm, bilginin duyumlar sayesinde ve deneyimle kazanılabileceğini öne süren görüştür. Deneyci görüşe göre insan zihninde doğuştan bir bilgi yoktur. İnsan zihni, bu nedenle boş bir levha gibidir.

Akılcılık; usçuluk veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.

Immanuel Kant, Prusya kökenli Alman filozof. Alman felsefesinin kurucu isimlerinden biri olmuş, Aydınlanma Çağı ve felsefe tarihinin kendisinden sonraki dönemini belirgin olarak etkilemiştir. Bugün Rusya topraklarında bulunan Königsberg'de doğan Kant'ın epistemoloji, metafizik, etik ve estetik alanlarındaki kapsamlı ve sistematik çalışmaları, onu modern Batı felsefesinin en etkili isimlerinden biri hâline getirmiştir.
Tabula rasa veya tabula rosa, John Locke'un ortaya attığı "boş levha" önermesine işaret eder. Bir empirist olan Hume'a göre, zihnimizde doğuştan gelen bir fikir yoktur. Bununla birlikte Hume, nedenselliğe de karşı çıkar. Şeyler arasında kurduğumuz zamansal ve uzamsal ilişkiler, onların kendilerinde özellikleri değil, bizim deneyimsel alışkanlıklarımızla ilgilidir. Olgular arasındaki bağıntıları kendi yöntemlerimizle bilemez, sadece onlara atıflarda bulunuruz. Doğa kurallarla işlemez, formülizasyon sahibi değildir. İnsanlar, doğayı ya da olguları algılayabilmek için sistemler, formüller, öncelik-sonralık ilişkileri kurarlar.

John Locke, Aydınlanma Çağı düşünürlerinin en etkililerinden biri olarak kabul edilen ve genellikle “liberalizmin babası” olarak bilinen bir İngiliz filozof ve doktordu. Francis Bacon geleneğini takip eden İngiliz deneycilerinden ilklerinden biri olarak kabul edilen Locke, toplumsal sözleşme teorisi için de aynı derecede önemlidir. Çalışmaları epistemoloji ve siyaset felsefesinin gelişimini büyük ölçüde etkiledi. Yazıları Voltaire ve Jean-Jacques Rousseau'nun yanı sıra birçok İskoç Aydınlanma düşünürünü ve Amerikan Devrimcilerini etkiledi. Klasik cumhuriyetçiliğe ve liberal teoriye katkıları, Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nde yer almaktadır. Uluslararası alanda Locke'un siyasi-hukuki ilkeleri, sınırlı temsili hükûmet teorisi ve uygulaması ile hukukun üstünlüğü altında temel hak ve özgürlüklerin korunması üzerinde derin bir etkiye sahip olmaya devam etmektedir.

İdealizm, gerçekliğin özünü yalnızca fenomen olarak kabul ettiği cisimler dünyasında değil, maddesel olmayan varlıkta arayan, nesnel gerçekliği; idea, us, tin olarak belirleyen ve maddeyi düşüncenin (tinin) bir görünüş biçimi olarak inceleyen görüş. Materyalizmin ve natüralizmin karşıtı.

Aydınlanma Çağı olarak adlandırılan tarihsel dönem, aydınlanma felsefesinin 18. yüzyılda doğup benimsenmeye başladığı dönemdir. Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda gelişen, akılcı düşünceyi eski, geleneksel, değişmez kabul edilen varsayımlardan, önyargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yönelik kabulü geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan dönemi tanımlar. Aynı zamanda Arapça eserlerin Latinceye çevirilmesi, Aydınlanma Çağı'na zemin hazırlamıştır.
Alman felsefesi, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başlarından itibaren belirgin bir ağırlık kazanan, bir bakıma felsefenin yurdu hâline gelen Alman felsefe geleneğini ya da başka bir açıdan farklı felsefi eğilimlere sahip olan Alman felsefecilerinin bütünlüğünü ifade etmektedir.

Feminist eleştiri’nin etkileşimli ya da çelişkili farklı okulları ve akımları söz konusudur. Marksist feminizm, radikal feminizm, psikanalitik feminizm, postyapısalcı feminizm söz konusu olduğundan, feminist eleştiri çok genel bir başlık olarak bütün bu eleştiri geleneklerini içermektedir demek gerekir. Özellikle 1960'lardan sonra Fransa, Amerika ve İngiltere'de ortaya çıkan ve güçlenen yeni kuramsal akımlarla ve disiplinlerle feminist hareket de toplumsal ve siyasal bir savaşım olarak canlanma gösterir.

17. yüzyıl felsefesi, Rönesans'ın etkisiyle ortaya çıkan gelişmelere dayanarak, Yeni Çağ düşüncesinin temellerini atmak üzere ortaya çıkan felsefe eğilimidir. Rönesansın ortaya koyduğu düşünsel gelişmeleri ve belirsiz kavram içeriklerini kullanan 17. yüzyıl düşünürleri, felsefi formüllerini tam bir sağlamlık ve kesinlik içinde ortaya koyma arayışı içinde olmuşlar ve ortaya koydukları çalışmalarla sistematik felsefeyi yeni bir derinlikle temellendirmişlerdir. Aydınlanma çağı düşüncesinin ilkeleri ve temel kavramları büyük ölçüde 17. yüzyıl felsefesinde hazırlanmıştır.

Daniel Clement Dennett, Amerikalı filozof ve bilişsel bilimcidir. Araştırmaları genellikle zihin felsefesi, bilim felsefesi ve biyoloji felsefesi üzerine odaklanmıştır, özellikle evrimsel biyoloji ve bilişsel bilimle ilişkisini inceler.

Zihin felsefesi, zihin, zihinsel olaylar, zihinsel işlevler, zihinsel özellikler, bilinç ve bunların fiziksel bedenle, özellikle beyinle ilişkilerini inceleyen felsefenin bir alt araştırma koludur. Bedenin zihinle ilişkisi bakımından zihin-beden sorunu, zihnin doğası ve onun fiziksel bedenle ilişkili olup olmadığı gibi diğer sorunlara rağmen, zihin felsefesinin merkezinde yer alan bir sorun olarak görülmektedir.
Akıl ya da Us, felsefede kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesidir. Bugün Batı'da bu kavramı, büyük ölçüde ussal anlayışla yüzleştiren, ancak algılamadan ayıran Alman filozofu Immanuel Kant'ın etkisindedir.

Düşünce ya da fikir, dünya modellerinin var oluşuna izin veren ve böylece etkin olarak onların amaçlarına, planlarına, sonlarına ve arzularına bağlı olan uğraştır. Kelimeler bilmeye, sezgiye, bilince, idealarına ve imgeleme içeren benzer kavramların ve süreçlerine başvurur.
İç monolog, oyun, roman ve öyküde, kahramanların aklından geçen düşünceleri açığa vuran anlatı tekniğidir.
Psikolojik gerilim, karakterlerin dengesiz duygusal durumlarının gizem ile birlikte sürekli olarak değiştiği bir gerilim türüdür. Gerilim türünün özelliklerini göstermekle birlikte, gizem ve drama türlerini de içinde barındırır. Drama ve gizeme ek olarak, pek çok psikolojik gerilim türü, çoğunlukla psikolojik korku türlerinin en üst sıralarında yer alır.
Zihinsel imge, dış dünyanın kişinin zihnindeki temsilidir Çoğu durumda, bazı cisim, olay veya manzarayı algılarken yaşadığımız deneyime ciddi anlamda benzer ancak bahsi geçen ilgili cisim, olay veya manzara gerçekte duyularımızda var olmadığı zaman gerçekleşir. Bazı zamanlarda, özellikle uykuya dalmak ve uyanma (hipnopompik) zamanında, zihinsel imgeleme, hızlı, hayali görünüşlere ait olan istemsiz karakteriyle, algıya meydan okur ve sürekli değişen bir alan sunar. Bu alanda herhangi bağımsız bir cisim seçilemez.

Edward Bradford Titchener, İngiliz psikolog. Psikolojinin ABD'de deneysel bir bilim olarak yerleşmesine katkıda bulunan kişilerden biridir. 1885'te girdiği Oxford Üniversitesi'nde klasik diller ve biyoloji üzerine bir süre eğitim gören Titchener daha sonra Psikoloji biliminde karar kıldı. 28 yaşında psikoloji profesörü olan Titchener, Wilhelm Wundt'un görüşlerinden etkilenip bu doğrultuda çalışmalar yaptı. Bu yöndeki çalışmalarında içgözlem metodunu kullandı ve bunun psikolojide bir gereklilik olmasını ifade etti.

Serbest çağrışım, danışanın, terapi amacını, uygunluğunu ve bağlantısını düşünmeden, aklına gelen düşünceleri, imgeleri ve düşünümleri, paylaşarak terapiste veri sağlayan ve terapi için taban oluşturan, temelde bilinçdışı çağrışımlarla yürüyen bir psikanalitik yöntemdir. Serbest çağrışım yöntemi Sigmund Freud tarafından hamisi ve meslektaşı Josef Breuer'in hipnoz tekniğinden esinlenilerek oluşturulmuştur.
Zihin felsefesinde, işlemsel zihin teorisi (İZT), işlemselcilik (computationalism) olarak da bilinir, insan zihninin bir bilgi işleme sistemi olduğunu ve biliş ile bilincin bir tür işlemleme (computation) olduğunu belirten fikirler kümesidir. Warren McCulloch ve Walter Pitts (1943) nöral faaliyetlerin işlemsel olduğunu ilk dile getirenlerdir. Nöral işlemlemenin bilişi açıkladığını iddia etmişlerdir. Teori modern biçimine ise Hilary Putnam tarafından 1967 yılında getirilmiş ve onun PhD öğrencisi filozof ve bilişsel bilimci Jerry Fodor tarafından 60’lı, 70’li ve 80’li yıllar boyunca geliştirilmiştir. 1990’larda Putnam, John Searle ve diğer bazı kimselerin çalışmaları dolayısıyla analitik felsefe alanında sert bir şekilde eleştirilmeye başlansa da, modern bilişsel psikoloji ve evrimsel psikoloji alanlarında oldukça popülerdir. 2000’ler ve 2010’larda ise İZT analitik felsefe alanında tekrar önem kazanmaya başlamıştır.