İçeriğe atla

Çıldır Gölü

Çıldır Gölü
Harita
Havza
Ülke(ler)Türkiye
Şehir(ler)Ardahan, Kars
İlçe(ler)Çıldır, Arpaçay
Koordinatlar41°2′40″K 43°15′20″D / 41.04444°K 43.25556°D / 41.04444; 43.25556
Yerleşim(ler) (sahil)Doğruyol
Genel bilgiler
Akarsu (giden)Kapalı havza
Göl türüTatlı su gölü
Yüzölçümü123 km2 (47 sq mi)
En derin noktası42 m (138 ft)
Yüzey rakımı1.965 m (6.447 ft)
Wikimedia Commons
Türkiye üzerinde Çıldır Gölü
Çıldır Gölü
Çıldır Gölü (Türkiye)
Çıldır Gölü kışın donmaktadır

Çıldır Gölü, Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde kalan bir göldür. Eskiden Palakatsio Gölü olarak adlandırılıyordu.

Çıldır Gölü, 123 km2 alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi'nin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci göldür. Deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikte bulunan gölün en derin noktası 42 metredir. Çevresi ise yaklaşık 60 kilometredir.

Çıldır Gölü, bir lâv akıntısı ile bir moloz mahrutu tarafından müştereken meydana getirilmiş bir doğal set gölüdür.[1] Birçok dere ve pınarlarla beslenmekte olan gölün tek çıktısı kuzey batısında yer alan Ermenistan sınırında bulunan Arpaçay kolu olan Telek Çayı'dır. En büyük olanı Akçakale harabelerinin yanında yer alan adadır. Göl etrafında çok az bitki örtüsü gelişmiştir ancak gölü çevreleyen otlaklarda yoğun hayvancılık yapılmaktadır.

Yılın dört mevsiminde yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli bir ekonomik gelir kaynağı teşkil etmektedir. Gölde balıkçılık önemli bir insan aktivitesi olup, kışın buz tutan gölde kalın buz tabakası kırılarak balık avlanmaktadır. Gölde yakalanan en önemli balık türü (aynalı) Sazan (Cyprinus carpio). Ancak kurak geçen mevsimlerde, göl seviyesi hızla çekilmekte ve bu nedenle sazan gibi türlerin üremesi için gerekli sazlıklar daralmaktadır. Bununla beraber, birçok balıkçının yasaklara uymayarak kontrolsüz avlanmaları balık stoklarını olumsuz etkilemektedir.

Gölün sadece kuzey batısında seddeyle ayrılmış bataklık ve sulak çayırlar bulunur. Genelde göl çevresi mera vasıflı olup, sert bölge iklimi tarıma olanak vermez. DSI tarafından gölü beslemek amacı ile yapılan derivasyon tünellerinin hem diğer havzalardaki kirlilik yükünü göle taşıması, hem de hayvancılık açısından çok önemli çayırların kurumasına neden olması mümkündür. Ayrıca inşaatı henüz tamamlanmamış olan Kuzey derivasyonunun Çıldır'ın çok önemli çayırlığı olan Karaçay ovasının ot verimini ciddi boyutta etkilemesi söz konusudur.

Göl ve çevresindeki tarım alanlarında kullanılan tarımsal kimyasalların (özellikle de yüksek oranda azot içeren gübrenin) bilinçsizce ve yörenin ekolojik ve iklimsel koşulları göz ardı edilerek kullanılmasının göl üzerindeki kötü etkileri belirtilmektedir.

  • Kontrolsüz ve aşırı avlanma,
  • Erozyon ve
  • Yüksek besin girdisi

Çıldır Gölü için tehdit oluşturmaktadır. Gölde aşırı bir kirlilik gözlenmemesine rağmen yine de artan bir evsel kirlilik göze çarpmaktadır. Adalardaki insan baskısının artması bu alanları kuluçka için kullanan türleri olumsuz etkilemektedir. Yapımı planlanan otel ise yeniden gözden geçirilmelidir. Son yıllarda artan turizmle birlikte insan baskısı artmış ve turistik tesisler inşa edilmeye başlanmıştır.

Galeri

Çıldır Gölü Oluşumu, Jeomorfoloji ve Jeolojisi

Oluşumu

Göl havzası, göl seviyesine nazaran takriben 200 metre alçak olan Çıldır ovasından nispeten dar olan (genişlik: 2–3 km) doğal bir set ile ayrılmıştır. Bu seddin en büyük kısmı, gölün kuzey doğusunda yükselen Papa Dağı'ndan batıya doğru inmiş uzun eski bir lâv akıntısıdır. Batıda, bu set, gölün batısında bulunan Kısır Dağı'nın Kuzeydoğu yamacından gelen bir moloz mahrutu tarafından tamamlanmıştır. Bu mahrut ile lâv akıntısı arasındaki sınır; Arpa çayı-Çıldır yolunun takip ettiği gölün kenarı boyunca yükselen geçitten geçer. Bugünkü göl havzası ile bugünkü Çıldır ovasının eskiden tek bir depresyonu teşkil etmekteydi. Bu depresyonun akıntısı Çıldır çayı vasıtasıyla Kura Nehri'ne doğru gitmiştir. Yukarıda anlatılan lâvların akmasından dolayı, bu havza eskiden (lâv akıntısının cephesi ile Kısır Dağı'nın arasında açık kalmış) dar bir düzlük tarafından iki kısma ayrılmıştır. Kısır Dağı’ndan gelen moloz mahrutunun oluşması ile bu geçit tamamen kapatılarak bugünkü göl havzası Çıldır ovasından izole edilmiş ve böylece bu havza göl haline getirilmiştir. Göl, sonra Arpaçay’ın bir kolu tarafından kapılmıştır. Sonuç olarak Çıldır Gölü, bir lâv akıntısı ile bir moloz mahrutu tarafından meydana gelmiş doğal bir baraj gölüdür.[2]

Jeomorfolojik Evrimi

Gölün ve çevresinin şekillenmesi ve bugünkü durumuna gelmesini ana hatları ile ortaya koymak bakımından sahanın geçirdiği evrimi Tersiyer başından itibaren dikkate almak uygun olacaktır. Gölün geçirdiği jeomorfolojik evrim ana hatları ile şöyledir:

  • Tersiyer : Doğu Anadolu Bölgesi bütünüyle Tersiyer başlarında, özellikle Oligosen sonlarında şiddetli Alpin tektonik hareketlere uğramıştır. Bu devrede oluşan fay hatlarından çıkan lavlar Pre-Neojen temeli tamamen kaplamıştır.
  • Miyosen: Miyosende ise Doğu Anadolu’nun depresyonları daha çok göl rejimine girmiştir ve özellikle büyük bir bölümü göl tarafından işgal edilmiştir. Bu devrede ara ara çıkan lavlar havzalara akmıştır. Bu suretle; Arpaçay, Çıldır, Kura Vadisi boyunca görülen tortularla aratabakalı volkano-sedimanter formasyonlar meydana gelmiştir
  • Pliyosen: Pliyosen’de bölge dikey tektonik hareketlere uğramıştır. Bu hareketlerle saha kırık hatlarla parçalanmış, kırık hatlar boyunca da blok halinde yükselmeler ve çökmeler meydana gelmiştir. Özellikle, bu hareketlerle kırık hatların dışında tabakalar kıvrılmadan ziyade çeşitli yönlere eğimlenmişlerdir. Bu durum da temeldeki kütlelerin çok sert olduğunu gösterir. Bu devrede Çıldır Gölü’nün işgal ettiği depresyon ve Çıldır Havzası ana hatları ile oluşmuştur. Sözü edilen depresyon sahalar, göller tarafından işgal edilmiş ve bu göl havzalarına yüksek sahalardan taşınan materyaller birikerek killi, kumlu, çakıllı depolar oluşmuştur.
  • Kuvaterner: Bu dönemde ise aşınma, taşınma ve birikme olayları ön plana geçmiştir. Gölle işgal edilen Çıldır Havzasına kavuşan akarsular, eğimin fazla ve taban seviyesinin alçak olmasından dolayı volkanik örtüyü şiddetle kazarak parçalamışlardır. Öte yandan, yine Kuvaterner'de Çıldır Gölü’nün doğu ve batısında merkezi püskürmeler sonucunda batıdaki Kısır Dağı, doğudaki Akbaba Dağı volkanik konileri meydana gelmiştir. Bu konilerden çıkan lavlar ise göl havzasına kadar akmış ve miyosene dahil edilen volkano-laküstür formasyonların üzerini yer yer örtmüşlerdir.[3]

Çıldır gölü, yakın bir zamana kadar zaman zaman kapalı bir havza halinde kalmıştır. Ancak Pleistosen'in plüviyal devrelerinde gölün fazla suları kuzeybatıdaki Gölbelen köyündeki 1970-1975 m. yüksekliğindeki gedikten Çıldır havzasına, oradan da Kura Nehri'ne akmıştır. Öte yandan, gölün kuzey kesiminde 2.000 m. civarında yerli kaya taraçaları ve sahanlıklar bulunmaktadır. Bu sahanlıklarda yassı çakılların varlıkları plüviyal devrede gölün en az 2000 metreye kadar yükseldiğini göstermektedir.

Halihazırda Çıldır Gölü güneyde bazaltlar üzerinde açılmış bir “taşma boğazı” vasıtasıyla Arpaçay'a kavuşmaktadır. Çıldır Gölünün kuzeyindeki Çıldır havzası da Kura'nın kollarından olan Kocaçay tarafından kapılarak Kura Nehri’ne bağlanmıştır.[4]

Jeolojisi

Gölün güneyinde ve kuzeyinde Pre-Neojen temel üzerinde milli, kumlu, çakıllı tabakalarla ardalanmalı olarak istiflenen volkano-sedimanter formasyon uzanmaktadır. Gölün kuzeyinde, bu formasyon batıya doğru eğimlidir. Bu formasyonun üstüne yer yer oturan bazaltların yaşı muhtemelen miyosendir. Göl sahasının doğu ve batısında ise volkano-sedimanter formasyonu örten kalın bazalt kütleleri yer almaktadır. Bunlar kuvarterner başlarında merkezi püskürmelerden meydana gelmiştir. Gölün güneyinde ise, volkanik formasyonu örten ve aşınmadan korunmuş adalar halinde Pliyo Kuvarterner göl çökelleri uzanır. Kuzeyde Çıldır Ovası’nın kenarlarında kumlu, çakıllı, killi, marnlı göl çökelleri yaygındır. Çıldır Ovası’nda ise, kalın bir alüvyal örtü bulunmaktadır.

Gölün bulunduğu bölgenin temeli ise, oligosenden daha genç tüf, bloktüfü, andezitik ve bazaltik akıntılarla marn ve konglomeralardan oluşmaktadır. Bu serinin üstünde, Kuvaterner'e atfedilen bazaltik volkan grupları yükselmektedir.[5]

Ayrıca bakınız

  • Oluşumlarına göre Türkiye'nin gölleri listesi
  • Türkiye'deki göller

Kaynakça

  1. ^ Dr. E. LAHN, Bazı Türkiye Göllerinin Jeoloji Ve Jeomorfolojisi, Türkiye Jeoloji Kurumu Bülteni (PDF 5 Haziran 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.)
  2. ^ ANADOLU, II—KUZEY DOĞU. Çıldır Gölü (Kars İli), Lahn, E.
  3. ^ "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı" (PDF). 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2015. 
  4. ^ "Ardahan Kültür ve Turizm Bakanlığı". 22 Aralık 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Aralık 2015. 
  5. ^ ANADOLU, I.—KUZEY BATI. BAZI TÜRKİYE GÖLLERİNİN JEOLOJİ ve JEOMORFOLOJİSİ HAKKINDA, Lahn, E.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Van Gölü</span> Türkiyenin en büyük gölü

Van Gölü, Van ve Bitlis illeri sınırları içerisinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu, bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set gölüdür.

<span class="mw-page-title-main">Hasandağı</span> Aksaray-Niğde sınırında eski bir Stratovolkan

Hasandağı ya da Hasan Dağı deniz seviyesinden 3268 metre yüksek olan tepesiyle bir volkanik dağdır. Büyük Hasan ve Küçük Hasan Dağı olmak üzere iki büyük krateri vardır. Melendiz dağının büyük kısmı, bu iki kraterden çıkan lavlardan meydana gelmiştir. Büyük Hasan dağında iyi muhafaza edilmiş bir ana krater ile onun etrafında parazit koniler bulunur. Küçük Hasan dağının zirvesi bir Somma durumundadır. Yani eski kalderanın sınırlarını teşkil eden dikliklerin artıkları vardır. Bunlar sayesinde ilk kraterin şeklini çıkarmak mümkündür. Adı geçen kraterden çıkan andezit ve bazalt lavları kuzeye doğru akarak geniş bir alana yayılmış, tüfler ise Kızılırmak'a kadar ulaşmıştır. Bu dağ Aksaray ve Niğde il sınırları içerisinde yer almaktadır. 1750 metresine kadar meşe ormanlarıyla kaplıdır. Dağın eteklerinde ve çevresinde çeşitli Türk boyları ve özellikle de Yörükler yaşarlar. Özellikle ana volkan konisini oluşturan Büyük Hasan Dağı ; kuzeybatısındaki Aksaray Ovası batısındaki Obruk Platosu ve güneyindeki Bor Ovası düzlüklerinden aniden yükselerek kasvetli bir doğal Abide görüntüsü sunmaktadır. Bu ana volkan konisinin doruğu tipik bir kraterden oluşmakta ve kraterin tabanında bir krater gölü bulunmaktadır. Ana koninin hemen güneydoğusundaki daha küçük boyutlu ve yükseltisi daha az olan ikiz koni ise Küçük Hasan Dağı olarak anılmaktadır. Bu volkan konisinin de doruğu tipik bir krater halindedir. Oldukça taze ve karakteristik volkan şekilleriyle Türkiye'nin en genç volkan dağları arasında bulunan Hasan Dağı volkanik ünitesi tarihi çağlardan bu yana daldığı uykusuna devam etmektedir. Dağın eteklerinde Antik Roma şehri Nora bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Nemrut Dağı (Bitlis)</span> Uyumakta olan aktif bir yanardağ

Nemrut Dağı ya da Nemrut Stratovolkanı, Bitlis'in Ahlat, Güroymak ve Tatvan ilçeleri sınırları içerisinde, Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan yüksek dağlardan biridir. Dağın büyük bölümü Ahlat ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Van Gölü'nün batısında yer almaktadır. Nemrut, uyuyan aktif bir yanardağdır ve 1441 yılında son kez lav çıkışı olmuştur. Tepesindeki kraterde Nemrut Gölü yer alır. Krater etrafında, en yüksek tepe olan Sivritepe 2935 m, Doğu Nemrut Tepesi 2625 m, güneydeki Tursuktepe 2828 m ve batıda Nemrut Dağı Tepesi 2801 m yüksekliğindedir.

<span class="mw-page-title-main">Tuz Gölü</span> Türkiyenin İç Anadolu Bölgesinde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alan tuz gölü

Tuz Gölü, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alan tuz gölüdür. Türkiye'nin tuz ihtiyacının %40'ı bu gölden sağlanır. Tuz Gölü'nde tuz, meteorolojik suların yer altına süzülerek daha önce oluşmuş tuz domlarını eritmesi ve tektonik hatlar boyunca yüzeye taşımasıyla oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Tendürek Dağı</span> Türkiyede bir volkanik dağ

Tendürek Dağı (Ermenice:Թոնդրակ) Ağrı ve Van illerinin arasında İran sınırının yakınında bulunan bir stratovolkandır. Nuh'un Gemisi'nin muhtemel konumu yakınlarında olmasıyla bilinen bu yanardağ oldukça büyüktür; kurumuş lav akıntıları düz bir arazi üzerinde yaklaşık 650 km²'lik bir alanı kaplar. Dağın iki ana yapısı, zirve krateri olan Büyük Tendürek ve ana kraterin doğusunda bulunan Küçük Tendürek'tir. Yamaçları çok yumuşak olup, ismini aldığı kalkanı andırır. Tendürek Dağı'nın, Hawaii adasındaki volkanlar gibi akışkan lav püskürttüğü bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Balkaş Gölü</span>

Balkaş Gölü Orta Asya'da bir göldür. Aral Gölü'nden sonra Orta Asya'nın en büyük ikinci gölüdür. 45°4′ Kuzey 76°2′ Doğu koordinatları üzerinde yer alır. Beslendiği başlıca kaynaklar İli Irmağı, Karatal Nehri, Lepsi Irmağı, Aksu Irmağı ve Ayagöz Nehri'dır. Toplam su havzası 413,000 km²dir. Kazakistan sınırları içerisinde bulunur, maksimum uzunluk 605 km, maksimum genişlik ise doğuda 74 km, batıda 19 km'dir. Yüzölçümü 16.996 km²dir. En derin noktası 25,6 metre iken ortalama derinlik 5,8 metredir. Toplam kıyılarının uzunluğu 2.385 km'dir. Denizden yüksekliği 341,4 metredir.

<span class="mw-page-title-main">Samanlı Dağları</span>

Samanlı Dağları, Marmara Bölgesi'nde kuzeyde İzmit Körfezi, güneyde İznik Gölü ve Gemlik Körfezi'yle sınırlanan yörede, batıda Bozburun, doğuda Sakarya Nehri'nin Geyve Boğazı arasında yer alan dağlara verilen ad.

<span class="mw-page-title-main">Büyükçekmece Gölü</span> İstanbul da doğal göl

Büyükçekmece Gölü, Marmara Bölgesi'nde, Çatalca yöresinin güney kesiminde deniz kulağı gölü. Göl, İstanbul'un içme suyu kaynağı olarak kullanılmaktadır. Göl, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yapılarla derinleştirilmiştir. Gölün deniz ayağına bir baraj yapılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Obruk Platosu</span>

Konya iline bağlı Karapınar ilçesi sınırlarında bulunan, Tuz Gölü havzası (950m) ile Konya Ovasını (1000m) birbirinden ayıran Obruk Platosu, doğu-batı yönünde yaklaşık 75–80 km uzunluğa, kuzey-güney yönünde 35–65 km genişliğe sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Nemrut Gölü</span> Türkiyede bir krater gölü

Nemrut Gölü, dünyanın ikinci, Türkiye'nin en büyük krater gölü olup, adını MÖ 2100'de yaşamış Babil Hükümdarı Nemrut'tan almıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mescit Dağı</span>

Mescit Dağı, Erzurum ili sınırları içinde yer alan ve Türkiye'nin 3000 metrenin üstündeki dağlarındandır. 3255 metrelik zirvesi ile Çoruh Nehri'nin çıktığı dağ olan Mescit Dağı, Erzurum şehir merkezinin kuzeyinde yer alır.

<span class="mw-page-title-main">Madra Dağları</span>

Madra Dağları ya da Madra Dağı, Ege Bölgesi’nin Asıl Ege Bölümü ile Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara Bölümü’nün sınırlarında yer alır. Madra Dağı, Balıkesir ilinin İvrindi, Havran, Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık ilçeleri ile İzmir ilinin Bergama ilçesi topraklarında yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Yunt Dağları</span>

Yunt Dağları, Batı Anadolu'da Ege Bölgesi'nin kuzeyinde yer alan kırık tipi dağ oluşumudur. Yükseltisi 1076 m'dir.

<span class="mw-page-title-main">Arpaçay</span>

Arpaçay veya Ahuryan Türkiye-Ermenistan sınırını oluşturan, Arpa Gölü'nden doğan, Aras nehrinin önemli kolu olan akarsu. Toplam 186 km uzunlukta ve 9.500 km² yağış havzasına sahiptir. Türkiye tarafında 5.437 km² büyüklüğündeki alanın sularını boşaltır. Karahan, Telek Suyu ve Kars Çayı önemli kollarıdır. Debisi 39.412 m³/sn'dir.

<span class="mw-page-title-main">Düzce Ovası</span>

Düzce Ovası, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde oluşmuş, tektonik kökenli ova. Düzce ilinin batı kısmını oluşturan ovanın orta kısmında Düzce şehir merkezi yer alır.

Kapadokya Volkanik Kompleksi Doğuda Erciyes Volkanı'ndan, batıda Karacadağ-Karadağ volkanlarına ve kuzeybatıda Aksaray ili ve Tuz Gölüne kadar uzanan, kuzey-kuzeydoğu Sivas havzası ile güneyde ise Niğde Masifi, Ulukışla baseni ve Toros karbonat platformuyla sınırlanan Niğde-Nevşehir-Aksaray arasındaki volkanik bölgeyi karakterize eder. Kapadokya Volkanik Kompleksinde Neo-Kuvaterner döneminde polijenetik ve monojenetik yapılı volkanlar püskürmüş ve daha sonra Erciyes ve Hasan Dağı stratovolkanları ile çok sayıda monojenetik püskürme merkezleri KVK içinde geniş alanlara sahip olmuştur. Kompleks içindeki volkanik aktivite günümüzde de canlı yaşamını ve çevreyi büyük oranda etkilemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Düziçi Ovası</span>

Düziçi Ovası, Osmaniye Düziçi ilçesin içinde yer aldığı, Nur Dağları (Amanoslar) ile Aslantaş Barajı arasında kalan ova. Ova Sabun Çayı'nın havzasının aşağı çığırını oluşturur. Daire şekilli ovanın alanı 90 km2 olup, genişlik kuzeyde 16 km, batıda 14 km, doğuda 10 km’dir.

<span class="mw-page-title-main">Meydan Dağı</span> Van ve Ağrı il sınırlarında volkanik bir dağ

Meydan Dağı, Van-Ağrı il sınırlarında, Van Gölü'nün kuzeyinde, Erciş'in 7 km KB'sında, bitişiğinde Gürgürbaba Domu bulunan volkan dağı. En yüksek nokta Gürgür Dağı zirvesi 2778 m, Meydan Dağı'nın kalderasının tabanı 2320 m'dir. Kaldera içinde çevre sularının toplanması ile kaldera gölü oluşmuştur. Bu gölden çıkan sular Meydan Deresi'ni oluşturur.

Aksu Havzası, Türkiye'nin güneybatısında, günümüz Aksu Nehri çevresinde yer alan tortul bir havzadır. Isparta Açısı'nda birçok önemli tektonik sistemin kesişim noktasında yer alan Aksu Havzası yaklaşık 2000 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Aksu Havzası, Köprü Çay Havzası ve Manavgat Havzası ile birlikte daha geniş olan Antalya Havzası'nın bir parçasını oluşturur. Çevresindeki Anadolu Yaylası'na göre bir graben oluşturur.

Yalvaç Havzası, Türkiye'de Beyşehir Gölü ve bugünkü Yalvaç ilçesi çevresinde bulunan tortul bir havzadır. Isparta Açısı olarak bilinen jeolojik bölge içerisinde yer almaktadır. Miyosen döneminden beri varlığını sürdürmektedir.